Havadan Sudan Topraktan ve Ateşten...
Öncelikle eskiye dönmeyi hiç sevmezsem de, Atatürk’ü nasıl anlayabiliriz? Onbinlerce yıldır diye bahsedilen insanlık tarihinde, belli bir seviye geride bırakıldıktan sonra o seviyenin gerisine düşen tüm milletler öncelikle fakirleşecek sonra da birbirini yemeye başlayacak, en sonunda da zombileşir herhalde değil mi?
Peki, tarih hakkında bir milat kabul edilebilir mi? Dünya tarihinde genel kabul; Tanrının Meryem ismindeki Ortadoğulu bir kadına hamile kal dediği veya hamile bıraktığı ve o işlemden doğan çoğunun doğum gününü milat olarak alındığı. Genelde Batıcı tarih ekolünden beslenen her camia, her grup, İsanın doğumunu 0 (Sıfır) olarak alıyor. Bu "Milat" sıkıntılı biraz..
Batıyı bildiğimiz tarih içinde Roma İmparatorluğu temsil ediyor, Roma imparatorluğu zamanında hangi takvim kullanılıyordu, ne zamana kadar kullanıldı, neden değiştirildi? Bu sorulara cevap vermek mecburiyetindeyiz. Çok duyduğumuz bir isim, Jul Sezar... Yine bize anlatılan tarihe göre, Jul Sezar’ın ... araştırmak lazım...
Neden Batının Roma olarak alındığı da ayrıca sorgulanması gerekir. Oysa düşünün, didikleyin, araştırın, sorun, cevaplayın, neden, kim, nasıl, neden dolayı, hangi zaman gibi cümle öğelerini bulmamıza yarayan soruları tarihe sorun, zamana sorun... Bence Batı Roma değil, Batı; Mısırdır. Çünkü zaman ölçümü en önemli konu değil midir dünya tarihinde? İnsan ömrü bile sayıyla ya hu ibram! Etme eyleme gel sayılı bir ömür...
Romanın; yani, sonraki Batının takvim kökeni Mısır’a dayanıyor. Jul Sezar da zaten İskenderiyeli bir adamdan yardım istemiş; gel gardaş şu takvim işlerini bir düzeltelim, koca imparatorluk yönetiyoruz, ülkemin doğusuyla batısı, kuzeyiyle güneyi arasında bir zaman-takvim karmaşası var... İskenderiyeli adam da, tamam gardaş, gönder oradan bir kese, yok yok bir kese yetmez, gönder bir sandık altın, senin işini halledelim demiş midir, bilemem tabiii..
Sonra; imparatorluk çağları geride kalırken, din çağları çıkmış ortaya gardaş. Papa! Kaçıncı Papa? 3. müydü, on üçüncü müydü... Bir üç (3) vardı Papanın başında ya... 3. Papa desek olmaz, 3. Papa Meryemin doğurmasından sonra en fazla 100 yıllık bir dilimi kaplar, ilk Papa kimdi ya hu?? Hangi takvime göre hangi yılda Papa oldu, dendi vb vs.. O yüzden pat diye yeni bir takvim yapacak bilgi birikimin, bilimin, gözlemin oluşmasını düşünmek biraz zor.. Hadi biz diyelim 13. Papa Gregorius ( doğru mu yazdım acaba) tarafından denmiş ki; İsa, Tanrının dnasından, O’nun oğlu, O’nun doğumunu 0 ( sıfır) alalım... Tiz fermanımı gönderin sağa sola, yukarı aşşa kızdırmayın benim kelimi demiş midir, bilemem..
Miladi Takvim Milada göre, 4 Ekim 1582 yılında kabul edilmiş diyorlar... Nerden bilem ben... Koca koca kitaplardan koca koca sitelere aktarılan bilgilerin yalancısıyım veya aktarıcısıyım veya elçisiyim işte..
Mısır enteresan ülke, enteresan diyar... Zaten bilmeyen yoktur herhalde, Piramitlerin ülkesi, onlar kendi reislerine, başkanlarına Firavun diyorlarmış. Batının kökeni değil Batının kendisi Mısır’dır la.. Böyle biline, ha, ıhh.. Okey mi gardaş..
Yine de Miladi 1990 lardan sonra acayip bir dikizcilik başladı yıldızları, evreni. Antik bilgilerin ötesine yavaş yavaş geçilmeye başlandı. Bu nedenle de yeni bir takvim yapmak gerekebilir önümüzdeki 100 yılda.. Çünkü yeni bilgiler yeni tanımları ve inançları da beraberinde getirir değil mi?
Dünyadaki insanlar savaşa savaşa, sevişe sevişe bilinen tarihte iki büyük dünya savaşı yaşadı.. Bu iki büyük savaştan günümüze 100 yıldan beriye 50 yıldan da beriye geçen sürede bir çağ kapanmaya başladı, kapanan çağ din çağıdır genel anlamda..
Ne olmuştu, imparatorluk çağları 2 ila 3 bin yıl hüküm sürdü dünyada, sonra din çağları başladı bir o kadar da onlar hüküm sürdü, etti mi bize, 5-6- bin yıl yaklaşık... Şunun şurasında ortalama insanın dünya yılı 71,5 yıl... Benimkinin yarısı getti gardaş.. Seninki ne alemde, yüzdük yüzdük kuyruğuna geldin ömrün...
Atatürk diyorduk ya, İşte o, Türk Milletini yeni çağ kapısına bırakıverdi, açtı kapıyı, yürüyün hadi bu çağ sizin olsun, gösterin dünyaya kendinizi dedi amma kendisi erken vefat etti. Atatürk hakkında olumlu olumsuz o kadar çok söylenti, kitap, hikaye var ki, yani oku oku bitmez.. Şaklaban zihinliler de Atatürk deyince Atatürkçü olduklarını sanırlar ya... Aynı da diğer tür düşünen insanların ben İslamım demesi gibi.. Hadi be ordan diyemezsiniz ki, hakkınız yok yani kimseye bir şey demeye... Besin Piramidi konusu biraz biraz aslında.. Bilgi Piramidi var mıdır, Bilgi nedir, İnsan nedir?
Türk’ün Altın Çağı diyelim, 1923 te başlar bence miladi takvime göre. Atatürk bir Osmanlı subayıydı tabii. Osmanlı da bir imparatorluktu, yönetim modeli de aşağı yukarı Roma İmparatorluğu gibiydi.. Osmanlı kökeni Türk, sonradan zihni Araplaşmış bir imparatorluktu. Yavuz sökün edince İstanbul’dan Mısır’a, batı yeniden karşımıza çıktı sayılır. Batı Mısır’dır. Bir de Yunancılar çıkmasa bari karşımıza ya hu.. Stoacılar, Aristocular vb vs neyse... Neyse; Koca sultan yani Yavuz Sultan Selim, Mısırın hazinesini gasp edince, demiş ki; mühürleyin mührümle hazineyi, vasiyetimdir, kim bu hazinenin üstüne çıkarsa ancak öyle kendi mührünü kullansın... Anlatılır işte sağda solda kitapta internette böyle böyle hikayeler..
Tabii şimdiki dünya imparatorluklarına öyle bakmak lazım, Abd, Rus, Çin, Avrupa... Geriye biz kaldık Türk olarak... Hadi bakem, bu çağın üstesinden nasıl gelicez düşünün..
Tabii, Atatürk yalayıp yutmuş çağları, kitapları falan, engin adam, sanki ileri bir zihin, ileri uzaylı uygarlıklardan almış gibi zihnini olaya biraz bilim kurgu katarsak yani; tutmuş Türkü, öyle böyle derken, duaydı dindi, yasaydı, cumhuriyetti, şuydu buydu derken Türk’ün üzerinden Batının hegemonyasını kaldırıp attım demiş.. Tabii olarak aklınız karıştı, sanki Atatürk yeni bir takvim mi sundu dünyaya diye... Sundu aslında görebilene, duyabilene, hissedebilene.. Atatürk; Büyük Türk.
Şuan dünyada olan biten aslında İmparatorluk, Din ve Cumhuriyet arasında gerçek bu... Son 6 bin yıllık dünya zamanı içinde..
Cumhuriyet özünde; asırlardır süzüle süzüle gelen hukukun üstünlüğünün insanlara anlatılmasıdır, yaşanması yaşatılmasıdır dünyada... Anayasa mevzuat vb vs işte. Çağların birikimi, savaşı, antlaşmalarından sonra diyor ki insanlık; Anayasa; Ana; merhametlidir. ... Düşünün ki gelecekte babaya gerek kalır mı?
Din; yani aşağı yukarı çevremizdeki dinler olan Yahudilik, Hristiyanlık ve İslamiyet kültürünün gelenekleridir, töreleridir.
İmparatorluk ise işte biliyorsunuzdur, İnka Aztek imparatorluklarından tutun da, Hun Göktürk, Pers, İskender, Cingiz Han, Çin, Hint, Afrika, Avrupa imparatorluklarına kadar vb vs bir ailenin kan bağı üstünden ben Tanrının yeryüzündeki eliyim demesi... Sizler benim kölemsiniz, cariyemsiniz, işçim, memurum, askerim, yalakamsınız lan demek gibi kabaca. Hele bir karşı gel, kazıklanır mısın, yakılır mısın, vahşi hayvanlara mı parçalatırsın, kol ve baçaklarından atlara develere bağlatılır koparılır mısın, işkenceye mi uğrarsın... Sonuçta imparator karşındaki, sen kimsin ki yani, insan mısın ya hu.. Ne hukuku lan köle... Veririm asgari ücreti, köle (memur) maaşını kaybedecek neyin var ki maaşından başka uleyn maraba der mi der imparator sana.. Bir de ağaysa vah ki vah o köylünün, işçinin, memurun, al sat yapan dükkancıya...
Çağlar kolay kolay değişmez, değişti mi de değişir.. Yaşantısı, kültürü, alışkanlıkları, inançları, neden sonuçları devri daim eder durur, ta ki, değişim yavaş yavaş önlemez hale gelene kadar. Değişim gün yüzüne çıktı mı da, ne İmparator dinler, ne din, ne de Cumhuriyet yönetimi..
Dini terk etmeden önce, öyle çok acaplardım ki Atatürk’ü neredeyse peygamber gibi gören insanları, evet Atatürk büyük insandı, Türk’e Türklüğünü geri veren bir insandı, liderdi, gök kurttu, bir harabeyi sanki sihirli bir değnekle canlandırandı vb vs... Lakin peygamberle (burada Muhammed kastediliyor) nasıl kıyaslanırdı akıl mantık alır yanı yoktu vb vs.. Aslında akıl ve mantık hatta gönül de alırmış da vb vs... Din çağlarına bağımız çok sıkı olunca Millet olarak, toplum olarak, vermişler tapınak, camii cemevi ve kiliselerde sümsüğü zihnimize, hay deyince asırları anlamak kolay olmamış, hep ıskalamışız yani...
Görünen köy kılavuz ister mi acaba? Şu soruları sormalıyız şimdi;
Yeni takvime gerek var mı?
İmparatorluk, Din ve Cumhuriyet’ten sonra gelmesi muhtemel yönetim sistemi nedir?
Antik uygarlıkların bilgisine ulaşıldı mı veya geçilmeye başlandı mı artık?
İnsan olarak kendimizi nasıl modifiye edeceğiz bu çağda, biz makine miyiz yahu?
İyi geceler efendim...
Zaman: Samanyolu yahni yani yıldızların takvimine göre hangi yıldayız bilinmiyor. Meçhul.
YORUMLAR
Sayın İnsani bey,
Varoluş garipsenecek ya da düşüncede başkalaştırılacak yani başka başka çeşitendirilecek bir şey değildir. Tek yoldur, başka yolu yoktur...bu kesinlik derinliği olan en doğru bilgilerden diye.
Bunu insanın kendisi başkalaştırmak istiyor, bu isteği insanda uyandıran o insanın dışındaki diğer başka insanlardır.
İnsanlık şundan kurtulmadıkça " iyilik yapanlar iyilik yapılanlar üzerinde kendilerine Tanrı'ya sığınır gibi sığınsınlar, minnet ve saygı duysunlar" duyusal baskısını üretme isteğinden vazgeçmedikleri sürece insanlık bırak bir adım atmayı yerinden bile kıpırdayamaz.
Söz, kötülüğe hizmet etmeye devam eder...
Erlik Aldacı
İyi Geceler İnsani!
:))
Niye bu kadar uzun yazıyon ? Hem okuması zor hem yorumlaması.
şaka şaka...
Aslında düşünmek
Düşünmeye sevk etmek bilgelik.
Bilirsin bilgi ile bilgelik farklı şeyler.
Modern Şaman Alberto Viloldo diyor ki, bilgi suyun HO2 olduğunu bilmek, bilgelik yağmur yağdırmaktır.
Yağmur yağdırmasan da, okuyanı felsefe yapmaya zorladığın açık.
Ben Çok detaya girmeyim!
Şu"Peki, tarih hakkında bir milat kabul edilebilir mi? Dünya tarihinde genel kabul; Tanrının Meryem ismindeki Ortadoğulu bir kadına hamile kal dediği veya hamile bıraktığı ve o işlemden doğan çoğunun doğum gününü milat olarak alındığı. Genelde Batıcı tarih ekolünden beslenen her camia, her grup, İsa'nın doğumunu 0 (Sıfır) olarak alıyor. Bu "Milat" sıkıntılı biraz.." dan yola çıkarak bir kaç cümle kurmalıyım.
Zannedersem, Muazzez İlmiye Çığ'ın Sümer tabletlerinden yola çıkarak yazdığı kitaplara göz atmışlığın vardır.
Mezopotamya inancında Göklerin yaratıcısı An ile yeryüzünün yaratıcısı Ki’nin torunları Anunnakileri duymuşsundur.
Sonra Nibiru gezegenini okumuş, bu gezegende insan ömrünün 3500 dünya yılı olduğunu da keşif etmişsindir.
Bir şey daha :))
İzlemediysen İlhan Berat Yılmam 'ın 14 adet Sümer tabletleri videolarını, izlemek için zaman ayırmalısın.
Bu bilgilerle tanıştıktan sonra, tırnak işçine aldığım (sıkıntılı) durum ortadan kalkacaktır.
Son olarak bir önerim daha var!
ABD doğumlu, Meksika vatandaşı, M.Ene Matlock'un Ey Dünya İnsanları Hepiniz Türk'sünüz kitabına bi göz gezdirmelisin.
Mesela Bu kitapta, kaynak göstererek, İsa'nın çarmığa gerilerek ölmediğini, Hindistan'a kaçtığını, Hindistan'da 117 yaşına kadar yaşadığını, çocukları ve torunlarının varlığından söz ediyor.
Alman gazeteciler, Araştırmak için Hindistan'a giderken, Vatikan'ın ya da papanın gazetecilere, gerçekleri yazarsanız Hıristiyanlık biter diye, yazdırmadığından söz ediyor.
Bu pilav çok su kaldırır. Atatürk İçin bir şey demeye gerek duymadım. Mustafa Kemal, Aziz diye tanımladığı Türk Milletine, ebedi hayat ya da ahiret için hiç bir şey vadetmiyor. Bu dünyada altından ırmaklar akan, 3 yanı denizle çevrili cennet bir vatan bıraktı ve göç edip gitti.
Onun içindir ki Anıt kabir, hiç bir beklentisi olmayan her yaştan insanlarla 4 mevsim dolup taşıyor.
Yorum yazmaya başladığımda kısa bir kaç cümle ile bitirmeyi planlamıştım. HAVADAN SUDAN girince uzadıkça uzadı.
Aslında bu yorum benim değil, yazdıklarının iz düşüm.
Salam ve sergilerimle.
Yinsani
cinler melekler fısıldıyor gecenin ileriki saatlerinde ne çıkarsa kelimelerden...
çok kötü yazıyorum dimi? şu isa hindistan hikayesini dinlememiş okumamıştım benim için yeni dedikodu bir bilgi bu... isanın kardeşlerinden bahsedildiğini duymuştum ama :))
anunnaki artık duymayan kaldı mı acaba üstadım, niburu altın, insan üretimi, melezlenmesi vb vs. falan işte.. artık uzaylı tür konusuna epey alıştı zihinlerimiz.. lakin hala modifiye edemedik kendimizi.. ömrümüz de yetmeyecek galiba...
üstadım, çok teşekkür ederim.. eksik olmayın.. saygılarımla..
Yinsani
cinler melekler fısıldıyor gecenin ileriki saatlerinde ne çıkarsa kelimelerden...
çok kötü yazıyorum dimi? şu isa hindistan hikayesini dinlememiş okumamıştım benim için yeni dedikodu bir bilgi bu... isanın kardeşlerinden bahsedildiğini duymuştum ama :))
anunnaki artık duymayan kaldı mı acaba üstadım, niburu altın, insan üretimi, melezlenmesi vb vs. falan işte.. artık uzaylı tür konusuna epey alıştı zihinlerimiz.. lakin hala modifiye edemedik kendimizi.. ömrümüz de yetmeyecek galiba...
üstadım, çok teşekkür ederim.. eksik olmayın.. saygılarımla..
MUHTEŞEM!..
Gelelim şimdi görünen köyün kılavuz isteyip istemeyişine..
Hava,su,toprak ve ateşten sonra bir de tahta vardı.Tahtaların biraz kalın çekilmiş hali de kalas..İşte görünen köylerin yolunu kaybeden kalaslar için pusula icat edilmezden evvel bu kılavuzlar türedi..Sapmalar da o yüzden Üstad..Sağlıcakla..Saygıyla..
Yinsani
ehh kargası çöl iklimi olanların ardında icatlar bitmez ki...
eksik olmayın üstadım, saygılarımla..
Yinsani
Laik Türkiyede İslamı eleştirmek... adlı video üstadım, izlemelisiniz bence:)) Y Kuşağı bu da :))Diomand Tema..
saygılarımla..