Kadına Tesettür Yakışır
Tesettür takan bayana bakıp, ona İslam kimliği yakıştırmak adettendir. Eğer başını örtüyorsa, kapalı giyiniyorsa bu bir İslami görüntüdür düşüncesi yalnızca bir ön yargıdır. Kimse kimsenin kalbini bilemez. Bu yalnızca kadın için geçerlidir. Sanki kadın Müslüman olduğunu ispatlamak zorundaymışçasına… Oysa herhangi erkeğe bakıldığında o Müslümandır ön yargısı yoktur. Erkek Müslümandır veya değildir kimin umurunda ki? Bu ayırıma en önemli sebep, kadın örtünmekle ve kimliğini deşifre etmekle hareketlerine, konuşmalarına dikkat etmesidir… Çocuğunu da bu çerçeve de yetiştirir. Kadın eğer ahlaklı ve haya sahibi ise, bir toplumda onun yetiştirdiği çocuklarda böyledir. Kadın ruhen bozulmuşsa ve kimliğini benimsemiyorsa o toplumda ahlaki çöküntü had safhaya gelmiş demektir.
Mesele başı örtmek değildir asında. O örtüye sebep olan İslami inanış, felsefe ve imandır. Tesettürlü kişi, gayesini iyi bilmelidir ki, etrafına örnek olabilsin. 50 derecelerde bir Temmuz güneşinde örtünmek, eğer imani bir bilinç yoksa insana azap verir. Kadın için dehşetli bir sınavdır. Bu zorluk ancak, kadının buna dayandığı ve inandığı felsefe içinde samimi bir imanla aşılabilir. Bu görüntüsü direkt olarak karşısında ki insanın merakına tabi olur. Neden saçlarını göstermiyor, neden sevgilisi yoktur veya el ele dolaşmıyor, neden dans etmiyor, vücudunda bir kusur mu var, neden takılarını göstermiyor… Hepsi sırdır ve bilinmek istenir. Bu sırda hep sır kalır ve sadece eşi çözer bu sırrı… Bu nedenlerden ötürüde bu sırrı merak eden ve başka bir felsefe üretmiş kişilerle paylaşımı zayıf kalır veya hiç olmaz. Hiç tesettürlü bir kadın meyhaneye gider mi yahut oturduğu masada içki içilir mi? Yolculuk etse kendisine haram olan bir erkekle yan yana oturur mu? Yürürken etrafını keşfeder gibi bakabilir mi? Yalnızlaştığı için işin felsefesini anlamayan kadınlar başını açmaya başladılar bu yüzden… Örtünen kadın neden örtündüğünü, örtündükten sonra da nelere dikkat etmesi gerektiğini iyice bellemelidir. Bunu Allah için ve ihlas ile yapmalıdır.
Erkekte kimlik ve merak problemi olmadığı için, Müslüman kimliğine rağmen, bu nu kimlik bilmediği için içki ve sigara içer, zina eder, yalan söyler, faiz alır, ona haram olan kadının yanında oturur. İstediği günahı işlemekte tereddüt etmez. Hani onlar içinde tek gerçek, kimse bilmese Allah biliyor olsa gerek. Bu gerçekte Ahirete iman meselesidir. Yani ne yapıyorsa öldükten sonra Allah’a hesap vereceği gerçeği. Erkekte ki bu özgürlük ve nefs mücadelesi tesettürle gezmekten daha da zordur. Onu durduracak tek gerçek ibadettir ama bu ibadette ya gelişigüzel yapılıyor ya da yapılmıyor.
Her kurumun bir kanunu ve bu kanuna göre göre düzenlenmiş yönetmeliği var. Kurumda bir sorun oluşursa veya kurum ile ilgili bilgilendirme yapılırken bu kanun ve yönetmelikler esas alınarak cevaplanır. Kimse bunun dışına çıkamaz, çıksa işinden de olur. Ancak söz konusu din olunca ve onu denetleyen kimse olmayınca, kişi Allah tarafından serbest bırakılıp, öldükten sonra sorgu olunca her iş karışıyor. Zalimler doğuyor, şeytanlar yayılıyor ve eşitliğe dayanan düzen bozuluyor. Ben inandım ve İslam’a aitim diyen kişi, beni denetleyen ve her daim gören Allah var diyebilmeli, yaşamını da ona göre yön vermelidir. Din oldukça net bir kırmızı çizgi çizmiş, onu aşana hem dünyada hem de mahşerde gereken adaletin verileceği, Allah tarafından Kur’anda söylenmiştir. Bu işin gırgıra alınacak bir tarafı yoktur. Ben bu kadar ibadet ederim yahut etmem lüksü de yoktur. Nasıl ki tesettür bir uygulama alanıdır, bunun gibi erkeklerde ibadetlerine gereken hassasiyetleri göstermelidir. Buna zorlayan giyim veya geleneksel bakış açısı olmamalıdır. Buna uyan ve gereğini yapan kişi yalnızca kendi ameline iyilik yapar ve kendini Allah’ın gazabından da korur.
En nihayet ölüm var ve öldükten sonrada sorgu. Bundan ne kaçan olacak ne de kurtulan. Adalet herkese hakkıyla verilecek diyor Rabbim. Akıllı insan nasıl ki parasının kıymetini biliyor, nerede harcıyacağına veya değerlendireceğine karar veriyor, amelini de ne ile dolduracağının bilincinde olmalıdır. Şekille ve dille değil kalp ile, aşk ile yaşamalıdır. İbadet zorunluluk değil, kimliği belirler. Samimi yapıldığında verdiği haz insanı huzurlu kılar. İşlerinde başarılı yapar. Etrafına sevgi yayar ve saygı görür. Hem bu dünyada hem de mahşerde rahat etmek istemez misiniz?
Saffet Kuramaz
YORUMLAR
"Saf Şiir" den saf gerçeklik
Saf sözcüğünü safça bulduğumuzda kaybediyoruz
Saf insan derler mesela, birinden bahsederken bu saf galiba denir
Gerçi sözcüklerin birincil kullanımı ile ikincil argo hali vardır da, yanıltıcı da oluyor tatbikatta
Temiz duygulu, düşünceli insana safın teki deniyor, saf saf konuşma ya da saf mısın oğlum sen deniyor vesselam
Halbuki saflık maddenin katışıksız hali olduğu gibi insanda da temizlik, berraklık, halis duruş, vs. vaziyetler arz etmekte
Birden rumuza yüklenip mevzuyu, anlamı yitirdiğimi fark edip dehşete kapıldım hocam
Elbette hakikate teslim olmak zordur ve o ölçüde değerlidir de, kadın için de erkek içinde
Kadın dünya süsünden iradesiyle vaz geçiyorsa, erkekte karısı örtülü olunca kendisine ait görevlerden düşmediğinin şuurunda, bilakis asıl şimdi o vazifelerin yükünü boynunda hissedince taşlar yerine oturacaktır
Modern toplum maalesef insanların birbirinin kusurlarından nemalandığı, bunu bahane ederek kendisine statü kazandığı zannıyla hareket ettiği bir olumsuzluğa sahip
Erkek erkeği, kadın kadını, erkek kadını, kadında erkeği eleştirerek battı balık yan giderle sen sağ ben selamet arasında seyrediyor
Nihayet hocam
Yüreğinize, emeğinize, kaleminize, kelamınıza bereket
Saygı ve selamlarımla.