- 531 Okunma
- 8 Yorum
- 7 Beğeni
ÖZSUYU AŞKIN
Ben, yolculuk için hazırladığım valizi kapatırken annemin gözlerine bakar ve onun kısa bir suskunluk anında sadece “Anneee!” derdim, o kadar. Bütün yakınmaları o an biter, sesimin tınısı, onu yeniden uysal ve boyun eğen bir kadın kılardı. Bu tek sözcük, sevgi kozasındaki kelebeğin uçma kararlılığı, “Hayır!” demenin kendisiydi belki. Annem bu tınıyı, ruhumun acıyan yanlarıyla kavrar ve döktüğü bunca dilin boşuna olduğunun ayrıdına vararak, sessiz bir kabullenişle şöyle derdi her defasında “Peki peki ben hiçbir şey söylemedim…” (Ben Hiçbir Şey Söylemedim)
Ayrımcılığın aksanıydı sözcüklerin ve delişmen yüreğimde şakıyan bir serçenin ayak parmaklarında saklı adeta kaderi.
Özsuyu aşkın.
Ön sözü şiirin.
Öznesi olduğum ömrün…
Ve o devasa pekiştireç elbet aşk da ayracıydı ölümün öyküsünde saklı nice yalnızlık ve işte arka bahçesi hayatın.
Fısıltılardı beni yoldan çıkaran.
Ah, bir de yüzüme püskürtülen öfke nöbetleri ve insanlığa sunduğum taziye ve hüzün.
Sahi, ne zaman ölmüştük biz topluca?
Oysaki toplu mezarlar yetmezdi bunca acının ölümüne.
Kafeste yaşıyorsam misal.
Kefen bezime rağbet eden iblis ve ihanet.
Aşkın kelaynak kuşlarına sunduğu hürmet.
Baki kalansa hoş değil boş bir ıssızlıktı işte ve acının sevgiyle örtüştüğü, sevdanın ise boş yere nefesini tükettiği.
Beylikti sözcükler bayan baymayan.
Kaç şiddetindeydi acı ve hüzün belki de teğet geçen?
Maviden bir ırmaktı yüzdüğüm ve görünmezliğim ne de olsa asaleti yalnızlığın bense sevgiyi dahi dilenmeyen…
Maruzatım yoktu öncesinde çünkü gözüm kapalı inanmıştım herkese.
Sonra birileri gitti arkasını dönüp.
Sonra verdiğim selamların dönüşü olmayan demek ki yitikti insanlık da merhamet de ve işte merhametlilerin en merhametlisi yalnız bırakmazken kulunu.
Kölesi değildim üstelik cihanın.
Ne de kindar rüzgârdı dileklerimi uçuran.
Bense ansızın hâsıl olan kanatlarımla aralıksız uçup duruyordum ve ben duru bir gölden de fazlası iken kimdi sahi içimi bulandıran?
İçlendim mi?
İçerledim ya da.
İçtimada geçmiş ömrün özeti ve de.
Kendime üzülmeyi bırakmıştım üstelik ve katiller iyi halden cezaları indirilirken ben neyle cezalandırılmıştım bir ömür?
Sözüm meclisten dışarı.
Sözcüm meclisin ta içinde.
Acımsa çok derinde.
Sevgiyle düştüğüm bir yol iken yaşamak ve ben mazimi tarihe gömmüş olsam bile tarih tekerrür ediyordu işte.
Mevzu bahis neyse maruzatımı dahi sunmuyordum.
Münferit sebepler.
Ve benim mütereddit varlığım sonunda parlamıştı ve ok yaydan çıkmıştı bir kere.
İzah ettiğim her şey adına suçluydum ve gizim dahi suç unsuru idi.
Düşlemsel bir özlem.
Yatay bir yolculuk.
Dik açılı dik başlı ve dik acılı insan.
Mevsimin de özrü yoktu artık ve sözcükler alev almıştı aşkın kifayetsizliğinde aşina olan yüzlerdendi çektiğim ve aşikâr olan her şey illa ki reddediliyordu.
‘’Yüktür her hatırlayış, hâfıza
Büyük anafor, sonsuz kâbus
Çeker dibe kanatarak zamanı
Orada kalbin vücuda ihtiyacı
Yoktur:
Tanrı da kayıptır çoktan…’’(A. Telli)
Esef dolu mevsim.
Esaret yüklü insanlık.
Kaybolansa hakkaniyetin ve masumiyetin çırpınışları ve kursakta kalan duygular…
Bir ihanetse aşka.
Bir isyansa yerleşik düzene…
Yanlışın neresinden dönülse her şey olup bitmişti işte.
Olmazın olmazı bir umut bir renk ve teğet geçen sevgi…
YORUMLAR
"Ben Hiçbir Şey Söylemedim"
Gözlerim okudu, yüreğim hissetti,
Kutluyorum Gülüm'ü,,,
Sonsuz sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ederim canım benim.
Sonsuz sevgimle
Anneler bir kale gibi evladını koruyor
Güzel kalbi onların kekik gibi kokuyor
Can anneler evaltları için mutlu düşler kuruyor
Kendileri aç yatıyorda bebeklerini o melekler aç yatırmıyor
Gülüm Çamlısoy
Nasıl hem de nasıl dostum.
Var ol.
İyi akşamlar
Çok beğenerek okudum canım,çok güzel anlatmışsın. Sevgimle Gülümmm
Gülüm Çamlısoy
Sevgimlesin yürek dolusu.
Var ol sen.
gizim dahi suç unsuru idi...
Harikaydı,,güzel eserinin ismi olabilirmiş dost kalem,,iyi akşamlar dilerim
Gülüm Çamlısoy
Sahi sabah mı gece mi ben de bilemedim.
:)
Ne fark eder ki?
Selam olsun
Kendime üzülmeyi bırakmıştım üstelik ve katiller iyi halden cezaları indirilirken ben neyle cezalandırılmıştım bir ömür?
Sözüm meclisten dışarı.
Sözcüm meclisin ta içinde.
Acımsa çok derinde.
Esef dolu mevsim.
Esaret yüklü insanlık.
Kaybolansa hakkaniyetin ve masumiyetin çırpınışları ve kursakta kalan duygular…
Bir ihanetse aşka.
Bir isyansa yerleşik düzene…
Yanlışın neresinden dönülse her şey olup bitmişti işte.
Olmazın olmazı bir umut bir renk ve teğet geçen sevgi…
İçtenlikle ve yürekten süzülüp gelen hüzün veren duygularla hissedilerek yazılmış bir yürek sesiydi paylaşımınız kutluyorum tebrikler efendim.
Aşağıdaki olay Nasreddin Hoca fıkrası olarak anlatılır ama Molla Camî isimli bir zatla ilgilidir.
Molla Camî’nin yolu bir köye düşmüş. Akşam vakti köye girerken, köpeklerin saldırısına uğramış. Yerden birkaç taş alıp köpekleri kovmaya niyetlenmiş, ama taşları sökememiş. Bunun üzerine, “Bu nasıl köy, taşları bağlamışlar, itleri salmışlar” diyerek, asırlar ötesine gelen bir büyük ders vermiş.
Zamanımız bu gerçeğin her alanla ve her anlamda yaşandığı bir zaman, maalesef: Taşlar bağlı, itler serbest!
Bunu ben her konuda mağdur olan insanların yaşadıkları zorluklarla ilişkilendiriyorum çünkü nice suçlular var ki serbestçe geziyorlar ama suçu olmayan insanlar ya hayatını ya da özgürlüğünü kaybediyor ya da hapisten izinli çıkan bir cani tekrar cinayet isleyip hapse dönüyor.
Bu olaylar tarihin tekerrür etmesi gibi yüz yıllardır yaşanıp duruyor.
Bu anlamlı yazılar ne çok şeyi çağrıştırıyor, düşünmemizi sağlıyor, sağolun varolun.
En içten selam ve saygılarımla.
Esenlikler dileğiyle.
Gülüm Çamlısoy
Hayatı dingin kılma çabamız...
En asilinden yaşamak ve yaşatmak duyguları.
Bahşedilen hayat ve hayatımızı çalanlar ister fiziksel yok oluş ister manevi anlamda derinden yaralandığımız...
Ne güzel ne anlamlı idi yorumunuz değerli hocam.
Bizlerse mücadeleyi elden bırakmıyoruz ve gücümüz yetmese de sonlanmıyor arayışımız.
Oysaki her şey ne kadar basit ama doğruyu çarpıtanlar ve insanın yaşama sevincini dahi çok görenler.
Adeta hak görüyor insanlar birbirlerine yaptıkları zulümden de nasıl keyif alıyorlar...
Çok çok net: taşlar bağlı itler serbest.
Ne yazık ki değerli hocam.
Nice insan nice çocuk ve nice genç kız ve kadın yitip gidiyor ve dur diyen yok.
En başta insan nefsini öldürmeli son nefesini verene değin.
Çok çok teşekkür ediyorum değerli ziyaretiniz adına kıymetli hocam.
En derin selam ve saygılarımla kıymetli varlığınıza
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ederim.
Selam ve dua ile