ALKIŞÇIBAŞI
Ben günü saatlere bölerim saat saat…
Birinci saat: A ödevi saati.
2. Saat: B ödevi satı.
3.Saat: C ödevi saati.
Ha, arada saatleri dakikalara, saniyelere böldüğüm de olur. Küçük dakikalara yemelerim, içmelerim sıkışır da sıkışır. Bazen unuttuğum da olur tuvalete gitmeleri.
Uyku saati hazır nöbet... Annemin ağzında yat düdüğü.
Sabahları uykunun en tatlı yerinde kalk düdüğü. Sanki düdük hiç çıkmaz ağzından. Yok, yok, çıkıyor elbet, beni sorguya çekiş saatlerinde.
Annemin derdi benden büyük.
O ayları güne böler. Her yeni gün bir arkadaşımın annesini eve çağırır ya da kendisi gider arkadaşımın annesinin evine.
Akşamları benim okuldan gelişimi kapıda bekler. Daha kapıda başlar bana hesap sormalar.
- Arkadaşın dün bilmem ne başkanı seçilmiş. Bir gün olsun senden duyamayacak mıyım ‘’ Ben de Şeycibaşı seçildim’’ demeni.
Ben savunmasız.
Ben boynu bükük…
Ben sanki suçlu. Ben sustukça annem ver yansın ediyor.
- Bir gün de şu kapıdan ‘’ Ben…’’ diye başlayan bir cümle kurarak gir de ben de göğsümü gere gere anlatayım. Daha bir tek arkadaşının annesine ‘’ Benim kızım’’ diye başlayan bir cümle kuramadım.
Sınıf bir parça eğlendirici. ‘’ Ben ne olacağım?’’ sorularına öğretmenin verdiği cevaplar her cevabı benim kafa sallayarak doğrulamam. Öğretmenin de bana kafa sallaması.
Bazen kendimi ya bir arkadaşın kahkahasına kaptırırım ya alkışına...
İşte! İşte, öğretmen de beni savunmasız yakaladı. ‘’Ben senin parmak kaldırdığını hiç görmeyecek miyim?
Eyvah! Ben hiç parmak kaldırmamış mıydım? Doğru o gün kaldırmamıştım. Yine de ben içimi çeke çeke ‘’ Ben parmak kaldırıyorum öğretmenim.’’ dedim. Demem fayda etmedi.
Ben de bir korku, bir korku… Ben elbet anneme gidip ‘’ Ben Salakçıbaşı seçildim.’’ diyemezdim. Ya, arkadaşlar derse… Ya öğretmenim derse…
Öyle bir durumda Alkışçıbaşına gün doğmaz mı? İşte, o zaman gör annemin celallenmesini. Sanki görüyorum gibi. Saçlarımın yumak yumak sökülmesi mi dersin, terliklerin, süpürgenin havada uçuşları mı?.. Yok, yok hayali bile insanı insanlıktan çıkarıyor.
Ertesi gün hiç kimsenin parmak kaldırasın fırsat vermedim.
Nasıl şartlanmışsam, nasıl parmak kaldırmışsam öyle bir parmak kaldırmışım ki öğretmenimin dikkatini çekmiş. Kolum yerinden kopacakmış, parmaklarım öğretmenin gözüne girecekmiş.
Öğretmen soruya verilen bütün cevapları dinledi, tek doğru olarak benim cevabımı kabul etti. Bana tekrar okuttu. 2. Soruda durum aynı. 10. Soruda aynı… Sınıf şokta.
Sınıf şokta olmakla birlikte Alkışçıbaşı ve alışçılar çaresiz. Neden mi? Onlar yanlışları alkışlar, doğrular karşısında susarlar.
Aynı gün annem daha kapıda başladı ‘’ Felan arkadaşın Alkışçıbaşı seçilmiş.’’
Ben de cevap hazır ‘’ Onlar beni alkışlar.’’
‘’Başarının ne başı olur ne kuyruğu. Başarının belgesi olur.’’
Evet! Dönem sonunda o belgenin tek sahibi bendim.
İbrahim ŞAHİN
FOTO: dreamstime
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.