- 518 Okunma
- 0 Yorum
- 3 Beğeni
CANIM ÖĞRETMENİM
Sevgili Ali öğretmenim, sözlerime nasıl başlayacağımı bilemiyorum. Size yazarken bile bu yaşımda içim kıpır kıpır oluyor. İsminizi duyunca heyecanlanıyorum ve beni pozitif bir enerji kaplıyor. Ufacık ellerim belki bu satırları yazamadı ancak seninle ilgili en güzel duygularım hep yüreğimde saklı kaldı. Gülün zamanı gelip açtığı gibi duygularımın yazıya dökülmesi de gün yüzüne bugün çıktı, işte bu yüzden çok mutluyum.
Canım öğretmenim, bu gün büyüdüm ve mesleklerin en güzeli olan öğretmenlik mesleğini icra etmeye çalışıyorum. Sizin söylediğiniz gibi öğretmenlik mesleği kutsaldır. Peygamberler mesleğidir. Ne mutlu ki ben de sizin gibi öğretmen oldum. Kendimi bu yola adadım. “Niçin öğretmen oldun?” diye sorardınız. Hak ve hakikati haykırmak için öğretmen oldum. Öğrencilerimin yüreklerine dokunmak için öğretmen oldum. Sevgi yumağında yuvarlanmak için öğretmen oldum. Yetimin elinden tutmak için öğretmen oldum. Sınıfın köşesinde ürkek gözlü cevherleri ortaya çıkarmak için öğretmen oldum…
Canım öğretmenim, bana bir baba görevi yaptınız. Nasıl mı? Ben babamı kaybettiğimi zar zor hatırlıyorum. Belki o zaman duygularımı dile getiremedim. Ama şunu bil ki kalben sizi hep sevdim ve seveceğim. Okulun dördüncü sınıfında okuyordum. Ayağımda arka tarafı yırtık olan kara lastik vardı. Çamurlarla boğuşarak yürürdüm. Elimden geldiği kadar çamurlardan kaçardım ama nereye kadar. Pantolonum dizlerimden yırtıktı. Annem yama yapardı. Siz, bana ayakkabı ve pantolon aldınız ve beni dünyanın en mutlu çocuğu yaptınız. Bana, baba şefkati gösterdiğiniz için size çok teşekkür ediyorum…
Sevgili öğretmenim, ürkek bir ceylan gibi korkan bizlere aslan cesareti yüklediniz. Hedefimin belirlenmesine katkı sağladınız. Küçük yaşıma rağmen bana; vatan, bayarak ve kardeşlik sevgisini verdiniz. Dinimi güzelce öğrettiniz. Okul hayatımın ilkokul bölümü unutulmazdır. Okul hayatımda, ilkokul beşinci sınıfa kadar olan bölüm benim hayatımın dönüm noktasıdır. İlkokul dördüncü sınıftı. Siz: “Sevgili öğrencilerim! İlçenizin nahiyelerini söyler misiniz?” Diye sormuştunuz. Arkadaşlarım bu sorunun cevabını bilememişti. Ben ise tereddüt içindeydim. Bildiğimi söylemekten korkuyordum, soruyu ya doğru bilmezsem diye. Nihayetinde doğru cevap verdim. Ben, doğru cevabı verince sizin gözlerinizin içi gülüyordu…
Sevgili öğretmenim; saçlarımı sevgiyle okşamanız, yanaklarımı sıkmanız ve elimden tutup beni gezdirmenizi hiç unutabilir miyim? Bana her zaman: “Sen okuyacaksın, büyük adam olacaksın. Vatanına, milletine faydalı bir nefer olacaksın” derdiniz. Ben, o zamanlar bu sözlerin ne anlama geldiğini bilmeden: “Evet, öğretmenim. Çok çalışacağım büyük adam olacağım” derdim. Büyük adamın ne demek olduğunu anlamdan, o gün size söz vermiştim. Öğretmenim, yılmadan çalıştım, okudum ve sizin açtığınız çığırda ilerledim.
Canım öğretmenim, hiç yorulmadan benim gibi özgüveni eksik öğrencilerinize güven aşıladınız. Öyle ki 5. Sınıflar için Sivas’ta parasız yatılılık sınavı olacaktı. Anneme; tek başıma Sivas’a gidip bu sınava gireceğimi söylediğimde annem çok şaşırdı. Bu cesaret, benim için inanılmazdı. Öğretmenim, ben bu cesareti sizden almıştım.
Sevgili öğretmenim, bütün insanlığın sizin tezgâhınızdan geçtiğini biliyorum. Hamurunu siz yoğuruyorsunuz, mayasını siz mayalıyorsunuz. Bütün toprağa tohumu siz saçıyorsunuz. Canım öğretmenim, bana özgün olmayı aşıladınız sadece bana değil bütün sınıfımıza bu duyguyu verdiniz. Herkesin mükemmel olduğunu, kendini küçük görmemesi gerektiğini vurguladınız.
Saygıdeğer öğretmenim, öğretmen olduktan sonra sizi daha iyi anlıyorum. Hayalimde köy öğretmenliği yapmak vardı. Rabbim bana bunu nasip etti. Benim gibi köy ortamında eğitim alan öğrencilerimi daha iyi anlıyorum. Dezavantajlı öğrencileri anlamak kendini anlamaktır. Onların ihtiyaçlarını imkânlarım oranında gidermeye çalışıyorum. Çünkü biz, aynı yolun yolcusuyuz. Sizin gösterdiğiniz yolda daha da ilerleyerek devam ediyorum. Öğrencilerimi çok seviyorum, onları anlamaya çalışıyorum ve onların yüreklerine dokunuyorum. İçlerinde nice dâhiler olduğunu görüyorum. Ülkemizin geleceğinin bu öğrenciler olduğunu biliyorum. Onlara; sizlerin bize verdiğiniz gibi vatan, bayarak, millet ve kardeşlik sevgisi vermeye çalışıyorum. Aynı havayı soluyan bir millet olarak ancak hep beraber yükselebileceğimize inanıyorum...
Sizin tayininiz çıktığında çok üzüldüm. Gözlerimizin içine bakarak: “Ben sizleri bu köye, bu ilçeye, bu vilayete kısacası Türkiye emanet ediyorum” diye gülümsüyordunuz. Gözleriniz, vatanı size emanet ediyorum artık arkama bakmadan gidebilirim diyordu. Sizin bıraktığınız eserler, vatanın her köşesinde bir gül olarak açtı. Öğrencilerinizin hepsi meslek sahibi oldu. Ben sizin mesleğinizi seçtim. Yeni cevherleri keşfetmek ve ülkemin geleceğine uçurmak için. Satırlarıma son verirken ellerinizden hürmetle öpüyorum.
Sevgili öğretmenim, iyi ki varsınız, iyi ki sizi tanımışım ve sizin öğrenciniz olmuşum...
28.11.2021
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.