- 972 Okunma
- 7 Yorum
- 11 Beğeni
Kendi öykümden ķısa bir anekdot
Kader yumağı
17 yaşındaydım üniversiteye başladığımda. Arkadaşların çoğu benden bir kaç yaş daha büyüktüler, çünkü ikinci üçüncü denemeden sonra okula gelmişler. Ben ilk sınavımla gelmiştim. Eğer bir dershaneye gitme şansım olsaydı, biraz destek görebilseydim mutlaka daha iyi bir okul kazanabilirdim. Yaşımı söylediğimde inanamazlardı ooo daha küçükmüşsün derlerdi.
Şiirlerime de zaman zaman yansıttığım gibi matematikte pek başarılı değilim ama gittiğim okulda bütün derslerim hiç tarzım olmayan rakamlarla ilgiliydi.
Ha gayret elimden geleni yaparak bitirmeye çalıştım. Vergi Uygulamaları adındaki bir ders beni epey yordu bu yüzden sınıfta kaldım ve bir yıl daha fazla okumama rağmen bitiremedim. Tabi hocanın da bunda rolü vardı ne kadar çalışsamda beni mezun etmemeye kararlıydı sanki. O yıllarda evde kalmış tabiri çok kullanılan bir kadın dı.
Okul hayatı biter bitmez bulunduğum şehirde bir muhasebecide staj yapmaya başladım eleman ihtiyacı da vardı ki beni işe aldılar. Ancak yedi ay çalışabildim. Eğer daha uzun kalsaydım iş yerinde, muhasebenin detaylarını öğrenen herkes muhasebeci ya da mali müşavir olabiliyordu o zamanlar.
Ve bir gün beni görmeye geldiler bana fikrim sorulmadı bile çarşıda bir iş anlaşması yapar gibi kayınpederle babam tokalaşmışlar. Şu an bunu söylemek bile o zamanlardaki acizliğimi gözümün önüne getiriyor.
Babam esnaf olunca akşama iş yerinden çıkarken birlikte eve geliyoruz. Yolda beni ikna etmek için konuşuyor güya. Talibime beni vereceğini ve benim rıza göstermemi söylüyor. Zaten söz vermişte aklı sıra bana da sormuş oluyor kendince.
Babam vermeye niyet ettiyse karşı çıkmak pek işe yaramazdı bizde, diğer kız kardeşlerimden biliyorum ev de bir huzursuzluk herkesi etkiliyor. Zaten yetişme tarzımızdan babamızla bu konuları konuşmak hayli zor.
O konuşurken benim gözlerim de inciler dökmeye başlıyor, dilimin ucuyla baba..diyorum vermeye vereceksin bari biraz oyalasan hemen vermesen iki gözümden akarak yürüyoruz yolda.
Yook olmaz öyle ben verecem, sen de varacaksın baba evladı ateşe atmaz sonra bana dua edersin diyor.
Mümkün değil biliyorum bir kurban gibi gideceğim.
Evlendikten sonra kaldığım dersle ilgili her yıl af çıkıyor ama sınava girmem ne mümkün hizmet sektöründeyim artık, işimi bulmuşum. Herkesin gözü radar gibi üstümde ne konuşsam ne yapsam suç gibi hissettirilen bir evdeyim sadece iş yaparak geçiriyorum tüm vaktimi .
Neyse aradan kaç yıl geçti hatırlamıyorum eşimi ikna çabalarım yıllar sürdü. Artık ne yapıp edip gireceğim sınava.
Sonra girdim ve aldım hiç bir işime yaramayacak olan diplomamı.
Kader insanı neler yapabilecekken nereye götürür bilinmez ve benim gibi o kadar çok kadın var ki yetenekleri unutturulmuş sadece hizmete adanmış.
Artık özgürüm ama kaldı içimde bir çok yarım
Şimdi bilmem ki bu geçmişin hesabını kimden sorarım...
YORUMLAR
Nice insanlar tanirim, özgür iradeleriyle varabilecekleri en üst seviyeyi yakalamislar,ideal gördükleri partnerleriyle yuva kurmus fakat cicim aylarine bile tahammul edemeyip bosanmislar bunalimlara gark olanlarmi ararsiniz, mühendisken, sokaklara düsüp sarapci olanlar mi.Nice insanlarda var ki sizin gibi veyahut dahada zorlu yollardan gecerek mutlulugun zirvesine tirmanmayi becermislerdir.Bazen hayir bildiklerimiz ser, ser gördüklerimiz hayir olabiliyor...Belkim sizin istediginiz gibi olsaydi bugünkü konumunuza gipta edecek durumda olabilirdiniz..
Bence yinede babaniza dua edin..Cevrenin ve törenin etkisiyle size söz hakki vermemesi yanlis olsada,Sizin mutlu olacaginizi düsünerek öyle davranmistir..
Size sevdiklerinizle mutlu yarinlar dilerim
Dilek pınarı
Dediğiniz gibi nerde hayır nerde şer bilinmez ben tevekkül ettim hep.
Herkes gibi iyi kötü günlerimiz oldu
Eski babalar da biraz gaddardı .
Benim babam da özünde çok dürüst iyi insandı ama aldığı yanlış öğretileri haliyle bizlere geçirdi.
Belki bizde şimdikilere satmaya çalıştık vesselam kuşak farkı her daim oluyor ne siz eskileri tam algilayabiliyorsunuz ne de zamaneler sizi bu böyle bir zincir.
Saygılar olsun hocam ..
Hayat öykünüzü hüzünlenerek okudum . Feodal yaşamın Ataerkil aile örneklerinden bir kesit aile yapınız ki Anadoluda bir çok yer de var hala bu gelenekler. Yazık ediyorlar gençlere . Bu günahın bedelini öderler diycem ama sonuçta babanız ve o da öyle görmüş babasından mutlaka. Zor yaşamlar vesselam . Gene de kurtarmışsınız kişiliğinizi en azından. Diploma almak bile büyük başarı kutluyorum değerli kalemdaş
Dilek pınarı
Evet ailelerde evladının iyi olacağını düşünerek böyle davranırlardı kendilerince ne derece doğrudur tartışmaya açık bi konu.
İnsan kafasına koyduğunu yapan bir varlık istediğiniz zaman her şey yapabiliyorsunuz .
Teşekkür ederim yorumunuza kalemdaşım
Selamlar saygılar..
Hep sevmişimdir insanların yaşam hikayelerini dinlemeyi ,okumayı .Bir solukta okudum önceden bu kadar kaderci değildim ama son iki yıldır hayatın getirdiklerinden ötürü her şeyin kader olduğunu düşünmeye başladım.Hayatınızdan bir kesiti bizimle paylaştığınız için teşekkürler....
Dilek pınarı
Ben de gerçek hayat hikayelerini dinlemeyi severim ve kendimi dünyanın merkezi sandığım günler de bu kadar kaderci değildim. Fakat hayat öyle bir noktaya getirir ki bazen nerden nereye dersiniz bazen de ben bunları hakedecek ne yaptım diye terennüm edersiniz.
Her ne kadar kader gayrete aşıktır diye bilsekte bir noktada teslimiz kadere.
"Nasipse gelir hintten yemenden
Nasip değilse ne gelir elden"
"Vermezse mabut neylesin mahmut"
Bu sözler artık küpedir kulağıma...
Çok teşekkür ediyorum yorumunuz için. Her şeyin gönlünüzce olması dileklerim ve sevgilerimle...
The Wind Cannot Read, adlı 1958 British drama filmini hatırlattı bana bu güzel öykü.
Rüzgar Okuma Bilmez Ki veya Rüzgar Okuyamaz, diye tercüme edersek, sizin öykünüze de,
Kader Diplomaya Bakmaz Ki, diyebiliriz.
Selam ve saygılar.
Dilek pınarı
Kader bu ne yaşatırsa o yaşanıyor.
Teşekkürler yorumunuz için hocam
Varolun
Saygılarımla
Hüzünlü bir anekdot olsa da,ibret alınası bir kısa öyküydü.
Ne yazık ki toplumumuzda bu körolası görenek ve gelenekler devam eder durumda.Kız çocukları aile içinde hala yok sayılan kesimler çoğunlukta.
Yaşamınızdan bu küçük anekdot ibret alınası bir durum...ama hala var.
Hüzünlü olsa da bu konuyu işleyen yazınızı bir solukta okudum...üzüntü duymadım dersem yalan olur.
Ama,açık yürekli davranışınız için sizi gönülden kutluyorum.
Esen kalınız.
Dilek pınarı
Herkesin kendine göre yaşanmışlıkları ve bir hikayesi vardır elbette.
Beterin beterini düşünerek genelde şükretmeye çalışan bir yapım olsada bazı iz bırakan yaşanmışlıkları zaman zaman dillendiriyoruz bir şekilde. Hayat kimseye adil davranmıyor ne yapalım.
Nazik ziyaretinize üzülenle üzülüp, sevinenle mutlu olan asil yüreğinize çok teşekkür ediyorum Tuğal bey.
Esenlikler diliyorum
Düşünmek çok olası:değdi mi sahi, diye.
Değer değmez mi sevgili Dilek Hanım.
Bir diploma hatta pek çok diploma...
Hele ki aldığım bunca eğitimin üzerine iş hayatında yaşadıklarımı da dahil ettik mi hayata...
Bilgi gibisi var mı?
Bize ne çok şey katıyor o diplomalar bizi biz yapan.
Sevgimle
Dilek pınarı
Yalnız benim diploma hiç işime yaramadı hep eksik kaldım çok şey de.
İnsan ya çalışarak ya da okuyarak bilgi edilebiliyor ben sizin kadar şanslı olamadım malesef.
Yine de şükür diyoruz işte.
Sevgilerimle
O diplomanız varya bir çok kişinin diplomasından çok daha değerli.
Mezun olmayı yılmadan azimle, inançla, sevgiyle başarabilmek taktire şayandır.
Kullanıp kullanmamaya gelince hayat bir muhasebe üzmeden insanları bu güne geldiniz. En büyük insan olma diplomasına sahipsiniz.
Hayatlar ve hayaller birbirini bulmasa da nasibinle mutlu olmakta başarıdır.
Sevgimdesin her daim 🌺☘🦋
Dilek pınarı
Ruhumun koyaklarinda hoş bir sada esintisi gibi.
Çok teşekkür ediyorum Ümmühan 'cım
O güzel yüreğinize en derinden sevgi ve selamlar gönderiyorum.
Hep yolunuz açık olsun dileklerimle..