- 408 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
KASABAM
Doğduğum yer yeşilin tonlarıyla süslenmiş ormanın eteğinde kurulmuş ufak bir kasabaydı.Ormanın sağına uzanan tepede kurulmuş şirin bir sağlık ocağı,karşısındaki ufak yokuşta ise kasabanın tek ilk okulu Mehmetçik İlk Okulu vardı.Merkezinde ise dükkanlar ve merkez camisi bulunmakta iken onun karşısında ise kasabanın tek bankası İş Bankası’yla şirin bir kasabaydı bizim Boroğlu Kasabamız.
Bir merkez caddesi bulunmakta olup bu cadde yan sokaklara açılmaktaydı.İşte Merkez Cami’nin karşısına denk gelen sokak bizim sokağımızdı.Bu sokağın adı Nehir Sokak’tı.Bizim sokağımız kasabanın kıyısından geçen ırmağa doğru giden tek sokaktı.Bunun için adı Nehir Sokak’tı.Nehrin diğer tarafı ise ormanlıktı.
Merkez caddesinin iki yanında dükkanlar sıralanmaktaydı.Bu dükkanlardan birisi ise Hüseyin amcanın bakkalıydı.Bu bakkal bizim sokağın başında Merkez Cami’nin karşısındaydı.Bizim sokağın bu başında bulunan bakkalın diğer tarafında ise İş Bankası vardı.
Bu bakkalın sahibi Hüseyin amca sarışın,yeşil gözlü,saçları hafif keldi.Uzun boylu ve zayıf olan Hüseyin amca iyi huylu,dürüst ve cömertti.Herkes tarafından sevilen biriydi.Benim de annemin,halamın isteklerini almaya gittiğim tek bakkaldı.Hüseyin amca güvenilir kişiliğinin yanında müşterilerine nazik davranırdı.Buraya gitme sebebim iyi birisi olması yanında babacan tavrı ve kibarlığıydı.
Bizim ev sokağın sonunda sokağın tek çok katlı apartmanıydı.Nehrin karşısındaydı.Bu apartman bizim aile apartmanımızdı.Çift daireydi.İki amcam,iki halam,babaannemler ve biz bu apartmanda oturuyorduk.Halamlar,yengemler,babaannem,dedem,amcamlar,eniştemler,kuzenlerim ve annem,babam,ben bu apartmanda çok iyi geçiniyorduk.
Güzel günlerdi.Sabahları kuzenlerimle birlikte evimizin diğer ucundaki Hüseyin amcanın bakkalının önünden geçip caddenin diğer ucunda hafif yokuşu bulunan okulumuza giderdik.Okuldan çıkınca okulun karşısındaki muhallebicide sütlaç yerdik.Çalışkan Muhallebicisi’nin sütlacı çok güzeldi.Her gün olmasa da sık sık buraya gelirdik.Buranın sahibinin oğlu Serkan sınıf arkadaşımdı.Gözlüklü sıska bir çocuktu.İyi anlaşırdık.Bu muhallebicide bazen ders çalışırdık.Arkadaşlığın değeri olan zamanlardı.Eve geldiğimizde derslerimiz bitince sokakta oyun oynardık.En sevdiğim oyun al satarım bal satarımdı.Bu oyunu çok oynardık.Koşması çok olmadığı için de işimize gelirdi.Çünkü kuzenim Hülya da ben gibi koşmayı sevmez tüm sokaktaki çocukları ikna ederdi.Akşam üzeri televizyonda çocuk programı Susam Sokağı oynardı.Kuzenlerimle birlikte bunu izlerdik.Pazar günleri Barış Manço ile 7’den 70’e proğramı biz çocukların en sevdiği programdı.Özel kanallar yeni çıkmaya başlamış televizyonlarda bayağılık olmadığı kaliteli yapımların olduğu zamanlarda büyüdük.
Unutamadığım hatıralardan birisi de biz çocuklar Ramazan aylarında akşamüzeri fırına yumurta götürür ve yumurtalı pide yaptırırdık.İstediğimiz gibi gezer sokaklarda oynardık.O yıllarda hatıra defteri diye özel defterlerimiz vardı ve bu defterlere arkadaşlarımıza,sevdiklerimize yazılar yazdırırdık.Sıradan ve klasik şeyler yazılsa da şimdi baktığımda çok kıymetli olduğunun farkına varıyorum.Ayrıca anket defterlerimiz olurdu ve standart sorular olan bu defteri de sevdiklerimize verirdik, onlarda cevaplardı. Koleksiyonlarımız vardı.Kartpostal,peçete koleksiyonlarım vardı benim de.İnsanların birbirine mektup,kartpostal gönderdiği zamanlardı.Merakla yılbaşı,bayram kartları bekler ve gönderirdik.
Bir de Minti sakızlarının olduğu yıllardı.Bu sakızlar yeşil renkte,tatlı sakızlardı.İç paketinden ünlü resimleri çıkardı.Ben bunları da biriktirirdim.Geçen gün kasabadaki evimizde odamda sakladığım karton kutuda bu koleksiyonlarımı buldum.Çok duygulandım çünkü sık sık gittiğim huzur evi ziyaretlerinden birinde Hüseyin amcaya rastladım.Ben bu Minti sakızlarını Hüseyin amcadan alırdım bu ünlü fotoğrafları da onu tekrar hatırlamama neden oldu.
Ben İstanbul’da sigortacılık yaparken bir arkadaşımın sayesinde huzur evlerini ziyarete başlamış ve kasabaya gelince de ilçedeki huzur evlerini gezmeye gitmiştim. Hüseyin amcayı kasabamızın ilçesinde özel bir huzur evinde gazete okurken buldum.Onu hemen tanıdım.Yaşlanmıştı ama aynı bakışlar ve kibarlık hiç değişmemişti.O beni tanıyamadı ben de kendimi tanıttım.Eski günleri konuştuk,yaşadıklarımızı paylaştık.
Hüseyin amcanın bir kızı vardı.Şimdi kızı ve damadı önceden Hüseyin amcanın işlettiği bakkalı market yapıp işletmeye başlamışlar.Hüseyin amca kimseye yük olmak istememiş ve emekli olup eşi de ölünce bu huzur evine yerleşmişti.
Güzel haberleri de vardı Hüseyin amcanın yıllar önce orta okulda bir kız varmış.Öğretmenmiş babası ve annesi.Hüseyin amca ve bu kız yani Mücella birbirine aşıkmış.Küçük kasabanın kötü yönü de dedikodu elbette.Masum,içten aşkları kasabada herkesin diline düşmüş.Bu dedikodudan sonra Mücella’nın annesi ve babası tayin isteyip kızı oradan uzaklaştırmışlar.Hüseyin amca orta okuldan sonra okumamış babası ona kasabadaki bakkalı açmış sonra da bir akrabanın kızıyla evlendirmişlerdi.Emine ise ilkokul öğretmeni olmuş.O da eşi ölünce hep aklında kalan bu kasabaya yakın ilçede huzur evine yerleşmiş.İşte bu huzur evinde yıllar sonra karşılaşmışlar.Huzur evi sakinleriyle birlikte sade bir nikahla evlenmişler.
Bunu duyunca çok sevindim.Eşiyle de tanıştım.O da tıpkı Hüseyin amca gibi çok zarif ve kibardı.Çok güzel ve iyi huyluydu her halinden belli oluyordu.Konuşup sohbet ettikten,çaylar içildikten sonra ayrıldım oradan.
Bazen nostalji bir koku olarak gelir insanın burnuna.Benim de burnuma çocukluğuma dair pide kokuları,minti sakızı kokusu ve nice kokular geldi.Huzurla ve şefkatle biraz da eski günlerin esintisiyle kasabaya döndüm.Bir kaç gün burada kalıp ailem ve diğer eski tanıdıklarla güzel vakit geçirip İstanbul’a geri döndüm.
Eskiyi tekrar yaşamak ailem ve eski tanıdıkları görmek beni mutlu etti.Her şey orada bir rüya gibiydi.İstanbul’un keşmekeşinden sonra bu küçük kasaba ve nostalji ruhuma iyi geldi.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU
KASIM/2021
NOT:Kurguyla karışık yazdığım bu öykünün eskiyi hatırlatıp biraz sizleri gülümsetmesini diliyorum.
YORUMLAR
Çok çok sevdim bu güzel yazını sevgili Çiğdem.
Güzel günlermiş.
Güzel günlerdi nasıl nasıl da hem.
İçime çektiğim mis kokulu kalemini.
Sevgimle canımm arkadaşım
Çiğdem Karaismailoğlu
Öykünün yarısı kurgu olsa da güzel zamanlar da o kadar gerçekti.
Beğenine çok teşekkür ediyorum canım arkadaşım. Sevgimle...