- 378 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
SABİNA’NIN RÜYASI
Birgün ziyaretime bir arkadaşım geldi,oturduk çay içtik,hal hatır sual eyledik.Bir ara gözleri daldı; uzaklara gitti,ben
onun bu halini görmüş ve merak ile sormuştum;Erol kardeş nerelere daldın gittin böyle bedenin burada ruhun burada değil gibi dedim.Haklısın arkadaşım dedi aklıma bir anı geldi bazen kendimi sorgularım hata mı yaptım doğrumu diye.
Nedir seni böyle etkileyen şey diye sordum.Derinden içini çekti ve sonra;
Ah Sabina ah! Seni tanımak belki de bir ayrıcalıktı.dedi."Sabina kim diye soracaksın belli ki,anlatayım"dedi.
Sabina; Rusya nın Glazov şehrinde dünyaya gelmiş 29 yaşında bir genç kızdı.
Sabina uzaktaki sevgili, belki de bir dost,onunla bir elektronik posta yazısıyla tanışmıştım.
Bir e-posta yollarımızı kesiştirmişti.İkinci mektubunda Sabina bana hayat hikayesini anlatıyordu;
Merhaba Sevgili erol...
Nasılsın bugün? Umarım, iyisindir. Ben bugün mutluyum,çünkü senden mektup var.
Sen bana mektup gönderince çok mutlu oluyorum. Şimdi sana mektup yazmaya çalışıyorum,
geçen sefer sana mektup yazacak zamanım olmadı. Umarım bu sefer hiçbir şey sana mektup yazmama engel olmaz.Bunun için sana ailem hakkında yazamadım.Ama bunu bilmen gerektiğini düşünüyorum ve şimdi sana anlatmak istiyorum.Ben Rusya’nın Glazov şehrinde çiğler dalları süslerken doğuruldum. Şimdi burada yaşıyorum. Babamı hatırlayamıyorum çünkü bizimle yaşamıyordu. Ben sadece annem tarafından büyütüldüm. Annem ve ben çok iyi arkadaşlardık.O benim hayattaki en yakın ve sevdiğim tek arkadaşımdı. Ama o yani benim sevgili annem kanserdi.
Bir gün midesi bulandı ve 2007’de öldü. O yıl benim için korkunçtu,
ogün ben tüm gezegendeki tek yalnız insan olmuştum.Bu benim için korkutucu ve inanılmazdı. Uzun süre kendimi toplayamadım.Kendimi boşlukta bulmuştum.Kafamda hissettiğim fikirler hayatın çekilmez ve korkutucu olmasıydı. Şimdi bile o günleri düşündüğüm zaman çok zülüyorum. Annemi çok sık hatırlıyorum. Biliyormusun,annemle çok mutlu bir çocukluk geçirdim . Annem ve ben birlikte parka gider,birlikte çeşitli oyunlar oynardık.Her konuda onunla çok iyi anlaşırdık. Sadece birkaç yıl sonra, yanımda babam olmadığı için, benim varlığım onun kendisini iyi hissetmesini sağladığını anlamaya başladım.
Onların ayrılmasında,annemin hatasının olmadığını komşular söylüyordu. Babam, annemi hiç sevmedi.Annemin hamile olduğunu öğrendiğinde,onu yalnız bırakıp gitmişti. Beni büyütmesi,bana bir elbise alması, onun için çok zordu. Bu yüzden onu kınamıyorum.Sadece onun küçük kazancı ile yaşıyorduk.Ama hayatımızdan asla şikayet etmedik,tüm sorunları birlikte çözmüştük.Mutluluk ve başarımızı komşularımıza paylaşırdık. Annem bana hep seveceğim kişiyle evlenmem gerektiğini söylerdi.Evlenmek için harekete geçmeden önce kişiden emin olmamı tavsiye etti. Aynısını düşünüyorum. Bu sözünü hep hatırlayacağım.Bir gün ayağım kırılınca, annemin gözlerini asla unutmam, o çok üzülmüştü,ağlıyordu.Evimiz ,benim gidemeyeceğim kadar uzaktaydı. Biz yemek için böğürtlen toplamaya gitmiştik,sadece annem ve ben.O beni kucağına alarak evimize kadar taşımıştı. Bunu hayal edermisin? Benim için annemin o gün yaptığını hiç unutmam.1 saat boyunca beni sırtında taşıdığında 12 yaşındaydım. Onun için zor olduğunu anlıyordum, ama beni ormanda yalnız bırakmak istememişti.Eve gidip kime söyleyip, kimden yardım isteyecekti? Ormanda yalnız kalırsam başıma korkunç bir şey gelmesinden korkuyordu.Umarım beni anlıyorsun canım, annemin o günkü fedakarlığını hiçbir zaman unutamam, benim için yola çıktı. Annemin ölümünden sonra kendimi çok yalnız hissediyorum çünkü ne kız kardeşim ne de erkek kardeşim var. Daha doğrusu hiç akrabam yok .Ama arkadaşlarım var.Onlar olga ve Valentina. Onlar olağanüstü kızlar,Kardeş diyebilirim onlara, çünkü 15 yıldan fazladır arkadaşız ve birbirimize yardım ediyoruz.Olga’dan, Valentina’dan bana yardım etmesini istersem, asla reddetmeyeceklerinden kesinlikle eminim. Bizim birbirimize karşı tutumumuz çok güçlü,her zaman birbirimize yardım ediyoruz.Olga bir yıl önce evlendi ve kocası onu memleketine götürdü. Birbirimize çok sık mektup yazarız,ama ne yazık ki arkadaşımı artık çok göremiyorum. Ama olga baharda bize geldi. Bütün hafta çok konuştuk, sohbet ettik, ama zaman çok azdı,birbirimize bütün olayları anlatamazdık. Şimdi Valentina ve ben olga’nın bir sonraki gelişini bekliyoruz. Ve sen, senin de böyle arkadaşların varmı? Ben, ayrıca hobi olarak yazın küçük bahçemde çalışıyorum,çiçek yetiştiriyorum.Bahçemde her bahar çiçek açar.Güller,orkideler, laleler, aster ve diğerleri. Ama ana bahçede benim en sevdiğim çiçekler var, bir de orkide yetiştirmiştim.Bunları sana göstermeyi çok isterdim,umarım bir gün bunları görürsün. Yazık ki mektubum bitiyor daha fazlasını yazamak istiyorum.Umarım benim mektubumu cevaplarsın.
Ayrıca bağlantımızla ilgileneceğini umuyorum.
Gelecek mektubumda size hayatım hakkında daha fazla bilgi vereceğim. Hoşgörülü olduğunuzu düşünüyorum.Güzel günler dilekleriyle...
Aradan on günlük bir zaman geçmişti, ben de Sabina ya kısa bir mektup yazmıştım.Sabina mektubumu okuyunca çok sevinmiş ve hemen yeni bir mektup yazmıştı.
Selam sevgili erol; senin mektubunu okudum,çok mutlu oldum sanki bulutların üzerinde
uçuyorum.Geçen gün bir rüya gördüm bu rüya çok ilginçti, rüyamda seni gördüm.Havaalanında uçaktan inen bir yabancı dikkatimi çekmişti. Düşündüm bu senmisin diye evet bence bu sendin.Esmer uzun boylu bir adam bana doğru bakıyordu.Hafifçe güldü,ellerini bana doğru uzatmıştı ve benim çekindiğimi görünce yüzü asılmış ellerini indirerek
oradan uzaklaşmıştı.Uyandığımda bu rüyanın etkisi saatlerce sürmüştü.Bu senmisin,beni gerçekten istiyormusun? Ben günlerce düşündüm ve sana gelmeye karar verdim.Ben senin Şehre yakın bir yerde üniversite okumak istiyorum.Bunun için başvuru yaptım,kabul edildi. Bana hangi şehirde olduğunu,orada üniversite olup olmadığını yazmanı istiyorum”diyordu. Sabina bir rüya görmüş ve gördüğü rüya ile beni özdeşleştirmişti.
Halbuki ben Sabina’nın rüyasındaki "beyaz atlı prens" olmaktan çok uzaktım.Ne yaşım onunkine denk,ne de onun rüyasını gerçekleştirebilecek imkanlara sahiptim.Ama bunu ona hemen söyleyip onu bu güzel rüyadan
uyandırmak istememiştim. Mektubumda düşüncelerinin güzel olduğunu, bunun için zamana ihtiyaç olduğunu
sonraki mektubumda anlatmaya çalışmıştım.Sabina bana ve kendine biraz zaman ver, birbirimizi daha iyi tanıyalım” desem de umursamamıştı.Bu süre içerisinde benim onun hayalindeki prens olmadığımı ona izah edecek ve bu rüyasının benimle gerçekleşmeyeceğini anlatacaktım.Sabina ise bir sonraki mektubunda elindeki imkanlarla bin dolar kadar bir para toplayabildiğini ve vize için başvurduğunu yazıyordu.Bana; geceler beni hayal ederek uyuduğunu bunun kendisini çok mutlu ettiğini yazıyordu.O üç ay sonra vize başvurusunun kabul edildiğini ve valizini toplayarak moskova ya geldiğini sonraki mektuplarında yazıyordu.Uçak biletini bile aldığını söylüyor,600 dolarlık bir teminat istendiğini,bunun yarısını karşılayabildiğini ve üçyüz dolar da benim yardım etmemi istiyordu.Son mektubunda şöyle diyordu.”ben senden bunu karşılıksız istemiyorum oraya geldiğimde bunu sana ödeyeceğim diyordu.Ben ise ona bu yardımı yapamayacağımı, çeşitli yollarla anlatmaya çalışıyordum.Her mektubunda güzel fotograflarıyla birlikte yalvararak bunun kavuşmamızı sağlayacağını söylüyordu.Böylece günler ayları kovalıyordu.Sabina havaalanında yatıp kalktığını,her geçen günün onun için daha da zorlaştığını yazıyordu.sonraki mektubunda şöyle yazıyordu;
"Erol benim sana ulaşmak için ne tür zorluklara katlandığımı hiç takdir etmediğini görüyorum..burada artık havalar her geçen gün daha da soğuyor.Geçinebilmek için bir yerde bulaşık yıkıyorum.Artık dayanacak gücüm de kalmadı.Maddi ve manevi olarak tükenmek üzereyim.Geri dönmek de istemiyorum,çünkü bütün tanıdığım insanlara sana gelmek için yola çıktığımı anlattım ve onlar beni uğurladılar,geriye gittiğimde onların yüzüne bakamam, burada kalmak için param da yetersiz ve uçak biletimin tarihi de dolmak üzere,bana yardım etmezsen burada belki de ölüp giderim”diyordu.Ben hem onun samimiyetine İnanmadığımdan ve geleceği zaman onunla ilgilenemeyeceğimden dolayı onu bir yıl sonra gelmesi için ikna etmeye çalışsamda fayda etmiyordu.Onun istediği parayı da gönderemeyeceğimi ona anlatmaya çalışsamda onu ikna edemedim.Sonraki birkaç mektubuna da cevap yazamamıştım.Sabina Rüyasının peşinde Moskova’da hala bekliyor mu bilmiyorum.Ben Sabina nın Rüyasındaki" beyaz atlı prens "değildim.
YORUMLAR
Akıcı bir üslupla yazılmış güzel, duygusal bir hikaye. Hocamı kutluyorum