- 823 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
HAZAN
HAZAN
Büyük çılgınlıklar yapan can halime, “deli kadın” unvanını kazandırdın!.. Sevmenin, değer vermenin cinsiyeti olmadan, “huzuru koklamak” herkesin hakkıdır dedin!
Törenin “kan izine” dokunmadan yaşanmışlıkları bir bir anlattın! Hayata küsmüş, yaşamın mor bulutlarında sıkışıp kalmış kelimeleri ve dört iklimin zorluklarını göklere haykırdığını gördüğümde çok iyi anladım seni, ne olur sen de “anla” beni!..
Ne çok “hazanlı geceler” yaşadık, nisanı “aşka” boyadık; hiç kirlenmemiş uykularla, şanslı olan kim varsa bu dünyada mışıl mışıl uyumuş, kıymetli yüzlerin etrafını güzellikler kaplamış, benliğiyle hissedenin iç sezgileri rahatlamış, kasımpatı çiçekleri misali, zihin ve ruh bir olup, özgürlüğün gizeminde kaybolduğunu gördüm, bildim, anladım!
Biliyor musun? En büyük sermayaleri birleştirmiş gövdeler, yer çekimi uzunca gökdelenleri taşımış; gözün görmediği uzaklıklara sığınmışken yürek, en ağır sorumluluklara doğru “sürüklenmişti” ruhlar, bilesin!
Kuru soğuk zamanlarda gönlüm kırılmış, üzgün ümitlerin, solgun, mağrur ve bir o kadar da dargın olduğum yılları “taşıdım” içimde! Gözlerimden süzülen damlalar yapışmıştı yanaklarıma, çoğalmadan eksilen; mutsuz geçen zamanlarım “buruk kelimeler” işitirken, hazana sığınan canıma, neden bu kadar mutsuzluk ve neden bu kadar hüzün taşıdığını sordum, gördüm ki, “her zerremden” taşmıştı hüzün, boğulmuş, yıkılmış gibiydim, beni cesurca yıkıp savurmuştu âdeta!..
Uçtan uca, bir diyardan başka bir diyara geçip beni terk etmişti hazanlı vakitlerim, mesnetsiz kelimelerin yuvası çoğalmışken, hiçbir nesne “tat” vermiyordu!
Papatya sarısı düşlerden yoksun gecelerim olmuş, kızgın zamanların perdelerini düşürmüş, “karanlık umutlarla” çıka gelmiş fütursuzca ömrümün ortasına doğru, Allah kahretsin!
Mehmet Öksüz
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.