- 352 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
ŞAİRİN MEYDAN OKUYUŞU
Şairin Meydan Okuyuşu
Zamanın rahmi her kuşakta bir şair yetiştiriyor. Sözünün eri olarak dünyaya gelen yavrucak ilham damarlarından dehanın sütünü emip bitiriyor. Balın içindeki usareyi çekip somuran o cins yaratık bu usareden o en saf şiir sütünü üretir de zamanın kucağında besisiz kalan diğer şairleri emzirir. Analık eder onlara, sütana hep böyle sığınak kadın olur gider, yavrular biraz büyüyünce bu nimeti inkâra kalkışmakta birbirleriyle yarışırlar neredeyse.
Dahası yeter besi almadan yani daha yaşına erdirmeden, süt emme vaktini tamamlamadan sağmal bir koyun olduğunu varsayanlar bile çıkar içlerinden. Şiir peteğini öreyim derken özünü tüketen, kendini yemeye başlayan arılar olur.
Büyük usta Şeyh Galip Hüsn-ü Aşk’ın ‘der beyanı sebebi telif’inde değinerek geçtiği konuyu ‘mebahis-i diger ‘ de alacak aniden ‘hikâye-i hüsnü aşk’ı keserek- tahvili kelama bahis olan bir iki mebahisi- şöyle açıklanacaktır.
Akıl kılığında bazı mecnun
Yoktur diye düşdü taze mazmun
Güya ki suhanveran-i pişin
Hiç kimsede kalmayıp likaya
Şairleri ola karı sirkat
Var mı hele söylenmedik söz
Kalmış mı meğer denilmedik söz
Diyerek şairlik satanları müteşair diye adlandırmakta ve diğer müteşairanı küttab-ı zümre aharı şöyle anlatmaktadır.
Ki ekseri hacegan-ı küttab
Kerrake-i suf pür mubanat
Mevt avari bahri ıstılahat
Kürklü mantoları övünmekle dolar, kabarır ve terimler denizine dalarlar
İndinde muazzamı metalim
Ezberlene münşeat-ı arğıb
Sonra bir iki güzelce oğlan
Tanburu şerabu bazı divan
İş görmede taba else nefret
Bunlarla imiş medarı kuvvet
Elde edilmesi gereken şeylerin bunlar olduğunu düşünen şiir için;
Muğlim demek bu demek değil mi
Şairliği bi emek değil mi
Oğlana düşkünlerin şairliklerinin tatsız tuzsuz olacağını ifade ettikten sonra;
Olmaz hele suhte kısmı şair
Etmen o güruhu bahse dair
Telhis şevahidiyle munla
Dava ede nazmı zur dava
Diyerek telhisten şairlikten davasına kalkacak mollaların yalancılığını, softa kısmının şairliğinin ise hiç bahse değer olmadığını kaydetmektedir
Şehrilerimizden bazı yaran
Semti hünere olur şitaban
Tahsili ışık toranıdendir
Naklık ışıdır revanidendir
Manendi meges biraz eracif
İster ed şahidi nazmı tezyir
Şehirlilerinden bazılarının hüner semtine koşarak,Işık Torani’den tahsil
Revaniden nakil, sinek gibi topladıkları uydurma eracirlerle şiir balını
Aşağı görmek istediklerini ekleyerek, mazmunum yeni söz ve mavzun taibat gibisi;
Yoktur der yani ki kalemı taze mazmun
Söze Allah’ın hayat verdiğini, feyz ve ilham sağanaklarını insana yağdırdığını
"Bildinse kelamı layezali, terkeyle delali itizayali "diyerek
"Evsafı hudaya gayet olmaz, feyzi sunana nihayet olmaz
Tedkiki nazarla eyle insaf, ol reyzi tükettilermi elsaf"
Bigayevu bi kıyasu canmın
söylenmede nev de nev mazamın
Sen kudreti fehmi eyle peyda
ben söyleyesesin sen eyle sağa
Ez cümle tecedüdi havadis
nazmunihava değil mi bahis
Söz feyzini revanin Cenab-ı Hak olduğunu, Onsuz son bulmayacak söz söyleyicisi
"Bildinse sapıklığı bırak,
Tanrı sıratına son olmaz,
söz fevzi de bitmez;
"Dikkat et bak eslaf o feyzi tüketti mi, sonsuz, benzersiz tahmine sığmayan,
Yeniden yeniye mazmunlar bulunup söylenmed,e sen anlayış gücüne sahip olmaya bak"
"Ben söyleyeyim de sen dinle, ol hele şu cümleden olarak olayların değişmesi yenilenmesi
Yeni mazmuna sebep değil midir ,
az cümle teceddüd-i havadis,
mazmuna neva değil mi bahis
Der beyan-ı mahiyet-i şairi ’de Galip
"Şair deme ehli ol demektir
Hoş meşreb-u muteuil demektir
Şairliğe suz-u der-u nazım
Enduh-u bela olur mulazım
Ruyu tebe olur tenezzül
Açsın çemeni görülmedik gül
Her rehde eyleyip tekadu
Şahini hayali ala ahu
Çarpılmaya ulu kıl-u kale"
Şairin vasırlarını açıklayarak, düşüncesinin şarap denizine dalıp ordudan inci çıkarması olduğu,inci dediğin birkere söylemiş söz olmadığını, bu çeşit sözle övünenin bir yumurtlayıp bin kavga eden tavuğa benzediği, çoğu arapça duyulmadık laflar baştanbaşa ağır yüklü
"Bak ne güzel tatlı eda ne tatlı eda ,öpücüğünün gülü yanında tatlı tat"
Gibi övünme, bu sözdeki cemiyete bak sen, omuza düşen siyah saçları,
Bu sözle kaşına işaret edermiş gibi yaparlar diye, epeyce tartakladıktan sonra, gerçi der bu epeyce hünerdir amma mazmun başka şeydir,
"Bir şiir-i nur-i pak meşrep dide
yüz sözi makama enseb layık"
Bir söylenmişi söylemeye bir kez dene böyle edaya el sunma değil , akmada naz şivesi, gönlünün yeni bir edaya sahip olması;
"Çün şiveli naza mailiz biz
bir taze edya kaaliyiz biz
yoksa ne nezaketu ne mazmun
davaya fazilet ile meşnun
Nazm içeri olur mu ilm ile laf
Ya söyleyeyim mi eyle insaf
Ahmet Kemal
/kalin ]
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.