- 602 Okunma
- 11 Yorum
- 9 Beğeni
ÖLÜMÜN SOĞUK NEFESİ...
Uyuduğum günlerin çok ertesinde bense uzağındayım renklerin hatta karanlığa bile bel bağlamışken ve işte bin bir güçlükle hayatımı yeni baştan kurup alarmı da kurmuşken.
Nükseden gece.
Gecenin bir öncesi.
Huzursuzluğuma şerh düşen gölgeler ve apartmandaki o ölüm kokusu üstelik bilmezken yakama yapışacağını.
Bense beylik söylemler nezdinde hayatımın ırksız özlemlerinde sözüm ona özet geçiyorum hayata ve yalnızlığımı sahiplendiğim kadar biliyorum da yalnız olmadığımı ama sonuçta ben bir insanım ve tek başıma yaşamanın verdiği öz güven ve huzur çoktan ihlal edilmiş.
Sır küpü insanlar.
Serlerde saklı yeminler.
Asla dile getiremem o süreç zarfında yaşadığım zorlukları ve ben sadece kıbleme ve Mevla’ma sadık haysiyetimle ve onurumla bir yaşam sürme telaşındayım ve şükür bunu başarıyorum.
Yetim nazireler uçuşuyor havada.
Havada ağır bir gıybet kokusu var üstelik her ne kadar tek başıma bir yaşam sürsem de canım ailem bana çok yakın oturuyor ve her gün annem eksik etmiyor varlığını benden.
Amaçsızca yaşadığım bir hayat ve henüz çok gencim ama çoktan emekli etmişken kendimi yaşamaktan.
Sayısız özel ve ailevi sebepten dolayı bir başıma yaşamaya mecbur kılınmışken ve hayal dünyam firarda dostlarım çoktan göç etmiş.
Can dostum, kardeşimden çok sevdiğim kadın arkadaşım…
Uzun süredir görüşmediğim sadece telefonlaştığım ama canımdan öte sevdiğim.
Otuz yıllık bir dostluk: hem aynı sınıfı aynı sıraları paylaştığım akabinde onun hayat yolculuğunda tek destekçisi ben iken.
Ben ne kadar muhafazakârsam o da benim gibi ve sevdiği adamla evlenmiş mutlu bir yuvası var ben ona bir ömür destek çıkmışken…
Süre gelen problemler: maddi manevi anlamda çöküş yaşadığım üstelik kalemimle henüz tanışmadığım ve ben hiçleştiğim bu dönemde sadece nefes alıyorum sadece ağlıyorum ve insan olmanın ötesinde yaşadığım mağduriyet ile kimseye de bir şey diyemiyorum.
Ah, o değerler yok mu?
-Ses etme.
-Herkese saygı ve sevgi dolu yanaş.
Elbet bunu zaten hep ön planda tutmuşken ve ben dünyanı en zararsız insanı iken.
Bir sürü problem boğuştuğum.
Annemin yavaştan başlayan sağlık sorunları.
Kardeşimse çok genç ve kolaysa laf anlat.
Yalnız yaşadığım o dönem ve evimdeki tek misafir erkek kardeşim: ona bile şüphe ile bakıyor komşular. İyi de erkek kardeşim evime gelemez mi?
Elbet geliyor seyrek de olsa ve işte o dönem her şeyin başlangıcı iken sonuçta oturduğum ev bize ait ve ben kiracı olmadığım halde ses etmeden yaşayan sessiz kendi halinde bir insan iken…
Sonra apartmana yeni taşınan birileri ve ben kadının baş düşmanı ilan ediliyorum oysaki genç bir çift apartmana yeni taşınanlar ama nereden bilebilirim şizofren bir kadın komşunun bana saracağını?
Bana yaptığı zulüm ve asılsız yalanları.
Evdeki tek ses, kafesteki muhabbet kuşum öyle ki sefil kuşun ötüşü bile kadına batmakta.
Her şey üst üste geliyor işte ve ben sadece birileri ile konuşma ihtiyacı hissediyorum ve çocukluk arkadaşımla ite kaka bir arkadaşlığı güdüyoruz.
Hep ben iken seven taraf.
Hep ben iken alttan alan.
Hep benken suçlu durumuna düştüğüm ve işte kalemin teşrifi.
Kısacık şiirler yazıyorum ve kısa denemeler ama üstünde bile durmuyorum lakin yazmanın verdiği huzur başlamış iken ufaktan ve yazdıklarımı paylaşmaya başladığım bir site: elbet an itibari ile yazılarım ve sizlerle olan dostluğumda bana açılan bu son kapı.
Sadece bunu paylaşmak istiyorum can dostumla ve inanılmaz kaygılıyım her halükarda beni esir almış sıkıntılar ve problemler ve can dostuma açıyorum içimi:
‘’Biliyor musun, üye oldum.’’
‘’Ne üyeliği?’’
‘’Kısa metinler ve şiirler yazdığımı fark ettim sevgili A.’’
‘’Nasıl yani? Sen ve edebiyat.’’
‘’Ben de yeni fark ettim yazabildiğimi. Gurur duyar arkadaşım benimle diye ve…’’
Telefonu yüzüme kapatıyor ansızın ve ben sıkıntılı ve boğucu bir gecenin eşiğindeyim ve evde yalnızım. Annemi aramak bile gelmiyor içimden.
Ve tuşluyorum telefonu arkadaşım hatta düştü diye saflığımla yeniden arıyorum onu.
Saat on bir ve gece git gide çöküyor üstüme.
Huzursuzluğumun ve mutsuzluğumun tavan yaptığı.
Telefon yanıt vermiyor belki gece ikiye üçe kadar arıyorum durmaksızın ve içime basan sıkıntının haddi hesabı yok ve aklımdan çok kötü şeyler geçiyor:
Ben bu olamam.
Ne yani, vaktim gelmeden ben mi karar vereceğim ölmeye?
Ve telefonu açacakmışçasına sürekli tekrarlıyorum arkadaşımın adını ve buna kulak misafiri olan dengesiz komşum sesimi taklit edip benimle alay ederken.
O gece.
Ölümün kokusunun ve ağırlığının üzerime çöktüğü…
O gece.
Sırf yazmaya başladım diye benden bir anda nefret eden çocukluk arkadaşım.
‘’Gitmeliyim.’’
Bunu söyleyen ben olamam.
Nasıl gideceksem artık…
Olmaz mı formülü ve ben sadece kendimi seyrediyorum uzaktan ve bilgisayar ekranında yazdığım ilk şiir ve ilk denemem.
Henüz çok başındayım her şeyin.
Ve hissettiğim:
‘’Bu geceden ben selametle çıkamayacağım.’’
Sabaha saatler var ve annemi aramakla aramamak arasındayım zaten kadına söylesem aklımdan geçenleri kalbine iner…
Aklımdan geçenler.
Ve bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden tüm hayatım.
Sayısız dostu ve çevresi olan Gülüm ve hayatta en sevdiğim dostum ve ben ona bahsetmek istiyorum bir şeylerden.
Ama telefonu açmıyor.
Elim gidiyor ölümün kapısını açıp da girmek istiyorum aslında kendime bir ömür zulmetmişken kendimi öldürmek ne ki?
Elbet bir ömür nice sıkıntıyı atlatmışken ve canıma tak ediyor o gece her şey ve dostluğunu tek seferde bitiriyor can dostum.
Derken şansımı deneyip numarayı tuşladığım ve telefona çıkan bir ses:
Arkadaşımın eşi ve demez mi?
‘’Evi su bastı. Seninle konuşacak halde değiliz, Gülüm ve asla bizi arama. Artık A. diye bir arkadaşın yok senin.’’
Ne yani?
Sadece yazarak bir şeylere başlangıç yaptığıma inanırken sırf bu sebepten mi bitiyor arkadaşlığımız.
Yanımdaki masada bir sürü ilaç: ağrı ilacı ve alerji ilacım belki antibiyotik ya da şu bu.
Onlar beni çağırıyor.
Bense ç/ağlıyorum.
Beni çağıran biri var uzaklardan ve ben hala arkadaşımın beni nasıl bıraktığına dair ihtimaller üzerinde duruyorum.
Gecenin üçüne yaklaştığım ve aklım hala masadaki ilaçlarda.
Nihayetinde bildiğim tüm duaları okuyup annemin yüreğine inmesine sebebiyet verecek bir telefon konuşmasına ihtiyaç duyuyorum elbet gecenin bu saatinde annemi aramak hayra alamet değil ama sanki paçayı sıyırmış gibiyim.
Terk edilmiş ve mutsuz ve hiçliğimin doruklarında biliyor ve inanıyorum da yaşamak için hiçbir sebebim olmadığına.
Telefondaki annemden başka da kimsenin umurunda olmadığımı biliyor üstelik ve onca ilacı bir seferde yutmanın kıyısında iken fırlatıp atıyorum hepsini yere ve sabaha kadar aralıksız ağlıyorum.
Herkes bana ihanet edebilirken.
Üstelik ben bile bana ihanet etmişken.
Ama bunu Rabbime yapamam: ben O’nun hep sevgili kulu olmuşken ve bir ömür nice sıkıntıdan yüzümü akıyla çıkmışken…
O geceden kurtulmalıyım ve hala sabah olmak bilmiyor ve komşumun alaylarını duyuyorum:
Sabaha kadar nasıl dayanacaksam ve arkadaşımın ansızın gidişini kabullenemiyorum ve de bu, bardağı taşıran son damla üstelik işim bir avuç hapla bitecekken.
Sabah ezanı okunuyor ve ben hala salonda kala kalmışım gözümde yaş kalmamışken gözüm gidiyor bilgisayar ekranına ve yazdıklarıma bakıyorum bir de gelen yorumlara.
Enginlik.
Huzur.
Rabbimin varlığı.
Bir gece ki Araf’ta kaldığım.
Bir gece ki; son dostumdan da olduğum.
Bir gece ki; hayattan tam anlamıyla kopmak isteyip de beceremediğim.
Bir gece değil aslında.
Aslında benim miladım ve imdadıma koşan Rabbim bir de sizler, sevgili dostlarım.
Ben sadece yazmıyorum aslında ben o gece öldüm ve dirildim yeniden ve umut diye beni hayata döndüren sadece Rabbimin sayesinde ölümün kıyısından ve uçuruma düşmekten kurtulduğum.
Sizler, sevgili dostlarım.
Mutluluk da mutsuzluk da çok izafi.
Hele ki ölümüm soğuk nefesini ensemde hissetmişken…
Ve işte yaza yaza büyüyen bir aşk elbet Allah Aşkı ile çevrelendiğim ve kendimi hiç görüp de tüm hayatımı iç ettiğim.
Bazen fevri.
Bazen kördüğüm.
Bazen neşeli.
Bazen mutsuz.
Bazen yalnızlığıma yürekten inandığım.
En çok da sizlere inanmışken.
Ve işte İlahi Aşkın daha da büyüyeceği ve büyüteceğimi de bildiğim ve hızlı adımlarla Rabbime koştuğum.
Sizler sayesinde bir şeylere d/okunmak.
Yüreklerinize konuk olmak.
Ve içimdeki ağırlığı bu gün gün ışığına çıkardığım.
İnancımla ayakta kalmak ve inancımla sizlere el uzatmak.
Bir hatam varsa af ola.
Bazı şeyleri dile getirmek imkânsız nerede ise ve bu yazım sizlere özeldir.
Tıpkı o geceyi unutmak gibi hayatımda yolunda gitmeyen her şeye rağmen umuda sarılmak.
Olduğum gibiyim.
İçim dışım bir.
Bazen kolaylıkla canımın yanmasına vesile olan dünya dolusu insandan sonra sizlere güvenmek ve sizleri sevmek, vazgeçilmezim.
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm ama bunu artık daha fazla içimde tutamadım.
YORUMLAR
Gülüm Çamlısoy
Yeter ki kalan insanlık da ölmesin.
HASAN ÇAPRAZ
***İyi ki yazdın Gülümm.
Bu yazıyı yazmak gerekti ve yazıldı...
Bazen içimizdeki kötü ruhu kovmak için yardım geliyor...
Ruhumuzdaki güzelliği gören koruyor...
İşte öylesine bir el uzandı sana...
Rabbim seninle, bizimle..
Sevgilerimle Gülümm***
Gülüm Çamlısoy
Işığımız.
Mealimiz.
Sığınağımız.
Şükürler olsun ki.
Teşekkür ederim can tanem.
Kocaman sevgimle
Gülüm Çamlısoy
Işığımız.
Mealimiz.
Sığınağımız.
Şükürler olsun ki.
Teşekkür ederim can tanem.
Kocaman sevgimle
Acıların
Köprülerinden
Geçiyoruz hep
Bazılarımız tatlı tatlı bağırırken
Bazılarımız
Acı acı su'su'yoruz !!
HASAN ÇAPRAZ tarafından 10.11.2021 20:40:29 zamanında düzenlenmiştir.
Gülüm Çamlısoy
Susuyoruz hayata ve mutluluğa sınandığımız kadar da sığındığımız
HASAN ÇAPRAZ
ÖZLEMİ İÇİNDEYİZ
BİZİM İÇİN DOĞACAK GÜNÜN,,
HASAN ÇAPRAZ
Uyanmak Gülüm hanım uyanmak hayatın aslı uyanmak!!! Ne güzel etmişsinizde varmamışsınız o zahir uykunun kapısına, bir uyansak ta görsek Aslolanı. Atsak üzerimizden uyku mahmurluğunu, o ölü toprağını. Ama bilirmisiniz uyanınca kaçar hayatın tuzu biberi ne ağlarsın ne gülersin. Ne acıdır ne tatlı dilde kalan sadece gerçeğin buruk tadı.
Ne hoştur "Uyku ölümün kardeşidir" sözü. İster batınen bak ister zahiren. Mealini almaz sayfalar.
İyi etmişsinizde yazmışsınız bizlerin içinde neler var bir bilseniz. Gün ışığı görmemiş itiraflar. Kimselere vermediğimiz veremediğimiz sırlar. Saymaya dökmeye ar ettiğimiz küfürler ve daha nicesine mühür vurduğumuz hisler, düşler, yük olup taşırız ömrümüzce... Bir limana koyabilseydik bunca yükü. Bilmem niye taşır insan niye taşırız. Sarılmışımz dertlere yer koymuyoruz umutlara. Yelkenleri açsa idik yeni rüzgarlara.
Demişsinizya "sizler sayesinde bir şeylere dokunmak" evet dokundunuz en içten en tenha duygulara, Ve konuk oldunuz yine bir gecemize daha. Bakın yazıyorum benim için kolay değildir. Düşünceleri çümlelere çevirmek. Ne vakit yazacak olsam hepsi birden dökülür Kalemin ucuna, sıralayım derim uçar gider bir çoğu. Geriye kalanlar ise zincirleme eziyet kelimelere, edebiyata, yazıya, sizden sonra biraz daha sevdim sizinkilerden daha devrik çümlelerimi. 😊
İnsan terazi değilki nasıl tartsın hataları. Tartıyorsa cahilliktendir oda ancak kendini tartar başkasını sanır.
Bayram olsun Ömrünüz.
Huzurla dolsun gönlünüz.
İsminiz bir müstesna.
Güller açsın Yüzünüz.
Selam olsun dost Kaleme yazdıklarınızla ilham olursunuz yeni ufuklar açarsınız bizlere.
Selam ve saygılarımla.!
Gülüm Çamlısoy
Dokunmak işte tam olara da bu:
Yürekten yüreğe kurulan köprüler.
Yalnız değilim yalnız olmadığımı biliyorum artık.
İyi ki varsınız sizler.
Çok çok teşekkür ederim.
Hayatın renkleri ve duyguların ritmi.
İçtenliğin yerini ne tutar?
Tüm güzellikler sizinle sizlerle olsun.
En iyi dileklerimle.
En içten selam ve saygılarımla.
Hüzün ve nice duygu hele ki hassasiyet yok mu..
Paylaşmak bana iyi gelen varlıklarınızın değeri hiç bir şeyle ölçülmez.
Sağ olun
İnsanların geçiş dönemleri sancılı olur.
Çok şeffaf, samimi olmanız, inancınızın sağlamlığı belkide hep dimdik duruşunuz bu değerlerdendir.
Haddim değil Gülüm kardeşim insanların ne dediğine takılmamak gerekir. Herkes kendine baksa bu toplum bu hale gelmezdi. Pembe patikli olmak mı zor yoksa cahil bir toplumla başa çıkmak mı..
Size verilen samimiyet bir lütuf bence.
Pek yorum yapmayı beceremem ama elimden geldiğince değerli ustam...
Sevgiler
Esen kalın..
Gülüm Çamlısoy
Takılmamalı olan bitene.
Bu kadar duygusal olmak çok yoruyor kimi zaman ama insan olmanın hakkıyla yaşattığı değil mi?
Sezilerimiz.
Bazen ezilen sesimiz ve varlığımız ama bize sahip çıkan biri var hep de yanımızda.
İyi ki de.
Ve güzel varlığınız.
Bu yazıyı yazmak ve de asmak hiç kolay olmadı ama alnım açık ve yüreğim de hala coşku ve umut ile atarken sizlerden aldığım gücü de hiç bir şeye değiştirmem elbet Allah ın izniyle.
Çok çok teşekkür ederim.
Samimiyet ve içtenlik ve iyi niyet ve evet, günümüz dünyasında kabul görmese de bizler hep de yarınlardan yana ümidimizi kesmezken.
Ve de iyi ve yürekli insanların varlığına duyduğum inanç.
Ne güzelsiniz.
Teşekkür ederim sevgili arkadaşım.
Ayrıca o kadar güzel ve de içtendi de yorumunuz.
Sevgim sizinle.
Hayırlı akşamlar dilerim
İyi aramızdasın sevgili Gülüm ve iyi ki varsın,,
Güzel ilhamların ve yazıların şiirlerin hiç susmasın,,
Güzel akşamlar dilerim
Gülüm Çamlısoy
İyi ki sizler de varsınız.
İyi akşamlar dilerim dostum
Gülüm Çamlısoy
Aleykümselam.
Çok sağ olun
İnsan acılarını yazmakta aslında daha usta oluyor
Nasıl derseniz
Çünkü siz o duyguyu yaşayan kişisiniz
Duygusal yönlerimiz tavan yapıyor ve akla mantığa sığmayacak sözler dökülmüş oluyor bir anda...
Ben çok cenaze yolladım hepsini yazarken
İlk günkü gibi aynı acıyı yaşadım
Hani diyorlar ya yazmak kolay olmamıştır
Aynen sizin şuan ki bu yazıyı yazarken oluşan duyguları aynen yaşıyorum...
Bazen taş köprülerden atmak istediğim oluyor kendimi
Sonra sizin gibi hakka teslim oluyorum
Kalabalık içinde yalnızlık ta ayrı incitiyor insanı
Neyse ki
Sahibimiz Allah var...
Yazınızda kendimi de buldum
Günüm yazısı
Çokça sevgiler ile...
Gülüm Çamlısoy
Teşekkür ederim içten yüreğinize.
Elbette tek koruyucumuz Rabbimiz bizi bilen bizi bize de bildiren.
Selamm ve de sevgimle güzel arkadaşım
Bir hikaye.
Bir roman.
Bir şiir.
Binlerce şiir ve insan...
Bin bir geceye asılı olan insan aslında tek zerresiyle mevcudiyetini sunan.
Hiçliğin kudreti ve sevmenin haşmeti.
Sevmeye değer ve de sevilmeye değer.
İnancın eşiği ve eşliği.
Yoktan var eden sadece O.
O, ''ol'' dedi madem.
O mademki bu canı veren tek alacak olan da O.
Elbette insanın dünya da güvendiği yaslandığı bir arkadaşı olması çok özel ve güzel bir duygu, fakat hiç kimse vazgeçilmez değildir .
İnsan kıymet bilenin yanında değerlidir, değer bilmeyen insanın kaybı, kayıp değil belki de kazanımdır . Bir çok kıskançlığın kötülüğün, hasetliğin kaybı kazanç olmalıdır.
Karşılıklı olmalı saygı da, sevgide, bu her kim olursa olsun. Herkes sevilebilir ama saygı layık olana duyulur.
En küçük bir problemde sizden vazgeçen insandan hayır beklememelidir.
Hayatta yaptığımız en büyük hata insana güvenmektir.
Bir köpeğe bir damla su versen etrafında dolanır durur, ama insan öyle mi, dünyaları verirsin tek bir hatanda siliverir.
Kedinin adı çıkmışta asıl nankör insandır.
Kimseden beklentin olmadan yaşamak gerekiyor malesef günümüzde.
Herkes kendi ile mutlu olmak zorunda.
Yazınız çok samimi ve içten olunca yorum yapmadan geçemedim.
Kendinize iyi bakın Gülüm kendimizden bir tane var başka yok.
Sevgilerimle
Gülüm Çamlısoy
Sevgi.
Kimine göre izafi belki de gereksiz hatta sahte addedilen...
Asla.
Sevgi içten gelen ve de bir ihtiyaç ve mutlu kılan.
Beklentisiz sevmeli insan ve beklentisiz yaşamalı.
Beklemediklerimiz dahi başımıza gelebilirken.
Güven duygusu ve de:
Başıma zaten her şey bu yüzden gelmedi mi?
Sevgiye inanca eşlik etmeli ama güven duygusu.
Bir zaafsa içini açmak bir noksanlık ise hüzünlü olmak.
Her şey çok basit aslında insanın kendini koruması gerektiği kadar da özüne sözüne sadık kalması çok çok basit.
İnanırlar inanmazlar.
İnsan sevilir ya da reddedilir.
Amam bize inanan bizi terk etmeyen biri var:
An itibari ile ayakta ve aranızda isem...
Mucizeler ve de hasıl olan ki çok mucizeye tanık oldum hayatımda.
Her şey olabilirim ama herkes olmayı reddediyorum belki de hiç kimseyim ama ben biricik ve özelim tıpkı sizin tıpkı herkesin de olduğu gibi ki psikolojideki ilk kavramdır öğretilen.
Öğrenmek ve gelişimse sonsuzluğa tekabül eden tıpkı sevmek gibi tıpkı yazmak da sonsuzlukla ilintili iken.
Bazı şeyler hiç kolay değil.
Bazı şeylerse hiç zor değil.
Çok çok teşekkür ederim sevgili arkadaşım.
Yazmaya başladıktan sonra çok başka bir hayat şekillendi Rabbin bana sunduğu ve sevebileceğim çok çok insana rast geldim.
Ben sevmeyi ve güvenmeyi seçtim.
Bin kere yanılsam da kimseyi yanıltmadım yanıltmayacağım da çünkü sorumlu olduğum İlahi Makam.
Sevgim sizinle.
Var olsun güzel yüreğiniz.
Sizler sayesinde bir şeylere d/okunmak.
Yüreklerinize konuk olmak.
Ve içimdeki ağırlığı bu gün gün ışığına çıkardığım.
İnancımla ayakta kalmak ve inancımla sizlere el uzatmak.
Bir hatam varsa af ola.
Bazı şeyleri dile getirmek imkânsız nerede ise ve bu yazım sizlere özeldir.
Tıpkı o geceyi unutmak gibi hayatımda yolunda gitmeyen her şeye rağmen umuda sarılmak.
Olduğum gibiyim.
İçim dışım bir.
Bazen kolaylıkla canımın yanmasına vesile olan dünya dolusu insandan sonra sizlere güvenmek ve sizleri sevmek, vazgeçilmezim.
Bu yazıyı yazıp yazmama konusunda çok düşündüm ama bunu artık daha fazla içimde tutamadım.
"İnancımla ayakta kalmak ve inancımla sizlere el uzatmak." bu ifade en can alıcı geldi bana diğer yazılanlarla birlikte. Bizler zaten kısa sayılacak ve göz açıp kapayıncaya kadar geçmiş olacak bir ömür için hata yapma lüksümüz asla yok kısacası inancımızla ayakta kalmayı başarmak zorundayız Cenâb-ı Hak bizleri bunu başaramamaktan korusun inşallah. Yoksa bir anlık hata ebedi ızdırap çekmemize neden olurdu bundan da korusun bizleri Rab'bimiz. Her zaman metin olmaya mecburuz. Bu yazılanlar aklıma bir şiir i getirdi.
Kimsesiz Hiç Kimse Yok
Avni (Fatih Sultan Mehmed)
Hiç kimse yok kimsesiz
Herkesin var bir kimsesi
Ben bugün kimsesiz kaldım
Ey kimsesizler kimsesi
*******
Kimse aradığım yollarda
Kimsesizlik kimsem oldu
Dinsin artık hicranın cana
Kimse aradığım yollar
Kimsesiz kimselerle doldu
Biz de bu şiirdeki gibi "Kimsesizler Kimsesi"ne sığınmak zorundayız.
Her şey gönlünüzce olsun ve ferahlık dolsun inşallah.
En içten selam ve saygılarımla.
Allah'a emanet olun.
Gülüm Çamlısoy
Ne bir isyan ne vazgeçiş ne de yalan.
O geceyi unutmam mümkün değil hele ki otuz yıllık dostluğun ansızın sonlandığı.
İçimde milyonlarca duygu ve cümle var barınan.
Bazen nefret etmeyi deniyorum canımı yakanlardan ama bunu asla yapmayacağım ve inanılmaz kırgın olsam bile büyüyen bir ateş var iç alemimde.
Yalnızlığım ve teslim olduğum yüce Rabbim:
O beni hep korudu ve olup biten her şeye her duyguya vakıf elbet bana da.
Ne olursa olsun asla içimi bozmayacağım ne kadar üzülsem de sonuçta bu canı bana veren O ve ben nasıl isyan edip her şeyi sonlandırma hakkına sahip oluyorum ki?
Aciz.
Yalnız.
Çaresiz addedildiğim ama O sadece O yetiyor insana ve yetişiyor kuluna.
Belki çok kere aynı şeyi söylüyorum ama ben yine de söyleyeceğim:
Yazmak herkesten çok çok başka anlamlar içeriyor benim nazarımda:
Aştığım çok şey oldu beri yandan eklenen sıkıntılar.
Aşmam gereken daha nice şey var da Allah'ın izniyle.
Hayatta baş koyduğum ne olursa olsun inandım ve çabaladım.
Hayallerim vardı gerçeğe dönüşen.
Çalınan hayallerim.
Ama ben inanmaktan ve umut etmekten nasıl vazgeçerim?
Belki de hiç bir yere varamayacağım insanların gözünde ama özümde iyi olduğum için huzurum yerinde en başta vicdanım rahat.
Ve yüce Rabbim her yerde her mekanda sonsuzlukta içimizde her solukta.
Allah bizi yanlış yapmaktan korusun.
Bazı şeyleri dile getirmek hani nerede ise imkansız ve bir imkansızı başardım sizlerle paylaştım bu yaşadıklarımı.
Çok çok teşekkür ederim değerli hocam.
Varlığınız adına müteşekkirim.
Kalemim inancımdan sonra her şeyim ve bu sayede büyüyen iç dünyam ve kendimi sevebildiğim.
Edindiğim dostlarım.
Haricinde mesul olduğum sadece kendim ve kendime ve de Rabbime ve de anneme verdiğim söz:
Allah bana güç kuvvet versin yeter ki yazmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Sonsuz selam ve saygımla