Çığlık
Y...’den
Konuşacakların tükenmesidir umutların sonsuzluğa orantılanması. Oran orantıyı ilk okuduğumda kaç yaşında isem şimdi bile o yaştayım ihtimal dahilinde, o esnada meydana gelen ilk karşılaştırmamı hatırlayamıyorum ki. Umut bölü sonsuzluk sıfırdır belki, belki tanımsızdır. Tanımların tanınırlığıyla oluşan bilgilere kültür mü denir nedir, yorgunluktur ihtimalen konuşacakların sonsuzluk gibi hiçliğe dönüşmesi.
Siydik yarıştırdığı günleri özlemez olur mu erkekler… Doğada bile hayvanlar siyerek bölgelerini belirliyor sonuçta. Fikirleri de siydikleştirmişiz işte ideologlar sayesinde, ne deniyor şimdi onlara, ha… vizyoner değil miydi. Gıcımın vizyonerleri diyorlar ya kimisi, kimisi de büyük insan, kocaman lafların sahibi..
Büyük şavaşların galipleri kadar katil olan kim olabilir ki dünyada. Seri katiller bile o kadar insanı öldürmemiş yazılanlara göre. Yazıyı kim icat etti bilinmiyor ki.. Nesneleri şekillendirmeye çalışırken icat edilmiş olabilir. Öznelerin fiile küslüğü, fiilin nesneye davranışı, nesnenin gizlenerek gösterilmesi de olabilir edebiyat dedikleri. Yedebiyat ile Zedebiyat sonrası ihtiyaç kalmayacağı düşünülüyor harf kelime mısra ve yazılara.
Öncelikle bir yapı yapmışlar, sonra o yapıya doluşmuşlar, sonra o yapıya kutsaliyet atfetmişler. Lakin günümüz teknolojisi, gücü, sinerjisi, mantığı, bilimi ile bile meydana konamayacak eserlerin özneleri insani olabilir mi? Çözülemiyor, çözülememiş, çözülemeyecekler için çıkılan maceraların sonunda elbette yalnız kalırsın.
Ateşin hayallerde ve düşüncelerde meydana getirdiği ve duvarlara yansıyan heyulaların yanı başında uyuyup kalmak ve uyanmak bir vakit sonra güneşli bir güne. Bugün ne yapsam telaşı yok, yapılacaklar belli; davarı güt, ineği güt, ormana, dereye git avlan, olmadı bağı bahçeyi sula, daha olmadı konuş yanında ve çevrendekilerle… Bu alışkanlıkları yaşamın boyunca devam ettir ve öl, sonra gömsünler seni, sonra diğeri ölsün, onu da gömsünler, oluşsun mezarlıklar. Kimi kültürlerde yerden iki üç metreye konularak ceset, o cesedin genellikle leşçi kuşlar tarafından yenilerek doğayla bütünleşmesi düşünülerek uygulanmış. Ceset yakma kültürleri de epey süre bir gelenek olmuş. Günümüzde ekseri, cesedin yıkanıp, ölü elbiselerine sarılarak toprağa gömülmesi adetten. Sahi sen nasıl gömülmek, yakılmak veya yok edilmek isterdin. Çevren, kalabalığın istediği veya alıştığı gibi mi??? İhtimalen, zaten başka türlüsü mümkün değil pek, çünkü seni gömecekler çevrendir.
Kılçıksız balıklar da ahtapotgillerden olabilir, deniz kültürümüz olmadığı için dağlı kültüründe pek bilinmez deniz canlıları. İlk oltayı kullananı daha bulamadı insanlar, lakin balıkların yiyecek olduğunu bir şekilde anlamışlar. Maymunların balık yediğini daha okumadım, sahi maymunlar balık yer mi acaba. Yemek kültürü de değişiyor, bir ara patatesin dünya yolcuğunu araştırmıştım, elime bir şey geçmedi. Çay nereden çıktı diye de düşünmeden içiyorum, kahve de aynı. Kimi de limon maydonoz kürü içerim. Kırmızı meyve, sarı meyve, yeşil meyve içecekleri de en çok tüketilen içeceklerden değil mi sahi. Oysa etin serüveni de ilginç olmalı.
Kuzeyden çöl iklimine gelmiş üç dört kişi, dört kişiden biri, çöl şeyhinin yakın bir coğrafyadaki vekili, diğer üç kişi gezgin, maceracı gizli savaşçı, ganimet peşindeler genelde. Çöl kültürü nedir bilmiyorlar ki, farklı kültürler, misafirperverlik genelde tüm kültürlerde önemli bir alışkanlık. Çöl şeyhi ile onun vekili bir konu hakkında anlaşamamışlar, vekil şeyhe uygun yönetim gerçekleştirmemiş veya şeyhin hükmünü, malını koruyamamıştan çıkan anlaşmazlık sonucu, şeyh vekilini öldürtmüş, sonra mutfakta aşçılarına güzelce ayrıştırmış ve etinin lezzetli yerlerinden yemek yaptırarak diğer misafirlerine ikram etmiş öğle yemeğinde, kendisi de yemiş. Enteresan gelebilir ancak sonuçta hayvanları da görüyorsunuz, siz onları öldürmeden önce hareket ediyorlar, onları yakalayıp temizleyip yiyorsunuz işte. Dünyadaki döngü veya besin piramidi diye açıklanmaya çalışılan mecburi gelenek işte. Dünyadaki tüm vahşiliğe karşı çıkarak etsiz beslenenler de var, bunun yanında sadece su ile kendini devamlı düşünmeye yönlendiren keşiş, rahip ve derviş dediklerimiz de çok başka bir insan. Oysa herkes insan olsa da farklılıklar kimi kabul edilebilir kimi kabul edilemez olunca, meydana mecburen besin piramidi çıkmış denilebilir.
Şiirimsi
Sadece ve sade olarak soruyorum
Kral padişah sultan mı çıplak bu çağda
Onları sevdiğimden değil elbette
Peygamber denilenlerden ruhban denilenlere
Şamanlara kadar not al işte
Tanrı melek şeytan cin dörtlemesi de çıplak
Çaycı çöpçü doktor öğretmen öğrenci işçi memur vb vs
Aynalar da çıplak gölgeler de heyulalar da
Bildim sanrısı gördüm sanrısı duydum hissettim yanılgısı
Soğuk sıcak kıvılcım çıra oksijen de çıplak
Aslan manda yılan kuş bakteri mikrop
Atom ve çevresi ve içindekiler de çıplak epey epey hani
Toprak su gök ve arasındaki tüm renkler de çıplak azizim
Gönüllerin zihinlerin çıplaklığı var
Sınırlar toplumlar kültürler inançlar
Ozanlar şairler yazarlar nefesler de öyle çıplak işte
Ünlü ünsüz derinden sığdan
Zalim zulüm işkence merhamet vicdan iyi kötü de bir çıplak
Susan konuşan işaret bırakanlar da
Silisyumdan germanyumdan tokluktan açlıktan
Kavun karpuz ceviz şalgam bakla gabak gibiler de çıplak değil mi
Olan da olmayan da
Canlı denilen de cansız denilen de
Özne fiil nesne de
Kalan da giden de
Dipsizlik de diplilik de
Harfler heceler kelimeler mısralar çıplak
Lütfen biraz sus…
Şiirimside; çıplak kelimesini çığlık olarak okumanız gerekiyor. Gereksiz yöneticilerin merkezileşmiş alışkanlıkları, yukarıda oradan buradan parçalanarak öğle yemeğine servis edilmesi gibi misafirlere ikram ediliyor dünyanın yönetim kültüründe, maalesef..
YORUMLAR
Hoşgeldin abim... gerçekten burası yuva gibi ara sıra hır gür çıkıyor, ara sıra patron kızıyor ama olsun. Olacak o kadar...
Tekrar hoşgeldin babam, bandomuz yok kusura bakma.
Yinsani
Hoşgeldin insani, sizi görünce şaşırdım. Önce selam vereyim sonra yazıyı okuyup yorumumu yaparım :)
Günaydınlar.
Yinsani
gerçek hayattan bir kaçış buralar.. lakin buraları da rahat bırakmazlar ya...
saygılarımla..
Muhtesem!..Bir klasik sundunuz bizlere ayaginizin tozu ile..Hos geldiniz oncelikle..Dusunduren eserlerinize ihtiyac vadi gercekten.Durmustu beynim zira..Hareket geldi..Siirimside once ciplak olarak okuyunca her seyi ''uryan geldim, uryan giderim ''turkusu aklima geldi huzunlendim.Sonra ciplak ; cigliga donusunce olay daha vahim oldu..Aslinda her sey bir uyari farkedene..Uyumamak lazim..Yani Ustad gaflet uykusundan ciglik cigliga uyanis hic akilci degil..Ses guzeldir ama ciglik tahammulsuzlugun ibaresidir.Saglicakla..Saygiyla..
Yinsani
Eksik olmayın, nesildaşımın dediğine benzer imza olarak; varlığı kıymetli olanlara selam olsun...
neneh.
Çığlık çığlık okudum nesildaşım. Ayrıca bildirim görünce de çok sevindim senden hem yazı hem şiir.
Lakin buradaki şiiri çok beğendim ayrıca bir yeri hak ediyor bana kalırsa.
Varlığın güzeldir eksik olmayasın.
Selam ve sevgilerimle.
Yinsani
sinek cinayetlerindir bu yazının da ilhamı,ilhamın nereden ne zaman nasıl geleceğini meçhul olsa da işte, yazının yarısına gelmeden yazmaya başlamıştım zihnimde... olur olmaz, olmaz olur yedebiyat dediğimiz değil mi...
ve sorma daha ekmek yapıcam hamuru açtım biraz dinlensin :)) sabaha ekmek yok:))
Y lerle dostlarla üstadlarla güzel buralar...
mıktanıs gibi oldu artık internet bir bakıma.... alışkanlık diyorlar ama mıktanıs demek daha mantıklı olabilir mi bilmem işte.. ne bileyim ben ya hu...
varlığı şiiri ve yazıları ile eksik olmayasacıgillerin (doğru mu yazdım bu kelimeyi?) ne bardağı kırıla ne kılavyesi ne de interneti kesile hu...:)
black_sky
Lakin aklım taze ekmekte kaldı:))
Kahve yerine süt içtim;) uyku gelir belki diye.