- 426 Okunma
- 1 Yorum
- 2 Beğeni
Cumhuriyet Bayramı
Merhaba; Cumhuriyet ve Atatürk sevdalısı, Cumhuriyet çocukları, değerli dostlarım…
İSTİKLAL YOLUNDAN, İSTİKBAL YOLUNA UZANAN 98 YIL…
Osmanlı Devleti’nin yıkılması ile sonuçlanan I. Dünya Savaşı’nın ardından Mustafa Kemal Paşa önderliğinde başlatılan ulusal mücadelenin daha ilk yıllarından itibaren artık yönetimde halk iradesinin egemen olacağı açıkça ilan edilmiştir.[3] Erzurum Kongresi’nin ardından 23 Temmuz 1919 tarihinde yayımlanan bildirinin 3. maddesindeki "Ulusal Kuvvetleri etken ve ulusal iradeyi egemen kılmak esastır" kararı bu anlayışın bir ifadesiydi…
Ulusal iradeyi somut olarak gösterecek meclis, İstanbul’un işgal edilip Mebusan Meclisi’nin dağıtılması üzerine, "Büyük Millet Meclisi" adıyla 23 Nisan 1920’de Ankara’da toplandı. Olağanüstü yetkilerle donatılmış 390 kişilik meclisin başkanı aynı zamanda hükûmet ve devlet başkanı olarak adlandırılmıştı.
Meclisin 20 Ocak 1921’de kabul ettiği ve bir anayasa niteliğinde olan Teşkilat-ı Esasiye Kanunu adlı yasa ile egemenliğin Türk ulusuna ait olduğu ilan edildi. Saltanat hükûmetinin kendini halâ Türk ulusunun temsilcisi saymasına karşı bir tepki olarak meclis, 1 Kasım 1922’de aldığı kararla saltanatı kaldırdı.
1 Kasım 1922’den itibaren artık saltanatın olmadığı ülke, meclis hükûmeti tarafından yönetilmekteydi. Bu hükûmet sisteminde her bakan meclis tarafından seçildiğinden uyumsuz kişilerin bir araya geldiği hükûmet biçimine yol açmaktaydı; ayrıca her bir bakanlık için uzun süren tartışmalar yaşanmaktaydı.
Yeni Meclis seçildikten sonra kurulan İcra Vekilleri Heyeti’nin üyeleri bu şartlar altına çalışmanın güçlüklerinden şikâyetçi idi. Hükûmetin zayıflığı, 23 Ekim’de net bir şekilde ortaya çıktı.
Bu durum üzerine Meclis Başkanı Mustafa Kemal, 25 Ekim 1923 akşamı hükûmeti Çankaya’da topladı. Toplantıda, Vekiller Heyeti’nin istifa etmesine ve yeni seçilecek Vekiller Heyeti’nde görev almamasına karar verildi. Böylece ülkeyi Cumhuriyet rejiminin ilanına götürecek bir hükûmet bunalımı oluşturuldu.
27 Ekim 1923’te Vekiller Heyeti’nin istifası TBMM’de okunduktan sonra, yeni bir vekiller heyeti kurma yolunda çalışmalar başladı. Muhalefetin yeni hükûmet kurma çabasında bir sonuç alınamadı.
Tarih sayfaları 98 yıl önce bu günü yani 28 Ekim 1923 gösteriyordu.
Ve___Çankaya Köşkü’ndeki akşam yemeğinde İsmet Paşa, Fethi Bey, Kazım Paşa, Kemalettin Sami Paşa, Halit Paşa, Rize mebusu Fuat ve Afyon mebusu Ruşen Eşref Bey’i misafir olarak ağırlayan Mustafa Kemal Paşa, kabine bunalımından çıkma yolu üzerine görüştü ve misafirlerine "EFENDİLER YARIN CUMHURİYET İLAN EDECEĞİZ" dedi…
“Mustafa Kemal Atatürk, Cumhuriyet’in ilanını duyurduğu geceyi NUTUK adlı eserinde kendi ağzından detaylıca anlatmıştır.”
Mecliste 29 Ekim 1923 sabahı toplanan Halk Fırkası Grubu kabine değişikliği için görüşmelere başladı. Görüşmelerin çıkmaza girmesi üzerine Mustafa Kemal Paşa’nın meselenin halli için görevlendirilmesine karar verildi. Çözüm için bir saat izin isteyen Mustafa Kemal, bir saat sonra kürsüye çıkarak yönetim biçiminin Cumhuriyet olması halinde hükûmet bunalımlarının yaşanmayacağının, bunun için rejimin Cumhuriyet olarak tescil edilmesi ve yönetim biçiminin buna göre düzenlenmesi gerektiğini ifade etti ve anayasa değişikliği teklifini sundu. Fırka toplantısında yapılan konuşmaların ardından teklifin önce bütünü, sonra ayrı ayrı maddeleri okunarak kabul edildi.
Cumhuriyetin ilanı, hukuksal olarak İkinci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisinin 29 Ekim 1923 günü gerçekleşen oturumunda Mustafa Kemal’in hazırladığı anayasa değişikliği teklifinin kabul edilmesiyle Türkiye Devleti’nin yönetim şeklinin cumhuriyet olarak belirlenmesidir.
Daha geniş anlamıyla cumhuriyetin ilanı; Türk toplumunu çağdaşlaştırmayı amaçlayan Türk devriminin bir parçasıdır, diğer yenileşme ve reformların da önünü açan bir siyasal inkılap hareketidir.
"29 Ekim 1339 (1923) tarih ve 364 sayılı Teşkilât-ı Esasîye Kanununun Bazı Mevaddının Tavzihan Tadiline Dair Kanun" ile 1921 Teşkilât-ı Esasîye Kanunu’nun altı maddesinde (1, 2, 4, 10, 11 ve 12. maddeler) değişiklik yapılmış; birinci maddesi şu şekilde değiştirilmiştir:
"Hâkimiyet, bilâkaydü şart Milletindir. İdare usûlü halkın mukadderatını bizzat ve bilfiil idare etmesi esasına müstenittir. Türkiye Devletinin şekl-i Hükûmeti, Cumhuriyettir."
Anayasanın diğer maddelerinde yapılan değişiklikler ile cumhurbaşkanlığı makamı oluşturulmuş; Cumhurbaşkanının Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından kendi üyeleri arasından seçileceği öngörülmüş; hükûmetin kuruluş usulü değiştirilmiştir. Hükûmetin kuruluş şeması bakımından meclis hükûmeti sisteminden vazgeçilerek parlamenter sisteme geçilmiştir.
Böylece yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oldu. Cumhuriyet`in ilanı ile yeni bir devrin kapıları açıldı…
Ve işte bugün Türkiye’de "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir." ilkesi de artık devlet yönetiminde en belirgin şekliyle yerini bulmuş oldu. Ve kuralı devlet yönetimine yerleştiren ve demokrasiyi taçlandıran Cumhuriyetin ilanının 98. yıl dönümüne geldik böylece bu uzun, meşakkatli ama onurlu yolda…
Y A Ş A S I N C U M H U R İ Y E T - YAŞASIN TÜRKİYE CUMHURİYETİ
Mustafa Kemale ‘Özgürlük,’ Özgürlüğe tam ‘Bağımsızlık,’ Tam bağımsızlığa ‘Demokrasi,’ Demokrasiye ‘Cumhuriyet,’ Cumhuriyete ‘Türkiye,’ Türkiye’ye ‘Çağdaşlık’ çok yaraşır…
1925 yılında çıkarılan bir kanunla Cumhuriyet’in ilanı günü yeni Türk Devleti’nin bayramı ilan edilmiştir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, cumhuriyetin onuncu yılı kutlamalarının yapıldığı 29 Ekim 1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutku’nda, bu günü en büyük bayram olarak nitelendirmiştir.
Ve bu gün, bu ışığın, bu sözlerin doğrultusunda Türkiye Cumhuriyetinin evlatları olarak bizlere atamızdan miras kalan bu en büyük bayramı Türkiye Cumhuriyeti’nin 98. yıldönümünü gururla ve kıvançla kutlamaktayız.
Bize bu gururu yaşatan, özgürlüğümüzü taçlandıran, bağımsızlığımızı anlamlandıran eşsiz liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ve tüm silah arkadaşlarının anıları önünde saygıyla eğiliyoruz…
Cumhuriyet, kimsesizlerin kimsesidir. Cumhuriyet, bağımsızlıktır, özgürlüktür. Cumhuriyet insanları kul olmaktan çıkartarak, birey olmalarını sağlayan büyük bir aydınlanma devrimidir.
Şunu unutmayalım ki; bu aydınlanmadan payını alamayanların, birilerinin kulu, kölesi, esiri olurlar, buda laik ve demokratik cumhuriyetimizin ve geleceğimizin karanlıklar içinde olacağının habercisidir.
“Bugün Cumhuriyetimiz sorgulanmakta, vatanımızı kurtaran, ülkemizi kuran Atatürk ve devrim önderleri eleştirilmekte, değiştirilmesi teklif dahi edilemeyen anayasa maddeleri değiştirilmek istenmekte, Türküm demek ve andımızı okumak ırkçılık olarak algılanmaktadır.”
Cumhuriyet, her şeyini kaybetmiş olan bir milletin ulusal bağımsızlığını kazanabilmek için giriştiği milli mücadelenin sonucunda elde ettiği büyük bir zaferin sonucudur.
Bu nedenle yüce Türk Milleti, kendine emanet edilen Türkiye Cumhuriyeti’ni, huzur ve refah dolu yarınlara ulaştırmak için hiç şüphesiz ki el birliği ile çalışarak, Atatürk ilke ve devrimlerine her zaman ve her konumda sahip çıkmalıdır, çıkmalıyız.
Milletimiz Cumhuriyet rejimi ile kazandığı değerleri, toplum hayatının vazgeçilmez unsuru olarak benimsemiş, karşılaştığı sorunları ise Cumhuriyet’e olan sadakati sayesinde birlik ve beraberliğinden ödün vermeden bu güne kadar aşmayı bilmiştir, bundan sonrada Cumhuriyetin kazanımlarından ödün vermeden bu yolda yürümelidir.
Cumhuriyet; dili, bayrağı, marşı ve başkenti, temel nitelikleri ile ülkesi ve milletiyle bölünemez bütünlüğü ifade eder. Bu haseple bu değerlerimizin sonsuza kadar korunacağının unutulmaması gerekir. Atatürk’ün kuruduğu çağdaş, demokratik ve laik Cumhuriyetimizi son sonsuza kadar yaşatmak her Türk vatandaşının asli görevidir ve en asli görevi olmalıdır bir ömür boyu.
Biline ki; biz bu Cumhuriyeti çocuklarımız ve torunlarımız için emanet aldık, bize emanet verilmedi. Emanete iyi bakmalıyız ve yeri zamanı geldiğinde onlara bu taşıdığımız emaneti zarar görmemiş lekesiz teslim etmeliyiz…
Cumhuriyetimizin 98. yılını kutladığımız bu gün, geleceğe büyük bir ümit, inanç ve gayretle yürümek azmi ve de kararlılığı içindeyiz. Türk milleti bugün sana olan bağlılığını, özlemini ve sevgisini yürekten ve büyük bir sesle hep birlikte yinelemektedir.
Tarihimizin en büyük çağdaşlaşma ve değişim hamlesi olan Cumhuriyet’in geleceğe büyük bir ümitle bakmamızı sağlayan gurur verici atılım ve başarıları, her türlü zorlu engelin aşılması konusunda bizlere güç vermektedir.
Şu günlerde Vatanımızın bölünmez bütünlüğüne ve ulusumuzun birliğine her zamankinden de çok ehemmiyet vermeliyiz.
Gelinen 98 yıllık sürece bakıldığında, ülkemizin çektiği sıkıntılarda az ya da çok hepimizin payı bulunmaktadır. Yıllardan beri Cumhuriyetimizin temel nitelikleri bozulurken, laikliğe aykırı davranışlar yapılırken, sosyal hukuk devleti yıkılırken, seslerini çıkarmayanlar da, bugünkü ortamı hazırlayanların içinde yer almaktadır.
Artık silkinmenin zamanı gelmiştir.
Gün, “Atatürk’ün Gençliğe Hitabesi” ve “Bursa Nutku” ’nu okumanın zamanıdır.
Gün “Andımız” ın, yeniden okunma zamanıdır. Gün, tam bağımsızlık ve emperyalizm karşıtlığı çizgisinde bilinçli bir örgütlenmeyle bir araya gelerek, mücadele yapma zamanıdır.
Cumhuriyetimize, bağımsızlığımıza ve bütünlüğümüze kalkan ellerin kırılması için, ülkemizin aydınlığa kavuşması için yeni bir Atatürk aramaya ya da beklemeye gerek yoktur. Çünkü Mustafa Kemal Atatürk bize öğüdünü vermiş:
“Eğer bir gün çaresiz kalırsanız, kurtarıcı beklemeyin; kurtarıcı kendiniz olun.”
Bu duygu ve düşüncelerle, Cumhuriyetimizin banisi Büyük Önder Atatürk’ü ve de silah arkadaşlarını, canından aziz bildiği vatanı için kanlarını bu toprağa dökmüş şehitlerimizi rahmet ve minnetle bir kez daha yâd ediyor Cumhuriyet Bayramınızı yürekten en kalbi duygularımla kutluyorum.
Yüce TÜRK Milletin 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı Kutlu Olsun...
Ruhun şad olsun Atam… Rahat uyu, emanetin emanetimizdir Türk Gençliğine…
Sevgi, saygım ve muhabbetimle, hoş kalın, hoşça kalın ama yüreğinizde dosta hep Vatan ve Atatürk sevgisiyle kalın...
28 EKİM 2021
#öskurşun#