- 689 Okunma
- 1 Yorum
- 1 Beğeni
BAK DEVRİM NE GÜZEL
El yazısıyla yer almış kitapta son şiiri. Adı da öyle: ’’ Son Şiirim’’...19.11.1991 tarihi...imzası...
Varaydı da el yazısıyla olmayaydı, altına imza atmayaydı. Bilirdik biz o dizelerin Rıfat Ilgaz’a ait olduğunu gene de. Nasıl mı? ’’Elim birine değsin ...Isıtayım üşüdüyse...Boşa gitmesin son sıcaklığım...’’ Bu şiir Rıfat Ilgaz’ın el yazısı, imzasıdır başlı başına.
’’Hababam Sınıfı’nın ünlü’’ yazarı ’’Sınıf’ın mimli ozanı da olma ’’başarısını’’, işte bu dizelerde en yalın ifadesini bulan bir dünya görüşüne borçludur. Ölümü hissettiği anda, vücudunun soğuyacağını kavradığı anda bile, başkalarını düşünmek ! İnsana adanmış yaşam, sona ererken de insan için bir şey yapmak istemek ! Kim üşür ! Yoksul üşür, sokaktaki üşür, çıplak üşür ! Teninin sıcaklığını yoksulun sırtına örten şair, sınıfıyla, safıyla ’’mimli’’ olmakla kıvanır; ’’ünlü’’ olmakla değil...
İki duygu uyanıyor insanda, Ilgaz’ın şiirlerini okurken.
Biri sevinç.
O koca çınar, o edebiyatımızın ustası, sözcükleri nakışlayan, sadelikle al beni yaratan Ilgaz, bizden ! Dünyanın değişmesine , emekçiye, bağımsızlığa, özgürlüğe sevdalı her bişeyin Ilgaz’ın omuzlarının omuzlarına değdiğini hissettikçe, , içinde bir güvercin kanat çırpıyormuşçasına yaşadığı sevinç...Bir yitirmişliğin eksilmişliğin hüznü. ’’Korkuluk’’ bile olamayan ’’aydınlar’’ beldesinde kalmışlığın kekre duygusu...Aman Ilgaz Usta duymasın ! ’’YÜZYIL’ımı dörde böldüm ...Her bölümü, bir mevsim...Biri kaldı üçü gitti...’’ Yok, o hüzne ortak olacak sanmayın. Rıfat Ilgaz’lar yaşadıkları gün, ne getirmiş olursa olsun, toplumsal tarih bilinciyle kişisel yaşama sevincini iç içe geçirerek , bu sarmaldan geleceğe güvenle, umutla bakanlardır.
Server Tanilli kitaba yazdığı ön sözde, ’’Akan zamanın edebiyattaki yasasıdır:En başta şiiri eskitir. Bu satırları yazmadan önce, şairimizi yeniden okudum. Eskimeyen bir şey var ’’Rıfat Ilgaz’’da’’ dedikten sonra soruyor. ’’Gerçekliğin sürgit haklı çıkarmasında mı aramalı onu; yoksa şairin duyarlığında ve ’yüksek işçiliği’ dediği sanatsal gücünde mi ’’ Belki soru eksik; ama yanıtı tam: ’’İkisinde birden diyeceğim.’’
Çöpçü Ahmet’e şiir ithaf edenlerden; atsız, arabasız kalkan cenazeleri anlatanlardan; maden ocaklarının kahraman katırlarını destanlaştıranlardan ; kasnakta kolu kopanlara el verenlerden geriye kalanlarda gizlidir, Rıfat Ilgaz’ın eskimezliği...
’’Ölür mü acılara katlanmasını bilenler...Direnenler tüm kıyımlara karşı’’ diyordu 2 Temmuz’da, Sivas’ta aydın katliamına tanık oldu. Dayanmazdı buna yürek...Direndi, attı, durdu. Nefes alamadı 7 Temmuz’dan sonra. Ama haklı çıktı dizeleri ölmedi ! Bir ülke bıraktı, bir dil bıraktı. Düşlerini, umutlarını, haklılığını, kavgasını bıraktı. Ölmedi...
Sömürgen cami güvercinlerini değil kurşun buğusu güvercinleri sevdi. Suyunu buluttan süzenleri.Biliyordu çünkü, kendisi hangi kavganın güvercinidir!
Annenden öğrendiğinle yetinme
Çocuğum Türkçeni geliştir.
Dilimiz öylesi ne güzel ki
Durgun göllerimizce duru
Akar sularımızca coşkulu...
Ne var ki çocuğum
Güzellik de bakım ister!
Önce türkülerimizi öğren,
Seni büyüten ninnilerimizi belle,
Gidenlere yakılan ağıtları...
Her sözün en güzeli Türkçemizde,
Diline takılanları ayıkla
Yabancı sözcükleri at!
Bak, devrim ne güzel!
Barış, ne güzel!
Dayanışma, özgürlük...
Hele bağımsızlık!
En güzeli sevgi!
Sev Türkçeni çocuğum,
Dilini sevenleri sev!
Sevdik Rıfat Usta, Dilimizi. Dilimizi sevenleri...’’Bayram kaçağı’’ olsak da, ’’ Güne bakanız. ay çiçeğiyiz!’’ ne de olsa...
Rıfat Ilgaz’ın ’’Bütün Şiirleri’’, yalnızca şiir kitabı değil. Bir aydının not defteri olarak da okunabilir!