İMTİHANDAYIZ
Hamt yalnız ancak Allah-ü Taalâya, salâtü selâm O’nun sevgili habibi iki cihanın selveri alemlere rahmet olarak gönderilen sevgili peygamberimiz Muhammed Mustafa Efendimizedir(SAV).
Mevzumuza girmeden evvel Cenabı Mevla Hazretleri, günahlarımızı, hatalarımızı affeylesin. Eksik ve noksanlarımızı tamam eylesin. Şeytanın şerrinden, düşmanın gazabından, velhasıl her türlü kötülükten, şerden, kazadan ve beladan emin ve muhafaza eylesin.
Birbirlerini çok seven, (hani derler ya sadece yedikleri içtikleri ayrı gider…) candan, böyle samimi ve hep birlikte, bir arada iki delikanlı. Bu iki genç ilim tahsil etmek üzere bir şehirde okuyorlar. Anneleri ve babaları tabi ki yardımda bulunuyorlar, böylece tahsillerine destek oluyorlar.
Yalnız bu iki genç arasında bir ayrılık daha var. Birisi son drece beş vakit namazını kılıyor, diğeri namazını kılmıyor. Namazını kılan genç (samimi olduklarından) durmadan arkadaşına adeta yalvarıyor; “İşte canım arkadaşım, bak seninle her yere beraber gidiyoruz. Okula beraber gidiyoruz, beraber geziyoruz, eve beraber gidiyoruz, beraber geziyoruz, beraber yiyip beraber içiyoruz. Gel benim biricik kardeşim, canım arkadaşım: Nasıl her yerde birbirimizi yalnız bırakmıyorsak, gel camiye de beraber gidelim, gel Allah’ın huzurunda da beraber olalım.” Ne güzel, ne güzel değil mi? İşte arkadaş böyle olmalı, Allah için, Allah’ın rızası için, doğruluk için, Hak yolu için yalvarmalı yakarmalı.
Bakınız böyle yalvarıp yakaran, arkadaşının hidayet yoluna ulaşmasına çalışan genç; öyle bir cevap alıyor ki arkadaşından. Üzülüyor, sanki onun adına eziliyor. Çünkü cevap maalesef çok gariptir. Diyor ki arkadaşı; “Ben, biliyorsun ütülü elbiseyi çok severim. Namaz kıldığımda, oturup kalktıkça elbisemin ütüsü bozuluyor. Hem ben yeşil elbiseyi de severim. Bilhassa yeşil elbisemin ütüsünün bozulmasını hiç istemem.”
Bir gün namaz kılan genç camiye varıyor. Cami o gün tıklım tıklım dolu. Arkalarda bir yerde saf tutuyor. İleri doğru baktığında ta en önde yeşil elbiseli arkadaşını görüyor; ayağa kalkıyor ve şöyle diyor; “Ey yeşil elbiseli arkadaşım! Hani hep kaçıyordun camiden, hani hiç çıkmıyordun Allah’ın huzuruna; bakıyorum da bu sefer benden evvel gelmişsin buraya! Yine de bak, ben seni burada da yalnız bırakmadım. Ne gariptir ki yeşil elbiseni sevdiğini sanki anlamışlar da tabutuna örtmüşler.”
-Evet, sözüm herkese, bilhassa gençlere, delikanlılara sesleniyorum; “Dünya vallahi imtihan yeridir. Burada hepimiz imtihan oluyoruz. Çalışan, Hak yolunda yürüyen, Allah için ibadetini eden, Peygamberini seven ve O’nun yolunu takip eden sınıfta kalmaz misali cennete girme mükâfatına nail olur.
Ve anne babalar çocuklarının yetiştirilmesinde Cenabı Allah’a hesap vereceklerdir.
Bakınız ben size bizzat kulağımla duyduğum, bizzat gözlerimle gördüğüm ve sizlerin de belki şahit olduğunuz küçük bir durumu arz edeyim.
-Bir adam, kız kardeşi evlenmiş, aradan bir iki yıl sonra bir erkek çocuğu olmuş, çocuk pat çat konuşma seviyesinde. Çocuğun emmiş ya da dayısı eve gelmişler çocuğu görmeye, tabi sevmeye. Genç anne ya da babası çocuğuna dönerek: “ Dayına emmine bir söv bakalım, benim aslan oğlum. Şu taşı dayına bir at bakıyım.”
Bu durum şeytandandır kardeşlerim. Böyle yetişen çocuk ve böyle evlat yetiştiren anne baba da yarın Allah’ın huzuruna çıkacaklar. Herkes hesabını düzgün yapsın. Şunu unutmayın ki çocuğun temeli ailedir. Anne baba unutmamalıdır ki evlât da Allah’tan bir emanettir. Allah’ın bu kıymetli emanetini küfürle, çeşitli şeytani ve hayvani duygular ve arzularla gönüllerini doldurmayalım. Çünkü Cenabı Mevlâ Hazretleri kullarının hep gönlünde olmayı sever. Fakat kul o gönle şeytanı sokmuşsa Mevlâ’yı kırmış, küstürmüş olur. Allah’ı üzmek, kırmak en büyük bedbahtlıktır, en büyük günahlardandır.
Cenabı Mevlâ Hazretleri cümlemizi ve cümle ümmeti Muhammed’i (SAV) emin eylesin. Her türlü düşmandan, kötülükten, şerden, beladan, kazadan, cümlemizi ve cümle ümmeti Muhammed’i (SAV) muhafaza eylesin.
Cenabı Mevlâ Hazretleri cümlemizi ve cümle ümmeti Muhammed’i (SAV); kalbini, gönlünü yalnız Allah sevgisiyle ve Allah korkusuyla dolduran kulları zümresine dahil eylesin
EKREM GÜRER. (Kırşehir/Akçakent/Ömeruşağı Köyü 1989)
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.