- 317 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına Bölüm- 11
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına Bölüm- 11
Eda, Asayişten içeri girer girmez, Serra’nın yanına gelmesini işaret etti. Serra,
‘’ Bugün programda ne var Eda başkomiserim?’’
‘’ Şimdi Başkomiseimi bir kenara bırak. Bizim ekibe haber ver. Bu akşam bizde toplanıyoruz. Yemekler benden, saat sekizde herkes bizim evde olacak. Buna Ruşen Komiserde dahil.’’
‘’ Konu ne? Onu da söyle bari.’’
‘’ Bu iş fazla uzadı arkadaşım. Durum değerlendirmesi yapacağız. Bundan sonra atacağımız adımı kararlaştıracağız.’’
‘’İlayda, ne olacak?’’
‘’Onunla ben konuşurum, sen benim dediklerimi yap yeter.’’
‘’ Emredersiniz Başkomiserim.’’
‘’ Başlatma Başkomiserine yürü.’’
Serra’yı başından savınca, Büşra Amirin odasına düşünceli düşünceli yürüdü.
‘’ Amirim, Bu gece bizim ekibi evimde ağırlayıp durum değerlendirmesi yapmak istiyorum. Sizin de haberiniz olsun istedim.’’
‘’ İş senin Eda, istediğin gibi hareket edebilirsin.’’
‘’ Emredersiniz Amirim.’’
Bu sırada yanlarına gelen Heval, Eda’ya hitaben,
‘’ Hala dargın mıyız Eda başkomiser? Hiç aklın alıyor mu telsizi açık bırakacağım. Hep Büşra Amirin başının altından çıktı bunlar. Yine de senden özür dilerim.’’ Eda,
‘’ Özrünü düşüneceğim ama bana sarılırsan her şeyi unutabilirim.’’
Heval, iki adımda Eda’nın yanına geldi ve sarıldı. Eda,
‘’ Amirim, kurtarın beni boğmaya teşebbüs ediyor Heval, Başkomiserim.’’
Eda’nın bu sözleri ile bütün buzlar çözülmüş oldu. Büşra Amir,
‘’ Heval, devriyesi olanlar oyalanmadan devriyeye çıksınlar. Eda, sende işinin başına dönebilirsin. Dağılın.’’
****
Akşam saat sekizde, bizim ekip tam kadro evde karşımdaydı. Hepsi sanki pikniğe çıkmış gibi giyinmişlerdi,
‘’ Kızlar, bir tek elinizde piknik sepetleri yok. Çalışmaya geldiniz, pikniğe değil.’’ Ruşen,
‘’ Ayıp oluyor Eda Başkomiser. Bu kadar fırçadan sonra birer aylık ikramiyeyi hak ettik sanırım.’’
‘’ Sen sus, al şu parayı içecek bir şeyler al, oyalanmadan gel.’’
‘’ Emredersin Amirim.’’
Bu sırada babam bizimkileri bir karış suratla karşıladı. Hiç birinin yüzüne bakmamıştı. Babamın arkadaşlarıma böyle davranacağı aklımın ucundan bile geçmemişti. Bana dönerek asık bir suratla,
‘’ Bana burada bu akşam ekmek yok. Barim abinlere iltica edeyim.’’ Kızgınlıkla,
‘’ Ne halin varsa gör baba.’’
Merdivenlerden inerken içeri doğru seslendi,
‘’ Kızlar hepiniz kapıya gelin,’’
Yine giderayak ne yumurtlayacak diye ihtiyatı elden bırakmadan, Kapıyı açıp beklemeye başladık. Bize baktı, gülerek,
‘’ Ee kızlar benim adım Sedat Amir, ne yapacağım hiç bir zaman belli olmaz. Hadi size iyi çalışmalar.’’
Biz şaşkınlıkla birbirimize bakarken, babamın kahkahaları sokak kapsından kulağımıza kadar geliyordu.
Dün gece kızlarla olan toplantımız çok iyi geçti. Ama kakarakikiriden başka bir şey öğrenemedim. Tek yapabildiğim, Almila’nın evine İlayda ile beraber Cansını’da göndermek oldu.
Sabah sabah beni bir karış suratla gören Büşra Amir,
‘’ Ne o suratın bir karış, işler yolunda gitmedi galiba?’’
‘’ Biraz öyle oldu Amirim. Beklediğim sonucu alamadım. Üstelik size danışmadan, İlayda’nın yanında Cansın’ıda gönderdim.’’
‘’ İşte bu hoşuma gitti.’’
‘’ Siz ciddi misiniz Amirim? Ben ise bundan hoşlanmayacağınızı düşünmüştüm.
‘’ Farkında olmasan da bu işi öğreniyorsun Eda Başkomiser çıkabilirsin. Bana Kirli’yi gönder’’
‘’ Gel Kirli, Hansa ile Heval’ide alıp kantine inelim. Çaylar senden haberin olsun.’’
‘’ Sağ olun Amirim zaten son zamanlarda çay ağacına döndüm. Gelen bana vuruyor giden bana vuruyor.’’
Biraz sonra kantinde karşılıklı oturuyorduk. Arkadaşlarım bana soru soran gözlerle bakıyordu. Çaylarımız geldikten sonra,
‘’ Arkadaşlar burada neden toplandığımızı merak ediyorsunuz biliyorum. Artık bu işe el atmanızın zamanı geldi. Kirli,
‘’ Eda ile Serra’nın arkasından iş çevirmemizi mi istiyorsun Amirim?’’
‘’ Aynen öyle.’’
‘’ Ben bu işte yokum Amirim. Eda’ya güveniyorsanız sonuna kadar onlarla yürüyeceksiniz.’’
‘’ Hemen kestirip atma Kirli. Ben arkalarından iş çevirin demiyorum. Benim arkamdan iş çevirin. Karşınıza Serra ile Edayı alın beraber çalışın.’’ Heval,
‘’ Fena teklif değil kirli. Sen ne diyorsun Hansa?’’
‘’ Heval’in teklifi bana da uyar. Kızlarla Asayişin dışında toplanıp konuşalım.’’
****
Camdan İlayda ile Cansın’ın geldiğini görünce, ‘’ Bu hiç iyi olmadı.’’ Diye düşündü. Bütün planı alt üst olmuştu. Bahçede Molozu gören İlayda el sallayarak,
‘’ Ne haber Moloz annem evde mi?’’
‘’ İçerde bir şeylerle uğraşıyor.’’
Bahçeyi geçip kapıyı çaldık. Kapı hemen açıldı, annem,
‘’ Gelin içeri kızlar, hoş geldin Cansın. Sen İlayda ile beraber kâğıt toplayan kızsın değil mi?’’
‘’ Evet, ablacığım.’’
‘’ Ay abla diyen dilini yesinler. Geçin içeri kapıda dikilip durmayın.’’
Devamı var
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.