- 525 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Caiz Coin
CAİZ COİN
Önce düncel
Sevgili okuyucular,
Beş ay önce bu sayfada “Sülün Osman’dan F. F. Özer’e” başlıklı köşe yazım yayımlanmıştı. Bu yazıda Sülün Osman’dan başlayarak İmar Bankası, Kombassan, Deniz Feneri, Jet Fadıl, Çiftlikbank, Bankerler skandalı gibi en meşhur dolandırıcılık olaylarından söz etmiştim. O yazımın ana konusunu hatırlatmak için bir paragrafı kopyalıyorum.
“Şimdi de iki haftadır gazete manşetlerini süsleyen, tv haberlerinde ilk sırada yer alan Faruk Fatih Özer’i düşünelim. 27 yaşında bir genç… Henüz 23 yaşındayken Thodex diye kripto para alım satımı yapmak üzere bir şirket kuruyor ve dört yıl sonra rivayetlere göre iki milyar yüz elli milyon dolarlık vurgun yapıp kayıplara karışıyor. Kendi kendime “F. F. Özer ile Sülün Osman’ı çarpma ve çarpılma şiddeti sonucu ortaya çıkan artı ve eksi enerji olarak karşılaştırırsam nasıl bir tablo çıkar ortaya?” diye sordum ama cevabını veremedim. Malum, biz matematikçi değil, edebiyatçıyız. İki küsur milyar doları TL’ye çevireceksin, bu parayla kaç apartman dairesi alabileceğini hesap edeceksin; bir sürü iş… Öyle zannediyorum ki ikisi arasındaki fark, yıldırım hızı ile rahvan yürüyen at hızı arasındaki farka eş değerdir.”
Sevgili okuyucular,
Daha sonra neler olduğunu hatırlatayım. F. F. Özer milyar dolarları çarpıp yurt dışına kaçmıştı ya; yetkili büyüklerimizden mealen “Arnavutluk’ta olduğunu tespit ettik, çok yakında yakalarız,” gibi sözler işittik. Sonra ne oldu?
“Pufff!”
Thodeex’i de unuttuk, F. F. Özeri de… Dolandırılan vatandaşlarımıza Allah sabır ve kolaylık versin.
Şimdi diyeceksiniz ki aynı konuyu niçin yazıyorsun? Sebebi şu: O yazıda bankerler skandalından bahsederken 80’li yılların bir reklam filmine de yer vermiş ve şöyle yazmıştım:
“Yurdun hemen hemen her şehrinden “Batan / kaçan bankerler” haberleri gelirken tv ekranlarında ve gazetelerde Banker Kastelli reklamları gösteriliyordu. Ama ne reklamlar!.. Bugüne kadar eşine benzerine rastlamadığımız reklamlar… O günlerin en meşhur film artistleri olan Cüneyt Arkın, Selma Güneri, Eşref Kolçak, Fikret Hakan, Orhan Günşiray, İzzet Günay, Ekrem Bora, ilkokul öğrencileri gibi sıraya dizilmişler “Banker Kastelli” diye bağırıp duruyorlar ekranlarda. Her gün beş on bankerin battığı bir ortamda öyle reklamlar yapılıyor ki izleyiciler “Tüm bankerler ve hatta bankalar batsa bile Banker Kastelli batmaz,” diye düşünüyor. Hayret ki ne hayret! Bu ortamda dahi bazı aklı evveller Kastelli’ye para yatırmaya devam ediyor.”
Sizin de bildiğiniz gibi daha sonra Banker Kastelli de battı ve arkasında yüzlerce mağdur bıraktı.
Şimdi de güncel
Sevgili okuyucular, 80’li yılların Kastelli reklamına benzer bir reklam izliyoruz tv kanallarında. Hemen hemen her kanalda ve günde birkaç defa gösteriyorlar. Bir farkla ki günümüzün reklamında şöhretler grubu yerine tek kişi oynuyor başrolde: Eski futbolcu, yeni kriptocu Sergen Yalçın.
Ne yapıyor bu reklam filminde Sergen birader? Komi kılığına bürünüyor ve elindeki cep telefonuyla coinpara (kripto para) alıp satarak zengin olunabileceğini ispat etmeye çalışıyor. Başka bir reklamda ise; hobileriyle meşgul olan bir emeklinin resim yaparken ve hatta koroda şarkı söylerken dahi kripto para alıp satabileceğini gösteriyor. Reklamların diğer varyasyonlarını yazmaya gerek yok; her gün defalarca tv ekranlarından gözümüze sokuluyor çünkü.
Aslına bakarsanız Sergen’de bir kabahat yok. Reklam filmi oyuncusu olarak rolünün hakkını vererek para kazanıyor. Fakat yine de kendi kendime şöyle diyorum:
“Kardeşim sen yıllarca futbol oynadın, şampiyonluklar yaşadın, o kulüpten bu kulübe transfer olarak büyük paralar kazandın, teknik direktörlük yaparak milyonları cebe indirdin; ne işin var akıbeti belirsiz hayalî para reklamlarında?”
Sevgili okuyucular, öyle sanıyorum ki burada en önemli görev ve sorumluluk devleti idare eden yetkili kişilerdedir. Basın – yayın organlarında “bitcoin, dogecoin, coinpara” gibi hayalî para alıp satan firmaların reklamları her geçen gün artıyor. Yetkililer bu tür işlemler yapan firmalara ve reklamlarına nasıl izin veriyor anlamıyorum. Sorumlu devlet adamlarından birini bulup da sorabilsek şu cevabı alacağımızdan eminim:
“Mevzuata aykırı değil.”
Evet, haklısınız. Mevzuata aykırı değil. Bakerler olayı, Deniz Feneri, Çiftlikbank ve diğerleri de mevzuata aykırı değildi. Bu olaylardan hiç mi ders almadınız? Güç ve yetki sizde efendiler; değiştirin mevzuatı.
Okuyucularımın içinden birileri: “Sen geçmiş zamanda yaşıyorsun, modern zamanların para birimi coin olacak,” diyebilirler. Kim bilir belki de (hiç sanmıyorum ya) haklı çıkabilirler. Coincilere sormak lazım: TL’nin arkasında Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası var; sterlinin arkasında İngiltere, doların ise Amerika var. Peki coinlerin arkasında hangi devlet, hangi güç var? Bence bunun cevabı çok basit:
“Kurnaz dolandırıcılar…”
Bulaşmayın beyler! Altmış küsur yıllık ömrümde şunu öğrendim ki alın teriyle kazanılmış para haricindekiler hayır getirmiyor.
Son söz: Bu yazıma niçin mi “Caiz Coin” başlığını koydum. Bir haftadır cep telefonumu kurcalarken “Caiz Coin” diye bir reklam görmek zorunda kalıyorum da onun için. Herifçioğulları öyle azmışlar ve işi öyle abartmışlar ki hayalî paranın caiz olanını bile çıkarmışlar.
Yakında “Helal Coin” reklamlarına maruz kalırsanız şaşırmayın.
Sağlıcakla kalın…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.