- 284 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
ŞAİRİN GÜNLÜĞÜ20 Haziran 13(Perşembe)
20 Haziran 13(Perşembe)
Yunus’lar sınava girdi. İbrahim Bey ;"senin oğlun çok başarılıymış" dedi. Türkçe öğretmeni söylemiş. Talha aynı başarıyı gösteremiyor. Neden acaba? Çocuğu suçlamak yanlış. Ailesi parçalanmanın eşiğinden döndü. Çocuk ne yapsın travmayı atlatmak kolay mı? Hele o yaşta...
Bahçede oturduk kursun girişinde. Püfür püfür esiyor. İhsan teyzemin oğlu. Oldukça da konuşkan. Muhabbeti sürükleyici. Yıllarca görmedik. Ona liseye giderken ders çalıştırmıştım. Şimdi torun torba sahibi olmuş. Zabıta emeklisi. Bir oğlu üniversitede okuyor Nevşehir’de. Bir oğlu lisede. En büyük çocuğu kız. Damadı antik kapı sorumlusu. Dünürü menzil sofisi. Ne mutlu ona. "Tatile götürmedi" diyor vakıf. Müdür onun yeğeni. Soracağım ona diyor.
İbrahim beye telefon ettim" müsaitsen gel" diye, geldi. Biz o arada çocukların sınava gidişini izledik. Ahmet hoca onlarla gitti. Ben gidemedim oğlan istediği halde. Tansiyonum düştü. Su içtim art arda. Sonra İbrahim Bey geldi. Çay içtik. Sohbet ettik dereden tepeden. Bilal’in vefasızlığından. Bilal dedimse şu bizim Bilal. Daha yakın zamanda Samsun’dan geldi. Dayısı Fahrettin Bey doktor arkadaşımız. Bizim hayırsız amcaoğlu iş vaadiyle çağırmış onu. Olmamış o iş. Atık imha yeri işinden vazgeçmiş. Bu da çevre mühendisi ; neler yaptık onu belediyenin müteahhidinde işe başlatmak için.
Ben abim, dayısı kaç kez şifahi görüşme yaptık. Sonunda oldu. Bilal evlendi ,ev satın aldı, bize komşu oldu ama bizi evine davet etmedi. Yazık. Kaç kez "gelelim" dedik olmadı. Müsait değilmiş. İbrahim Bey telefonda sitemimi aktarıyor. "Haklı o" diyor benim için. Haklı demek yetmiyor. Vefa nerde kaldı vefa.
İbrahim Bey’de geldiğinde ne evi vardı ne arabası. Şimdi ikisine de kavuştu beş yılda. Evi TOKİ’ den almış. Ev geciktiği için bir de 9 bin TL para almış. Ona çocukların biriken burs parasını katmışlar.
‘Mevla görelim neyler neylerse güzel eyler’.
Sınav bitti çocuklar geldi." Haydi, gidelim" dediler" izinliyiz". Ben yine temkinli davrandım. Hocalarını bekledim. Hoca müdürden izin aldı. "Gidebilirsiniz" dedi." Gidemeyiz misafirimiz var". Kalktık oradan yeğenlerin peyzaj şirketine geldik. Burası hoş bir mekan. Oturduk internete girdim ben; yazımı yayınladım. Doğalgaz faturasını yatırdım internetten. Faceye girdim, Twitter’den yazımı paylaştım, Google pİusta paylaşımlarımı yaptım. Yemek yedik. Nefisti. Kadın tam bir lezzet ustası. Onu burada vazgeçilmez kılan da bu. Ev kadını böyle olmalı diyorum. Ama nerde?
Çayımızı içtik. İnternetten haberlere baktık. Başbakan yardımcısı başbakana rest çekmiş. Güya hem bakanlıktan hem partiden istifa etmiş. Asparagas bir sürü haber dolaşıyor ortalıkta. Hala bulanık suda balık avlamak isteyenler var anlaşılan. Şimdi de duran adam eylemi yapıyorlarmış. Yapsınlar. Ülkeyi geri götürmek isteyen iç ve dış düşmanların ekmeğine yağ sürecekler.
Adam eski bir işçi federasyonunun başkanı milletvekili. Ayakta durma eylemi yapıyor zavallı. "Sen mecliste iş yap" demezler mi adama, niçin seçildin sen? Ayakta durasın diye mi?
Anneme vardık. O yine yatıyor. Yine bir sürü şikâyet. Hiç memnun olmuyor. Olacak şey değil. Böyle mi ilgi çekmeye çalışıyor acaba? Yalnızlıktan, hastalıktan, ayakta duramamaktan, yürüyememekten. Şikâyetler bitmek bilmiyor." Kimse yok burada" diyor" herkes bir yere gidiyor"." Muhammed Ali’nin hanımı da yok" diyor. "Onu ne yapacaksın" diyorum. "Gelip gitme,z geldi konuşmaz, sesi çıkmaz, muhabbet edemezsin" " olsun" diyor" çocukların gürültüsü bana yetiyordu". "Önceleri şikâyet ediyordun "diyorum." Yok, be" diyor, inkâr ediyor üstelik.
"Dışarı çıkalım anne" diyorum "hayır "diyor. Oysa öyle güzel esiyor. Yemyeşil bahçe evin arkası. Dut simsiyah. Ali Fazıl geldi. Ama bu kez beni tanımıyor. Gülmüyor bana. Ağlıyor annesine koşuyor. Kapıyı açmak istiyor. Yunus’la Talha internette oynuyor. Ben dua kitabımı okuyorum. Sonra Kuran’ımı tamamladım. Gazete aratıyorum yok. Onlar gazete almaya girince internete giriyorum. Dolar patlamış manşetten veriliyor. Eyvah borçlarım katlanıyor. Altın çakılmış. Neyse altın hesabını kıza bilezik yapmak için açtık. Ondan bir kaybımız olmaz inşallah. Ama dolar borcunu ne yapacağız.14 bin TL olan borç kaça çıktı acaba. Hala abime kaç dolar bozdurduğunu soramadım borcuma karşılık.
Bu gün doğalgaz firması ücretsiz kesife gelecek. Öğleden beri onu bekliyorum." Ben giderim" dedi, ama güvenemedim. İyi ki güvenmemişim adam adresi bile bulmakta beceriksiz. Tariften de anlamıyor." Bu kutuyu niye buraya koydular" diyor? "Bilmem" diyorum." İki daire olduğunu görmüyorlar mı?"diyor," bilmeleri lazım" diyorum. Ama bu dünyada kimse kimseyi düşünmüyor ki.
Adam "bu dünyada hiçbir derdin yoksa bile ustalar adama yeter dertli yapmaya da, o da yetmez, hasta ederler adam"ı." Dünyada en zor şey inşaat yaptırmaktır" diyor.
Pazar günü Adapazarı’ndaydık. Düğün alışverişi yaptık. Ben .3. 000’ e aldım bulaşık makinesi ile oturma grubunu. Dünür 8.500 e. Ayrıca beyaz eşyaya ne verdi, bilmiyorum. Her halde ona da bir 7000 bin. Etti mi 15 bin. Simit yedik birer tane. Her girdiğimiz mobilyacıda birer içecek devirdik. Her bir mobilyacının 7000 den fiyat açıp eşya beğenilince 11 e çıkmasını ibretle izledik. Sonra pazarlık pazarlık 8.500 bağlamak. Kimi 6.000 den başlatıyor peşinatı ,kimi hepsini peşin istiyor. En son 1000 peşine bağlıyoruz. 2000 de 40 gün sonra. Düğünden sonra. İşte pazarlık böyle olur. Dünürü içten içe takdir ediyorum, en derin hislerle. Eve gidiyoruz o meşhur fasulye, biber karışımı kızartılmış yemekten yiyoruz. Biraz salata, biraz karpuz. Gece geç vakit bizi eve bırakıyorlar. Küçük kızları bizimle kalmak istiyor, ben boş bulunuyorum. O zeki kızı zapt edememekten korkarak," hayır" diyorum. Sonra da pişman oluyorum bu konudaki olumsuz fikir beyan ettiğim için. Herhalde günün yorgunluğu beni böyle bir tepki vermeye zorladı. Ve ben ani bir reflekse böyle bir kanaat belirttim. Sonra da bunun yanlış olduğunu düşündüm.-
Gelecek hafta çok sıcak olacakmış, ne yapacağız bilmiyorum. Evi kiralamak için geliyorlar. "Hem satın alırız" diyor, şaşıyorum memlekette başka ev yok mu diye. Neden bizim ev, anlamıyorum. Annemin duası mı acaba? İki kardeş; biri kız, biri oğlan. Oğlan üniversitede işletme okuyor 2. Sınıfta, kız gümrük müdürlüğünde çalışıyor, Körfez’de. Bu akşam da telefon etti. Oysa ben 10 gün süre istemiştim. Öbür evin elektrik kontrolünün yapılıp açılması için. Laminant da bu arada görüşürüz, anlaşır, yaptırırız. Kalır doğalgaz; o biraz gecikse de bir şey olmaz.
Daha önce de bir aile bakmış telefon numarası bırakmış. Bir şeyler var. Buranın değeri yeni mi anlaşılıyor ne? Yeni siteler dururken.
Emekli olsam mı diyorum; iyi bir ikramiye alacaksam niye olmayayım?. Şimdi oğlan karşı çıkıyor. Kısa hesap yapıyorum; "40 bin alsam" diyorum" ikramiye olarak, 60’ a da burayı satarsam, evin iki katını çıkarım, olur biter, yavaş yavaş tamamlarım sonra da. "Hele şu okulu bir göreyim" diyorum "bakalım" ne olur?
Bu gün yine o adamın randevusuna gitmedim. Hiç hoşuma gitmiyor onun imalı konuşmaları. Ne yapmak istiyor bu zavallı. Benim ona yaptığım iyilikleri saymayı bitirdi de şimdi bana iyilik mi yapmak istiyor ,aklı sıra beni uyararaktan. Kaçıncı defadır terslik çıkıyor onunla görüşmemizde. Demek ki bir hayır murat etmiş değil o.
Onunla telefon görüşmesi yaptıktan sonra rahatsız oluyorum. Ne adam be. Tam stres yaratıcı tip. Bir şey olmayan ama kendini bir şey zanneden bir zavallı. Rahatsız edici bir kişilik.
Ali beye söz verdiğim halde telefon edemedim. Unutuyorum. Unutturuluyorum. Her halde beynimin çok dolu olması buna neden oluyor. Ali Ödemişte. İzmir buluşmasına gitsem, onu da oraya davet etsem mi. Ama bu onunla özel görüşmemizi önler, bu da beni tatmin etmez sanırım. O beni misafir etmek istiyor. Kafileyle gitsem, kalamam orada. Ali güzel tiyatrolar yazıyor ve oynatıyor. Onları seyretmemi istiyor. Gidemiyorum. Eserlerinin basımı için yardım istiyor. Ben kendi eserlerimi bastıramıyorum.
Abim o kafileye katılmamı istiyor Adnan beyi de ayarttı. Erzurum mezunu olmadığı halde eşiyle gidecek. Ben de mezun değilim ama orada okudum biraz. Gitmek zorunda değilim. Ben İstanbul Üniversitesi mezunuyum. İbrahim Bey de bana bakıyor." Sen gelirsen beni de yazdır" diyor."Bana bağlanma" diyorum. "Benim ne yapacağım belli olmaz".
Ahmet Kemal
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.