- 849 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
KIBRIS BARIŞ HAREKATI.
KIBRIS BARIŞ HAREKATI.
Kıbrıs Barış Harekatı , 20 Temmuz 1974’te Türk Silahlı Kuvvetleri’nin Kıbrıs’ta başlattığı harekattır. Harekatın ilk ayağı Yunanistan hükûmetinin desteğiyle gerçekleştirilen 15 Temmuz 1974 darbesinin ardından düzenlendi. 14 Ağustos günü başlatılan ikinci harekatla Kuzey Lefkoşa da dahil olmak üzere adanın yüzde 37’sinin Türk kontrolüne geçmesiyle sonuçlandı.
Türkiye Cumhuriyeti harekatın Zürih ve Londra Anlaşması’nın 4. maddesine istinaden gerçekleştirildiğini savunmaktadır. Fakat Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi bu harekâtı işgal olarak değerlendirmektedir.
Kıbrıs Barış Harekatı OLUŞUMU
EOKA’nın faaliyetleri daha da cüretkar oldu. Özellikle 1967’den itibaren Türklere karşı olan baskı gitgide artırıldı. Katliamlar yeniden başladı. Zorunlu göçlerle Türk halkı Ada’nın yüzde 3’lük kısmına sıkıştırıldı. 1974’te Yunanistan, Ada’nın ilhakı yani bütünüyle kendisine bağlanması için harekete geçti. Bu gelişme, Türkiye için bardağı taşıran son damlaydı.
Yunanistan’daki askeri cuntanın emri ile gerçekleştirilen darbe Kıbrıs Millî Muhafız Ordusu, Yunan-Rum paramiliter ordusu EOKA-B ile beraber organize edildi. Darbenin sonucunda Kıbrıs Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Başpiskopos III. Makarios görevden alındı ve yerine EOKA-B’nin lideri Nikos Sampson getirildi. Darbenin amacı Kıbrıs’ta Yunan ilhakının gerçekleştirilmesi ve Kıbrıs Helenik Cumhuriyeti’nin kurulmasıydı.
Kıbrıs’ta yapılan darbe, Lefkoşa’daki Türk Büyükelçiliği tarafından şifreli mesajla Türkiye Cumhuriyeti Dış İşleri Bakanlığı’na iletildi. 1960 yılında imzalanan Kıbrıs Cumhuriyeti Garanti Antlaşması’nın garantör ülkesi olan Türkiye, bir diğer garantör ülke olan İngiltere ile ortak bir operasyon gerçekleştirmek için durumu görüştü. İngiltere’nin destek vermemesi halinde Türkiye tek başına askeri operasyon gerçekleştirme kararı aldı.
16 Temmuz 1974’te Dış İşleri Bakanlığı, ABD ve İngiltere Büyükelçilikleri’ne durumu bildirdi. Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, muhalefet partileri liderleri ile durumu görüştü ve bir gün sonra müzakereler için Londra’ya hareket etti.
Bülent Ecevit önderliğindeki Türk heyeti, dönemin İngiltere başbakanı Harold Wilson, İngiltere Dış İşleri Bakanı James Callaghan ve ABD Dış İşleri Bakan Yardımcısı Joseph Sisco ile Kıbrıs meselesini görüştü. Fakat İngiltere ve ABD, Türkiye’ye destek vermedi. 18 Temmuz 1974’te Türk heyeti Ankara’ya geri döndü. 19 Temmuz 1974’te Kıbrıs’taki durum Genelkurmay Başkanlığı’ndaki komutanlarla görüşüldü ve görüşmenin ardından Bakanlar Kurulu oy birliği ile Kıbrıs’a askeri müdahale kararı aldı
8 Ağustos’ta II. Cenevre Konferansı’nın yapılmakta olduğu zamanda Türklerin ‘iyi niyet jesti’ olarak Limasol ve Larnaka civarında bir miktar köyü boşaltmış olmalarına rağmen, Milli Muhafız Alayı ve EOKA-B işgal ettikleri yerleri tahliye etmedikleri gibi ellerindeki esirleri de serbest bırakmamışlardır.
Türkiye, Rum-Yunan hükümetleriyle anlaşmanın mümkün olmadığı kararına vararak 14 Ağustos’ta başlayıp 16 Ağustos’ta sona eren üç günlük II. Barış Harekatını gerçekleştirdi. Harekat neticesinde bir taraftan Magosa’ya diğer taraftan Lefke’ye varılarak Türk tarafının sınırları çizildi.
HAREKAT PAROLASI
Cenevre’deki görüşmelerden sonuç çıkmayınca dönemin başbakanı Bülent Ecevit, dönemin dış işleri bakanı Turan Güneş’e ”Ayşe Tatile Çıksın” parolasını iletti ve 14 Ağustos 1974 günü saat sabah 04:30’da Kıbrıs’taki Türk birlikleri harekete geçti. Ayşe, Turan Güneş’in kızıydı ama bu konuşmanın Ayşe’yle ilgisi yoktu. “Ayşe tatile çıksın” ikinci harekatı başlatacak parolaydı. Türk ordusu, ikinci harekatta kısa sürede başarıya ulaştı. Ada’nın neredeyse yüzde 35’lik bölümü ele geçirildi. Bölgede yaşayan Türk halkının güvenliği bu kez tamamen sağlandı.
15 Ağustos 1974’te Kıbrıs’ın yüzde 38’i ele geçirildi. Rum kuvvetleri bu gelişmeyle beraber geri çekilmek zorunda kaldı fakat geri çekilirken Türk köylerini yaktılar ve insanları katlettiler.
Rauf Denktaş arandı ve ona dendi ki, yarın saat 5’te gelecekler. Saat 10’dan önce kimsenin bilmemesi lazım. Sen saat 5’te açıklama yaparak, halka duyuracaksın. Ve hazırlanmaya başladılar. Ancak bir sorun vardı. Türkiye ile Kıbrıs arasındaki saat farkı göz önüne alınmadan Türkiye saatine göre plan yapıldı ancak Kıbrıs da kendi saatine göre hazırlandı. Bunun üzerine saat Rumlar, çatışma yıllarında, özellikle Mücahitleri etkilemek için, mevzilere yakın yerlerde, radyolardan, ‘Bekledim de gelmedin’ şarkısını çalarak, Türkiye’nin müdahalesini bekleyen Kıbrıs Türkünün moralini bozmaya çalışır. Kıbrıs Türkü buna karşı da önlemini alarak, Bayrak Radyosu kanalından, ‘Bu kadar yürekten çağırma beni/Bir gece ansızın gelebilirim’ şarkısıyla karşılık verir.
SONUÇ
AİHM, Türkiye’yi 1,2 milyon avro ödemeye mahkûm etmiştir. Türkiye, harekat sonrasında kaybolanların ailelerine 30 milyon avro, adanın kuzeyinde kalan Rumların zararlarının tazmini için de 60 milyon avro olmak üzere toplamda 90 milyon avro ödemeye mahkûm edilmiştir.
Yunan Temyiz Mahkemesi cuntacılar hakkındaki dava sonunda 21 Mart 1979 günü 2558/79 sayılı şu kararı verdi:
Zürih ve Londra antlaşmalarına göre Kıbrıs’a yapılan Türk askeri müdahalesi yasaldır. Türkiye, yükümlülüklerini yerine getirme hakkı olan garantör devletlerden biridir. Esas suçlular darbeyi hazırlayan ve icra eden ve bu suretle de bu müdahalenin koşullarını hazırlayan Yunan subaylarıdır.
Kıbrıs Barış Harekatı sonunda tarafların kayıpları şöyleydi: Türk Silahlı Kuvvetleri’nden 415 Kara, 65 Deniz, 5 Hava, 13 Jandarma olmak üzere toplam: 498 şehit ve 1.200 yaralı vermiştir. Kıbrıs Türk tarafı ise, 70 mücahit ölü, 270 sivil ölü, 1,000 yaralı. Kıbrıs Türkleri genel olarak 1672 şehit ve binlerce yaralı vermiştir. Rumlar ve Yunanlar ise 4 bin ölü, 12.000 yaralı vermiştir.
Savaşın dışında olmasına rağmen BM Barış Gücü askerleri de kayıp vermişti: 3 Avusturyalı asker ölmüş, 24 Avusturyalı, 17 Finlandiyalı, 4 İngiliz ve 3 Kanadalı asker de yaralanmıştı.
1975 yılında Kıbrıs Türk Federe Devleti, 15 Kasım 1983’te ise Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti kurulmuştur.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.