Yazgım
Yazgı nedir… Hani insan yaşadıkça geriye döner yazgım buymuş der. Kimi bu dediği yazgıya isyan eder, kimi ise razı olur boyun büker. Sonuçta yaşanmış ve bitmiştir. Ne kadar düşünsek değiştirilemez artık da. Yazgım dediğin bu yüzden önemli… Neyin sahibi oluyorsak, düşlüyor ve istiyorsak ince elekten geçirir gibi bize zarar vermeyecek sonuçlarına göre yaşamak gerek.
Yazgım… Üniversiteye ilk iki sene giremedim. Bu yazgım nasıl olur diye gizli gizli ağladım. Yalnızlaştım. Herkesten kaçar oldum. Rahmetli annemle konuştuk bir gün ve dedi ki, “Her şeyde hayır var. Üzülme. Yeniden çalış… Kimseyi dinleme. Eminim başaracaksın!” Bu ses beni motive etti. Sınavı kazanmak üzerine ne yapmam gerektiğini planladım. Çalıştım. Kimseyle konuşmadım. Kazanan arkadaşlarımla görüşmedim. Bu sabır ve çalışma sonuç verdi ve sınavda % 1’e girerek istediğim bölümü kazandım. Okudum. Mesleğim üzerinde güzel ne varsa hepsini yapmaya gayret ettim. Gün geldi her olumsuzluğu kabul ettim. Elimden geleni yaptığım için isyanda etmedim.
Yazgım… Bir işe girmek ve çalışmak. Özelde çalışırken, şirket olarak satış yaptığımız bir devlet kurumuna işe girmek istedim. O zamanlar Daire Başkanlarının işe alma yetkisi vardı. Mülakattan sonra Başkan işe başla dedi. Aradan kısa bir zaman geçti. Başkan beni aradı ve üzülerek, “İşe girmek için mülakat gerekiyormuş, buna sende gireceksin. Ben komisyondayım, söz verdiğim gibi bu mülakat sonucuna göre işe gireceksin, üzülme!” Mülakattan çıktığım da, herkes falanca torpili olduğundan bahsediyor ve işe girip girmeyeceği endişesi taşıyorlardı. Benim torpilim yoktu. “Acaba?” dedim. Sıkıntılı bir süreç sonunda işe alındığımı açıklanan listeden gördüm. En azından işim vardı. İş bulmak için kimsenin yardım etmediği, buna ailem dahil, bir başarı elde etmiştim. Bu uzun iş süreci neler aldı benden, nelerden taviz verdirdi… İsyan mı ediyorum, Hayır. Bu mücadele beni olgunlaştırdı. Gerçek kimliğimi bulmamı sağladı. Herkesin şartları aynıydı sonuçta. Kim haksızlık yaptıysa fazlasıyla layığını da buldu. Bunu da görüp yaşadım. Olmasa iyiydi desem, bu dertlerin olmadığı iş hayatı da yok…
Yazgım… Hayatın her kesitinde, engeller, hastalıklar, insanın gayretini çalan birileri… Oldu. Geçmiş ancak ders alınacak gerçek bir kesit. Yaşanandan şikayet edimemeli. Bu yaşananlar olmasaydı biz bugün ki kişi olmazdık. Paylaştığımız kişilerin bir çoğu öldü, bir çoğuyla iletişimimim kesildi. Her an bir başkası hayatıma girdi çıktı. İyi-kötü herkes bana karşı olan vazifesini yaptı, yapıyor. Öğrendiğim sağlam boyut ise nefes aldığım şu anı yaşamak oldu. İnandığım her şeyi, bıkmadan, korkmadan, çekinmeden o an yaptım. Ertelemedim. Belki bazılarıyla helalleşmek isterim. Bende insanım yanlışlarım, hatalarımdan dolayı zarar gören kişilerde oldu. Belki bu anlamda sıkıntılıyım geçmişimle ilgili… Hani çok zengin olsaydım, yüksek makamlarda oturup adımdan söz edilseydi gibi düşündüğüm oluyor. Sonra bunu deneyenlerin tanık olduğum başına gelenleri düşündükçe vaz geçtim. Kişinin ne kadar bu dünya ile alış-verişi az ise o derece huzurlu oluyor. Bunu anladım. Hatalarımla, kusurlarımla yazgımdan şikayetçi değilim. Bundan sonra, eğer ömrüm varsa neler yapabilirim onu kurguluyorum. Hani diyorum yapacak çok işim var… Yazgıma eklenecekler!
Saffet Kuramaz