- 425 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
HAYATA TUTUNMAK
Çocukluğumda, evimize anneme yardımcı olmak için Arap Hâdice lâkaplı bir kadın gelir anneme çamaşır yıkamada destek olurdu.
Havuşa kazan kurar su kaynatırlar içine soda atıp beyaz çarşaflarımızı ve çamaşırlarımızı kaynatırlar o günü çamaşır yıkayarak ve biz çocuklara banyo yaptırarak geçirirlerdi. Annem ile kardeş gibi çok iyi anlaşırlardı. Annem de onu elinden geldiğince desteklerdi. Varlıklı zamanlarımızda evimizde annemin en büyük destekçisi olmuştu.
Gün geldi sert rüzgârlar esti.Her şey tersine döndü.
Artık yokluk yoksulluk uçurumuna yuvarlanmaya başlamış ve o uçurumdan daha fazla aşağılara düşmemek için tutunmaya çalışıyorduk.
Veysel dayımın çiftliğinde geceleri kesim yapıyorduk orada iş olmadığı günlerde mahallemizde kimin bağı bahçesi var ise gücenmeden koşarak gidiyorduk. Çünkü günlük nafakamız borçlarımız ve dahası kış gelmeden hazırlıklar yapmamız gerekiyordu.
Arap Hâdicesi bir gün bize uğradı Dayıbaşılık yapıyormuş. Anteb’in köylerine ırgat topluyormuş. Kıvranıyor, bize teklif edemiyor, konuşamıyordu. Annem, onu rahatlatmak için
"Hâdice bacım,bizi de 4 kişi yaz.Biz de gelelim. Başını eğdirmeyiz "dedi.
Arap Hâdicesi başını yerden kaldıramıyordu. Ağlıyordu. Annem ona " üzülme insanoğlunun başına her şey geliyor. Bugünden yarına ne olacağı belli olmuyor" diye teselli etti.
Arap Hâdicesi gitmeden anneme" gece ikiden sonra traktör veya kamyon gelip öğretmen okulunun yanında bekler. Ne kadar erken gelirseniz , o kadar rahat bir yer bulursunuz " dedi ve ayrıldı.
Mahallemizden sadece biz değildik çalışmaya giden. Benim gibi babası olmayan bir arkadaşım ve ailesi ve bir kaç komşu daha birlikte toplanıp gidiyorduk.
Gece iki gibi annem bizleri uyandırıyordu. O güzelim uykudan uyanmak ne kadar gücümüze giderdi anlatamam. Yiyecek çıkınımızda, tarla sahibi yemek verir vermez belli olmaz diye mutlaka birşeyler olurdu. Evimizle ırgat kamyonunun arası yarım saatlik yürüyüş mesafesi.
Gece karanlık yollarda in cin yok. Arada bir baykuş çığlığı veya köpek ulumaları duyduğumuzda birbirimize sokularak ilerlerdik.
Benim en çok korktuğum, ya önümüze birdenbire sarhoşlar çıkarsa...
Onun için komşularla birlikte yürümek daha huzur verici olurdu.
Bazen gece bekçileri düdüğünü öttürerek gelir sorardı" bu saatte ne yapıyorsunuz "diye.
Söylerdi annemler. Onlar da
"Erken bacım erken başınızın derdi ney bu saâtte" diye kafalarını sallayıp giderlerdi yanımızdan.
Kamyona bir an önce çıkmak için mücadele eder, sonra rahatlar birbirimize sokularak şoför gelinceye kadar uyuklardık. Öyle sere serpe uyuma değil, oturacak kadar yer bulduk mu tamamdı. Başımızı anamın omzuna yada dizine koyar eksik kalan uykumuzu tamamlamaya çalışırdık. Saat 4 gibi yola koyulurduk.
Sabah ezanı okunduktan sonra gideceğimiz köye ulaşmış olurduk. Tarla sahipleri bağrışırdı. Kimisi 20 kişi , kimisi 15 , kimisi 8 kişi alırdı. Ne iş yapacağımızı bilmeden giderdik. Şanslı isek nohut ve mercimek yolması denk gelirdi. Arpa veya küncü yolması denk gelirse vay halimize!
Iki kez arpa yolması denk geldi. Biz daha orak tutmasını bilmiyorduk ki! Bilmiyoruz diyemezdik. Kim nasıl biçiyorsa pür dikkat kesilip onun gibi yapmaya çalışırdık. Ellerimizde kabarcıklar oluşurdu. Ağrıdan duramazdık ama dişimizi sıkar gözyaşlarımızı içimize akıtırdık. Biz aynı mahalleliler hep aynı tarlada çalışmak isterdik. Birbirimizi korur gözetir yabancılık çekmezdik. Sokağımızda Hanım ve Hamo isminde iki kürt arkadaşım vardı. Hamo bizden birkaç yaş küçüktü. Onlar da bizimle çalışırlardı. Çok çalışkanlardı. Önde giderler sonra dönüp bize yardımcı olurlardı. Hele Hamo’nun bir sesi vardı ki hepimizi etkilerdi. O türkü söyleyince biz yorgunluğumuzu unutur kendimizi işe verirdik. Hem uzun hava çeker hem de atom karınca gibi çalışırdı. Biz aynı sokaktan dört beş aile toplam yirmi kişi hep aynı yerde çalışırdık böylece.
Akşam olup da eve geldiğimiz de Gülay bize ya ekmek aşı ,ya bulgur aşı pişirmiş olur bazen kaşıklar bazen de yorgunluktan duş almaya bile vakit bulamadan uyuyup kalırdık. Emine bacım henüz iki yaşında. Bizim yorgunluğumuzu anlamaz, özlediği için tepemizde gezerdi. Tekrar uyanır elinden tutar bakkala götürür bir rüzgâr gülü alırdım oynaması için susardı o zaman .Gülümserdi. Bazı gün amcam evimize gelir ’’yarın işe gitmeyin kimseye söz vermeyin. Ben işçi bulamadım ’’derdi. Annem asla karşı gelmezdi amcama. Kendisinden küçük olmasına rağmen saygı gösterirdi. ’’Olur ağam tamam ’’derdi. Yazın güneş altında beynimiz kaynasa da soğanlarını, kışın tarla kırağıdan bembeyaz olsa bile titreyerek ıspanaklarını çok söktük. Soğuktan buz tutmuş havuzda o ıspanakları yıkarken Nuray bacımın o havuza düşmesi sonucu yaşadığı anafilaksi bugün bile aklıma geldikçe beni ağlatır. Allah’tan o gün Maya halamın oğlu Ali abinin orada olması Nuray’ın boğulmasını önledi.
Ne eve geri dönmek için bir araba ne de ısınmak için bir yer vardı. Buzlu dalları tutuşturup ateş yakıncaya kadar geçen zamanda yaşananları düşünmek bile istemiyorum.
Gözler şaşkın bakıyor da yürek kan ağlıyor deyimi tam bize göreydi.
Biz feleğin ağına düşmüştük bir kere! Ne sıcak ne de soğuk bizi etkilemiyordu. Etkilememeliydi de .. Tek derdimiz kimseye avuç açmadan hayata tutunabilmekti.
Bağ bahçe zeytin vs yapmadığımız iş kalmadı. Tarım işi çok yorucu ve ağır idi. Ama çalışmak zorundaydık.
Ben okul tatile girmeden halk eğitimde usta öğreticilik için halk egitim müdürlüğüne başvuruda bulunmuştum. Bu arada kabul edildiğime dair listede ismim çıkmış. Arkadaşlar haber verince ertesi günü görüşmeye gittim. Bize" köyünüzü kendiniz bulacak hem okuma yazma hem de biçki dikiş kursu verecekseniz" dediler.
Hemen Maya halamın yaşadığı benim de atalarımın dedemin köyü olan Seve (Akıncı)köyüne gidip muhtarla görüştük. Onlar dünden hazırdı. Aileme bu kez biraz farklı yardımda bulunacaktım. Hem çok yorulmayacaktım da. Mutluydum.Ama annemle kardeşlerim çalışmaya devam edeceklerdi tarlalarda. Bu da beni çok üzüyordu. Ama şu an için elimden gelen bir şey yoktu.
Gündüz donuk ruhsuz bir kız oluyor geceleri gözlerimde yaşlalarla dualar ederek uyuyup kalıyordum.
Bir daha ki yazımda üniversiteye gidinceyedek köyde yaşadığım maceraları yazacağım. Kalın sağlıcakla...
KARDELEN(Ayrıkotu)
12.09.2021
Tülay Sarıcabağlı Şimşek
Dinar/Afyonkarahisar
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.