- 341 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
MEKTUP
MEKTUP
Adam çayından bir yudum aldıktan sonra, kızın yüzüne baktı. Siz çok şanslı bir nesilsiniz dedi. Kız hafifçe gözlerini açarak hayretle baktı. ‘’ Neden böyle konuşma gereği duydunuz? Adam kıza bir kere daha bakarak’’ Her konuda o kadar çok seçeneğiniz var ki ne yapacağınızı şaşırıyorsunuz. Belki de haklısın diye cevap verdi kız. ‘’ Gelin sizinle bir oyun oynayalım.’’ Adam ‘’ nasıl dedi?’’ Kız biraz düşündükten sonra ‘’ Benimle mektuplaşır mısınız? Ayda bir mektup, telefon yok, washap yok, instigram yok. Sadece mektup var. Sizin zamanınızdaki gibi.’’ Adam hiç düşünmeden cevapladı. ‘’Evet, varım’’ Dedi. ‘’Ama seni çok az tanıyorum.’’ Kız ‘’ İşte beni tanımak istiyorsan sana fırsat yaz bana. Ben de seni tanımak istiyorum.
Gülüştüler, bu şaka gibi bir şeydi. Bir birini çok az tanıyan iki yetişkin insan mektuplaşarak bir birlerini tanımaya çalışacaklardı.
İlk mektubu kız yazdı. Okuduğu şehrin, okuduğu okulun bahçesinden. Adam, mektup eline geçtiği zaman çok şaşırdı. Sanmıştı ki konuşmaları o gün oturdukları masadan kalktıkları zaman geride kalacak. Bir daha kimse hatırlamayacak. Kız sözünü tutmuştu, mektupta kullandığı cümleler adeta kendisini onere etmişti. Hemen oturdu kâğıdı kalemi önüne alarak düşünmeye başladı. Ne yazmalıydı? Kız ne demişti? ‘’ Aklına ne gelirse onu yaz.’’ O’da öyle yaparak yazmaya başladı. Neden sonra saatine baktığında ikinci dosya kâğıdını doldurmuştu. Ertesi günü ilk işi mektubu postaya vermek oldu.
Aradan geçen iki senede yirmiye yakın mektup sığdırdılar karşılıklı olarak. Artık bir birlerini çok iyi tanıyorlardı. Şaka ile başlayan mektup arkadaşlığı filizlendi dal budak sardı sağlam sarsılmaz temeller üzerine oturdu.
Kız okul tatillerinde adamın yaşadığı şehre geldi. Buluştular, adam güncel olaylardan, yaşadığı hastalıklardan, kız ise Gurbette okumanın okulun zorluklarından bahsettiler. Konuşacak birçok ortak konular üzerinde tartıştılar. Ayrılık vakti geldiği zaman, Kız adama bakarak, bir dahaki gelişimde devam ederiz sözünü vererek kendi yollarında yürümeye devam ediyorlardı. Kız bir daha, bir daha geldi. Yaptığı ilk iş mektup arkadaşını bulmak oluyordu.
Artık okulunu bitirmesine çok az zaman kalmıştı. Gencecik bir savaş muhabiri olarak mezun olacaktı.
Son gelişinde yine arkadaşının yanına gitti. Karşısına oturup anlatmaya başladı. Arkadaşı her ne kadar cevap veremese de çok iyi bir dinleyici idi. Zaman su gibi akıp geçmişti. Ayağa kalktı arkadaşının çok sevdiği papatyaları mezarının başına bıraktı. Gözünden süzülen birkaç damla gözyaşının eşliğinde mezarlığın kapısına doğru sarsak adımlarla yürüdü. Düşünceleri kopuk, kopuk ta olsa şunu söylüyordu.’’ Bir daha ki gelişime kadar hoşça kal arkadaşım. Sakın bir yere gitme.’’
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.