Nefs-Dost-Kim-Düsman
Öğreten olmadı ki dostu-düşmanı,
“Düşmanım yok” demeyi bir maharet sandım.
Önceden bilseydim şimdi bildiklerimi,
Baştan gardımı alır, korurdum kendimi.
Ya da Yûsuf olabilseydim, babam da Yakub,
Öğretirdi bana, daha çocukken gerçeği. (1)
Neyse ki Rabbim var, Kur’an var da çok şükür,
Kırkımda da olsa, öğrenebildim olan biteni:
Şeytanmış benim “açık düşmanım”, oysa ben onu hiç dikkate almazdım. (2,3)
“Nefis” kelimesini de olsa olsa, “lezzet” bahsinde kullanırdım.
Eklenince bunlara bir de, yanlış oluşmuş kader inancım;
Farkına varmadan kuşattı beni, Allah hakkındaki kötü zannım.
“İman” yeterli sanıyorken ben de herkes gibi, kurtulmaya;
Nankörleşip gelivermişim baktım, uçurumun ta kenarına.
Sonra okudum Kur’an’dan; ya “şükredici” ya “nankör” olurmuş insan. (4)
Sordum ben de kendime, “Peki sen nesin Sema o zaman?”
Başına gelen tüm dertleri Allah’tan bilen bir insan, (5,6)
Şükür mü eder nankörlük mü diye, düşünsene şöyle bir an!
“Allah’ım, sana çok şükür” demeyi şükretmek mi sandın?
Bariz nankörlerdenmişsin; yandın ki kızım, ne yandın!
Okudum bir de şu ayeti: “Birçoklarını şükreder bulamayacaksın.” (7,8)
Ödüm patladı korkudan, dedim “Şimdi ne yapacaksın?”
Nimetleri hiç anmadın, zorlukları tek tek saydın; (9,10,11,12)
Sonuçta mutsuz hissettin, kendine boş yere acıyıp yandın.
Halinden memnun olmadığın gün gibi ortadayken,
“Şükredenlerdenim” dedin durdun da, söylesene kimi aldattın?
Yoksa siz de sözle şükrü, şükür sananlardan mısınız?
Şeytan hepimizi nankör etti, bilmem farkında mısınız?!
nsan bilse nefsin tuzaklarını ve tüm yöntemlerini,
Oyuna gelip de atar mı hiç kuyuya, özbeöz kendi kardeşini? (1,2)
Peki, düşman belleyebilseydi nefsini kendine Züleyha; (3)
İğreti arzusuna uyup, Yûsuf’a çirkince yanaşıp da, (4)
Yandaş eder miydi hiç, bilerek kendini şeytana?
Bilmezdim kendi fikirlerimin bana düşman olabileceğini, (1,2)
Her duygu ve düşüncemin arkasından koşardım. (3,4,5)
Vesvese, kuruntu, hayal ve hatta rüya;
Onlar benim eserlerim, bana bağlılar sanırdım. (6)
Nas suresini okuyup durdum da yıllar boyunca, (7)
Bir vesveseli düşüncede, hiç Allah’a sığınmadım.
“Güzel düşünüp güzel davranın” diyen onca ayet ortadayken, (8,9,10)
“Güzel düşünün” uyarısını, acaba neden anlayamadım?
Davranış, düşünceden doğarmış; nihayet gün gelip kavrayınca,
Düşüncelerimin kontrolünü, o gün bugündür ele aldım.
İster “ego”, ister “nefs”, isterse “bilinçaltı” densin,
Asıl düşman içimdeymiş, gel gör ki ben yeni aydım.
Yöntemleri hep aynıymış, fikri kirletmek işleri;
Gelmem artık bu oyuna, düşmanın göründü pis dişleri!
Sonunda öğrendim ki şeytanın yaptırım gücü yokmuş. (1)
O ancak türlü yöntemlerle, insana teklifte bulunurmuş.
Tuzaklar kurduğunu bilmek, ürkütmüşse de biraz beni,
Nisâ’dan müjdeyi aldım, korkmaya hiç gerek yokmuş.
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
semadansemaya.blogspot.com/2016/12/siirimsiler-nefs-dost-kim-dusman-kim.html
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.