3
Yorum
1
Beğeni
0,0
Puan
864
Okunma
Ey musiki!
Tütsülerin dinlendirici güzel kokusu,
Hayatın tadına düşleyen saatler. Göğe diktiğim gözlerim ardı sıra gelen gülüşlerim. Bana yeniden yaşama sevinci gönderdiğin için sana teşekkürlerle sesleniyorum.
Gecenin koyu karanlıklarının ardında bıraktığım mutsuz günlerim. Dualarımı belli belirsiz zayıf sesle okurken bedenim üzerine bırakırdı kendini.
Dikenli çalıların ortasında görünmez elin kalbimin üzerine dokunduğunu hissederdim. Seslenirdim.
-Kimsin sen
Seçemezdim yüzünü, elleriyle ağrılı omuzlarımı ovuşturdu yasemen kokusu sinerdi, sonra göğsüne yasladı. Daralmış kalbimi ferahlatarak uykuya daldırırdı.
Sabah yaklaşırken hiç kimsenin göremediği zamanlar-anlar vardı uyanmak istemediğim. Güneş perdemin üzerine ışığını bırakırdı. Kulağımın dibinde aynı tatlı tatlı akan ses,
- Haydi, kalk uyan
Bu anın sessizliğini ve yüreğimdeki huzurun tadını çıkartmak istercesine kaçmaması için gözlerimi sımsıkı kapardım...
- Nereye gidiyorsun, kal benimle
Göğsüme okşayışını sürdürürdü yeniden.
Lime lime dökülen kimsesizliğimi, dağılmış kaburgalarımı, güvensizliğimi, yere savurduğum kıyafetlerimi toplayarak yumuşaklıkta şöyle dedi:
Narin, büyümeyi reddeden güzel küçük kızsın sen. Kimsenin bilmediği kanatların var. İnsanlığın hoşgörüsüzlük perdeleriyle perdelenmemiş zamanda; senin kendi yolunda kendi kendini ifade ederek yükselmen gerekiyor.
Nezaketle, sevecenlikle, sevgiyle ve saygıyla,
- Her şeyin zamanı var, yavrum. Dindir ıstırabını. Üstünü giy işine git.
Başımı, evet dercesine sallarken gördüğüm, annemi ta kendisiydi
Pamira