- 292 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
EN İYİ ÖDÜLÜM "BABAM"
Gece saat on ikiyi geçiyor. Ankara Tıp Fakültesi hastanesinde babamı ikinci kez başka bir hastaneye nakledildiği anlar. Hastanede çaresiz bakışlar ,herkesin birbirine dua ederek geçirdiği ,hastaların birbirlerini empati ile yaklaştıkları, kiminin
ameliyata girip sağ çıkamadığı, soğuk ve dünya denilen yerin bekleme kapısı.. Babam mide kanseriydi .Yıllarca kalbinden doktorlar tarafından şikayet gören babam meğer mide kanseriymiş. Anlaşılamamıştı, bir türlü ..Sadece babam karın bölgesini tutar bu şiş değil dert demesini hala unutamıyorum.
Bir ay sürmüştü hastalığı tanısı, gelişimi ve ameliyat süreci. .Anlamadığım bir durum biz babamı değilde babam bizi bu duruma hazırlamış. Neden mi diye soru sorduğunuzu duyar gibiyim .. Hastalığına kafa tutması ,onca acısına rağmen bizim yanımızda ben iyiyim demesi, onu ziyarete gelen akrabalara dahi moral vermesi parçam olan can babamın karşısında bir kez daha şapka çıkarıp ,Ondan gelene razı olup eyvallah der gibi karşılaması yine babamın bu imtihanı selamlaması benim manevi alemle alışverişime göz geçirmemi sağlamıştı .Sabah doktorların vizitesi ilaç verilmesi ,yemekte verdikleri tek porsiyon küçük kasede un çorbası tadında tuzsuz bir sıvı verildi. Babam benden tavuk çorbası isterdi hep. Ben sabah işe gitmeden yapar hazırlar, iş çıkışı hastaneye uğrar içirirdim gizlice. Bazı anlar hüzünlenir her istediği yemeği az da olsa tattırmak isterdim. Konu babam olunca nereden başlasam bilemiyorum. O bir aylık süreç dediğim bir zaman dilimiydi .Yine o gün ortanca kız kardeşimle bir rüya görmüştük. Karşılaştığımızda hemen birbirimize anlattık .Sanki Mevlam bizi hazırlamış bu rüyayla . Ama beni hazırlamış en güçlü olanı seçmiş zannımca. Hastalığının son zamanlarına doğru babamın ihtiyacıyla ilgilenenen anacım, kardeşlerimdi .Ağabeylerim işten izin almaları sıkıntılı oluyordu. Babamın o kadar duasını aldık ki bazen " çocukluktan heybemi doldursaydım" nidaları yükselir zaman aralıklarında.. Hiç unutmam babam ölmeden iki gün önce camın önüne iki güvercin konmuştu. Rabbimin mesajını o kadar ince okuyan can babam yatağından bana dönerek "ah ne güzel iki eş ne güzel de birbirlerini tamamlamışlar. Dünya denilen yerde birbirlerini bırakmamış ahde vefa göstermişler ve ayrılmamışlar " dedi . Bir süre sonra kuşun biri uçunca biz babamın ne demek istediğini anladık ama insanız işte , insan sevdiğine toz konduramıyor.. Olan biten ardından hepimiz birbirimize baktık , babama karşı üzüldüğümüzü farkettirmemek için küçük bir tebessümle sıyrılan maskeleri kalbimize akıttığımız yağmur bulutlarını babama hissettirmedik. Ameliyata girmeden bir gün öncesi sevdikleriyle vedalaştı ama hiç kimseye düğüne daha doğrusu düğün gününe gittiğini anlamadı. O gün acıları dinmiş mutlu ama bir yanı hüzün kaplı olan sessizliğinde devleşen, anlatamadıklarını gözleriyle anlatan büyük onur abidesi... O gün hazırlıklarını tamamlayan bir öğretmen edası vardı . Dik durun, kişi sevdiğiyledir hadisini anlatır tavrı vardı canım içi babamda... Ertesi gün sabah hava kararmış sanki bize bir şeyler anlatır gibiydi. Biz hala umutluyduk .Babacığım bizimle ayrı ayrı kucaklaştı " dua edin bekleyin " dedi . Biz korku ve ümit arasında araftaydık.. Babam bizi çocukluğumuzda olduğu gibi ölüm yoluna giderken bile sessizliğiyle bizi hazırlıyordu olacaklara karşı.. Ameliyatı 5 saat sürdü. Endişeli bekleyiş doktorunun neşeli çıkmasıyla son buldu . Hep bir ağızdan "Çok şükür "dedik .Bu esnada doktoruyla ve hemşirelerle temas halindeydik . Kan bankasına gidip geliyor arada babamı gizlice kontrol ediyorduk. Son ünite olan kanı geri verdiler bankaya iade etmemizi söylediler. Bir anlam veremedik olanlara doktor bizim burada beklemenin doğru olmadığını söyledi ve babamın özel odasında beklemeye koyulduk. Artık güzel günlerin planlarını yapıyor bir yandan anacığım ve kardeşlerimle dua ediyorduk. İkindi ezanı okunuyordu, ben hemen namaz kılmak istedim daha ezan bitmeden .. Bunun akabinde Trabzonlu bir hasta vardı karşı odada .Durumunun ağır olduğunu söyledi eşi, teselli amaçlı onun yanında olmaya çalıştık .Kendimizi bir an unutup.. Gürültülü bir şekilde doktor içeri girdi ve ağabeyime bir şeyler söyledi .Hızlıca odadan ayrılan ağabeyimin adımlarını takip ettik . Doktor tüm müdahalelere rağmen kurtaramadıklarını kalp krizi geçirmesiyle babamın vefat ettiğini haberini yinelediler. Hastanenin o soğuk odaları , koridorlarında kardeşlerimin ve annemin çığlıkları kalbimin kan damlamasıyla son buldu. Sadece " babamm "diyebilmiştim . Ama ne baba ...Ben affınıza sığınarak "adam gibi adam " kelimesini kullanıyorum ,bunu ben değil akrabaları ve yakın arkadaş ve komşuları söylüyor. Bir duvara yaslandım hastanenin o soğuk duvarlarından birine...Ağladım ağladım sanki o ağlayışla güç geldi .Şimdi ailemin bir yol göstericiye ihtiyacı vardı. sanki o bendim .Ayağa kalktım anamı sanki benim yavrummuş gibi kucakladı. Annemi sakinleştirmek çok zordu ,onunla konuştum babamın dili oldum sanki .Annem gözlerime baktı ve sarıldı . Annem hazırladım yanımdaki güçle. Kardeşlerim acılarını yaşadılar müdahale edemedim. Acımı hiç yaşayamadım ben... Hala bir olay karşısında hemen gözyaşı çeşmem hazırdadır. Diyeceğim o ki baba vatandır candır .Kardeşlerim hala onun bize verdiği o fikirle o insancıl yaklaşımları yapmaya çalışırız. Selam olsun baba gibi baba olanlara.. İçimden geldiği gibi yazdım , hazırlıksızdım hatam olduysa affoluna..
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.