- 549 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
884 - GİZLİ HAZİNELER
Onur BİLGE
“Haluk Nurbaki’nin çok güzel kitapları var. Onların tamamını bulup okumak istiyorum. Eskiden bir tanesi elime geçmişti. Şimdi bulsam onu bile tekrar zevkle okurum. Bir bulabilsem!..” dedi Define.
“Ben kürsüye çıkıp vaaz etmeyeceğim. Yolu kısaltmak istiyorum. Yetmez mi bunca zaman uzadığı! Allah’ın varlığından zerrece şüphem yok. İnşallah şirkim de yok biliyorum. İnşallah öyledir. Kendi kitabım gibi bir derde çattım. Kendimi okumakla meşgulüm. Başkalarını okuyacak kadar vaktim de kalmadı.
,
Fuzuli “İlim bir kıl-ü kâl...” demiş. Cihanda aslolan aşksa, diğerleri külfet getiriyor. Erenlere de ihtiyaç var. Hem de pek çok! Allah, yol gösterenlerin sayılarını ziyade etsin! Bizim derdimiz başka... Onu ancak ona müptela olanlar bilir.
Üç aylar ne demekse... Onu soramadım bugün.”
“Recep affa, Şaban şefaate, Ramazan da sevapların kat kat verilmesine...
“Onun gibi onlarca yazı okudum bu zamana kadar da nedense kalın kafama girmedi. Kalbim de mutmain olmadı.”
“Bu aylarda, nafile ibadetlerimizi arttırmalıyız. Daha çok Kur’an okumaya ve onu anlamaya gayret etmeli, her zamankinden fazla zikir yapmalıyız. Bir kutsi hadis var. “Kulum beni zikredip, dudakları benim için kıpırdadığı müddetçe ben kulumla beraberim.” O yazılanlar kâfi gelmediyse kendin yaz da istifade edelim.”
O hadisi biliyorum. Hatta fazlasını... “Ben kulumun bana olan zannı üzereyim. O beni zikrettiği zaman onunla beraberim. O beni kendi nefsinde zikrederse, ben onu kendi nefsimde zikrederim. O beni bir toplulukta zikrederse, ben onu ondan daha hayırlı bir toplulukta zikrederim.”
Elbette bu aylardan azami istifade yoluna gidilmelidir. Bu doksan günün, içerdiği kandillerin ve ardındaki bayramın içinde hazineler saklı... Onların neler olduğu o isimlerin altında gizli gibime geliyor. Kokusunu alıyorum, yüreğimi titretiyor, eriyorum adeta! Ah bir bilip anlatan olsa da, kölesi olsam onun! Beni cıcık boncuktan kurtarsalar!”
“O zaman, günde iki yüz Kâfirun oku, Efendimiz sorularının cevaplarını versin. Doğrudan ona sor, öğren de bizi de aydınlat.”
“İnşallah! Sen yolunu biliyorsun bak! Demek okudun. O zaman bu sırlar sana açıldı. Anlatır mısın? Yoksa ille de iki yüz Kâfirun okumaya devam mı edeyim?”
“Onları okumaya devam et ve hiç bırakma! Okumaktan zarar geldiğini gördün mü! En azından denemiş olursun. Denenmiş ki tavsiye edilmiş.”
“Eskiden üç ay oruç tutardım. Şimdi Ramazan orucunu zor tutuyorum. Nedense Ramazan’da dizlerim kuduruyor! Şeker de var! “Tutma!” diyorlar. Bilmiyorlar ki oruç yemek, tutmaktan zor! “Bu defa denesem!” diyorum, kendime güvenim yok.” dedi Sadullah Bey. Dede de hasta... Belki ondan da beter !
“Sen bilirsin! Önce sağlık!” demekle yetindi.
“Geceleri uyuyamıyorum ağrıdan sızıdan. Gündüz uyumam da sağlıklı olduğumdan değil. Şekerim düştüğü için yığılıp kalıyorum. Kolay kolay da ayıkamıyorum. Sen de o sigarayı azaltmazsan ayaklarını keserler! Haberin olsun! Fırsat bu fırsat, en azından azaltmaya bak!”
“Çok istiyorum ama söz veremem. Keşke söz verebilsem!”
“Gayret edersen, olur. Hiç bir faydam olmuyor sana. Ondan kurtulmana bari yardımım olsun!”
“Gerçekten bırakmayı düşünmüyorum demek ki! Düşünseydim hemen bırakırım! Gençlerden, çocuklardan, gören bilen herkesten utanıyorum. Üstüm başım, ellerim yüzüm, ağzım, etraf sigara kokuyor. Ne kadar utanç verici bir durum bu! İyi bir örnek değilim bu konuda. Allah bırakma gayreti versin! Gece biraz bir şeyler atıştırdım, niyetlendim. İnşallah bir aksilik olmaz! Akşama doğru, ilk işim bir pipo doldurmak olacak yine ne yazık ki! Üç beş lokma yer yemez ona sarılacağım! Böyle pis bir alışkanlık bu işte! Aslında yasaklanmalı ama bu defa da Tekel ortadan kalkacak!”
“Üç ay oruç tutar, sigara içmezsen, mutlaka bırakırsın.”
“Hadi oradan akıllı! Altı ay üst üste tuttum da yine bırakmadım! Üç defa ya da dört defa üç ayları tuttum, yine bırakmadım. Beni gaza getirme! Ben yirmi dört saat sigara içmesem sigarayı bırakırım. Boğazım berbat! Ses tellerimin hali malum. Rahatsızlıklarım var. Sigara bana kesinlikle yasak! Fakat o benim sevgilim! Onu bırakamam ki!”
“Bırakmak istemediğin için bırakamamışsın. Kendin söylüyorsun. Keşke ben de bu mübarek günlerde oruç tutabilsem! Sağlığım yerinde olsa vız gelirdi doksan gün inan ki! “Allah canımı alacaksa oruçluyken alsın!” demek ve bir denemek var ama... Bile bile de ölüme gidilmez ya! Nasıl sigara içmek, ağır çekim harakiriyse, o da öyle olur mutlaka. Ramazan’ı göremem! Alah’ım bizlere Receb’i, Şaban’ı mübarek etsin, Ramazan’a hayırla kavuşmayı, bu ayların ve içinde bulunan kandil gecelerinin, arefenin ve bayramın hakikatını, ledünniyatını anlamayı, hakkıyla yaşamayı nasip eylesin! Âmin!
***
Onur BİLGE
BİN BİR GECE ÖYKÜLERİ - 884