- 697 Okunma
- 2 Yorum
- 2 Beğeni
ŞEYLİ ABLANIN HİKAYESİ
LEYLİ ABLA’NIN HİKAYESİ
Seksenli yılların başlarıydı. Ortaokula gidiyordum o zamanlar. Mahallemizde o kadar çok yoktu ortaokula giden. Yine erkek çocuklarından vardı da kızlardan tek tüktü. O tek tüklerden biriydim bende.
Koskoca mahallede sayılı evlerde televizyonun olduğu yıllardı. Teknoloji esir almamıştı hayatları henüz.
Dostlukların, komşulukların, akşam oturmalarının, çayın altını yaktım sizi bekliyorum diye pencereden ya da avludan komşuya seslenildiği zamanlardı.
Cep telefonu şöyle dursun ev telefonunun dahi her eve girmediği o muhteşem yıllar..
Sokak oyunlarında bizim sokağın bütün çocukları toplanırdık. Ama devletler arası sorunlar hep vardı ki elimizdeki küçük tahta parçalarını silah yapıp savaşçılık oynardık.
Bu nasıl bir milliyetçilik duygusu ise Türkiye’den başka devlet olmazdım ben. Oyunda dahi Türklüğümü alamazlardı benden.
O dönemlere ait anlatacak öyle güzel anılar var ki ama ben bu yazımda o günkü anılarımı değil; mahallemizin ileri gelenlerinden biri olan, köşe taşı diyebileceğimiz, görmüş geçirmiş biri olan LEYLİ ABLA’yı anlatacağım sizlere.
Leyli abla dediğime bakmayın siz. Bizim oralarda komşu teyzelere Ayşe Teyze, Fatma Teyze diye büyümedik biz. Ayşe abla, Fatma abla diye büyüdük.
Gelelim Leyli Abla’ya.
Mahallemizin en büyük hanımlarından biriydi Leyli abla. Bizim de yan kapı komşumuz. Onların arka odalarının küçük bir penceresi bizim avluya bakardı.
Leyli Abla Memmet Emmi’nin karısıydı. Rahmetli Mukuş Memmet Emmi Orman Dairesinde çalışırdı.
Memmet emmi güler yüzlü, esprili, çocuklarla çocuk olan sempatik ve şakacı bir adamdı. Ruhu şâd olsun.
Leyli abla ise görmüş geçirmiş , anlayışlı ve yardımsever modern bir Anadolu kadınıydı.
Mahallede kimin düğünü olsa yardıma koşar ya da düğün yemeklerinin ölçüleri hakkında fikrine başvurulurdu. Ee üç gün üç gece ev düğünleri yapılıp, düğün kazanlarının kaynadığı yıllardan bahsediyoruz.
Kimin cenazwsi olsa yapılacak her işe aklı erer ve cenaze olan evde bulunurdu.
Kız istemeye giderken Leyli Abla çağrılır, kız istemeye gelineceğinde onun tecrübesinden faydalanılır, hatta mahallemizden kız çıkartırken gelin kızımızın yanı sıra erkek tarafına giderdi.
O mahallemizin bilge hanımlarından biriydi. Çok güzel dikiş diker, çok da güzel yemek yapardı.
Şu an Leyli ablam zannediyorsam 90 yaşlarında filan. Rabbim hayırlı ömürler versin inşaallah.
O zamanlar okullar ve okumak çok kıymetli idi. Okula giden çocuk okumamışlardan ayrıcalıklı olurdu. Okumuş olurdu adı.
Mahalle bakkalları dahi bakkala okumuş bir çocuk gelmişse hesabı bir de okumuş çocuğa sorardı. İster ilkokula gitsin ister ortaokula.
Sen mekteplisin, hesapla bakalım delikanlı denirdi.
Bakkal alış verillerine çocuklar gönderilirdi zaten avucuna nakit para verilir :
—-Hadi oğlum iki kilo yoğurt ile 4 tane de yumurta al gel!
Paranın üstünü kaybetme sakın denildiği yıllar…
Bakkallar mahalle mektebi gibi bir şeydi. Çocuklar pratik zekayı bakkal alışverişlerinde geliştiriyorlardı belki de…
Eee okumuş olmak farklıydı
Leyli Ablalar Geben’li idi ve benim hatırladığım o zamanlar Leyli ablanın yanına Geben’den her yıl bir iki öğrenci gelir, onun evinde kalarak okurlardı. Pansiyon gibiydi evi. Okumuş olanlar üniversite sınavına girmek için gün ya da günler öncesi onun evine gelir, kalırlardı. Bu şekilde çok çocuk okuttu ya da okumasına vesile oldu diyebilirim.
Geçenler Leyli Abla’mı görmeye gittim memlekette. Kızının yanında kalıyor. Bir kere daha gördüm ki hayatın altı üstü boş.
Yıllarca bir çok insanın üzerinde emeği olan bizim mahallenin köşe taşlarından Leyli Abla’mızın duydum ki bir kapısını dahi çalan kalmamış.
Gittim gördüm, yatağında pırıl pırıl yatıyordu. Hakkını helal eyle Leyli Ablam. Çok tuz ekmek paylaştık.Çok hakkın var üzerimizde. Biden yana varsa eğer helâli hoş olsun. Ellerinden öpüyorum canım Leyli Ablam.
Bin insanoğulları çiğ süt emmişiz. Ne kadar da nankör ve ne kadar da vefasızmışız meğer.
Kendi çocukları, torunları da dahil kaç çocukta emeği vardı oysa…
Şimdiki zamanda insanlar kardeşinin çocuğunu evinde okutmayı kabul etmiyor, sorumluluk almaktan korktuğundan ve artık tahammülsüz bir toplum haline geldiğimizden.
Hani nerede vefa, hani nerede insanlık
Ben artık kendi sonumuzu düşünmeye, aklıma getirmeye dahi korkuyorum.
Rabbim elden ayaktan düşürmesin inşaallah. Oğlum kızım dedirtmesin, muhanete muhtaç eylemesin inşaallah.
Çünkü bakıma muhtaç yaşlılarımızla kendimiz aradında ancak 20 yıl gibi bir zaman farkı oluyor sadece.
Yani bugün yönümüzü dönmediğimiz yaşlılarımızın yerindeyiz yirmi yıl sonra.
Rabbim sen her şeye kadirsin.
İnsanlığımızdan uzaklaştırma bizi Allah’ım. Yüreklerimize sevgi ve merhamet duygusu ver.
Amin.
Elimiz ayağımız tuttuğu sürece yürümek, dışarı çıkmak, gezmek, farklı insan yüzleri görmek o kadar sıradan ki. Ne büyük nimet olduğunun farkına dahi varamıyoruz.
Oysa elin ayağın tutmuyor, yatağa mahkumsanız bir pencere kenarında yatmak dahi ne kadar kıymetlidir. Bir kapınızın çalması, bir tanıdık yüzün merhaba demesi….
Ama bizler düşmeden anlayamayan varlıklarız yazık ki….😢😢
Nurgül KAYNAR YÜCE/ K. MARAŞ
YORUMLAR
Yıllar önce İstanbul Maltepe huzur evine ziyarete gitmiştim bir bayram günü. O kadar sohbete muhtaçtırlar ki, oturup her biriyle uzun uzun konuşmak isterdim zamanım el verseydi. Ama onların dinlemekten çok anlatmaya ihtiyacı olduklarını gördüm. Nasıl güzeldiler, nasıl hasrettiler onlara sevgiyle bakan yüzlere.
Ömrümüz güzel anılar birakabilecegimiz, güzel anılabileceğimiz kadar anlamlı geçsin inşallah.
Vefa kelimesinin bir örneği olan yazınıza teşekkür ederim.
Selamlarımla.
Allah kapılara baktırmasın,bir tas çorba bekletmesin derdi büyüklerimiz. Şimdi anlıyoruz o zaman içi boş gibi gelen cümleleri. Yaşa ki neler göreceksin. Artık yaş kemale erdikçe söylenen her sözün ne denli doğru olduğunu ne yaşanmışlıkların bunları söylettiğini daha iyi idrak ediyoruz malesef. Yaşadıkça boşuna demezlermiş diyoruz.
Hayat bir tecrübe, hayat bir öğretmen ve yine malesef ki bir musibet bin nasihatten efdaldir yaşamadan öğrenmiyoruz. Oysa hayat bazı şeyleri yaşayarak öğrenecek kadar uzun değil. Hele şimdiki nesle ne anlatsak boş onlar herşeyi bildiğini düşünüyor...
Örnek bir davranış ve vefayı göstermişsiniz tebrik ederim sizi Nurgül Hanımcım güzel bir mesajdı.
Sizde görürsünüz inşallah vefakar insanları.
Sevgilerimle