- 271 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
STRATONİKİEA VI
6. bölüm
"Ne kadar sitem etsenizde, acımasız hayatı görünce yine döndüğünüzde sizi karşılayacak sıcak bir limandır, aile,"
Sonunda doğduğum topraklara gelmiştik. Sanki bu topraklara yabancı gibi ayak basıyordum. Oysa dedemin ve babamın Kral olduğu topraklardı. Neyse ki sonunda kaleye ulaşmıştık. Kalenin kapısında ki muhafızlar bu asker grubuna kapıları ardına kadar açmıştı. Bize bir esire bakarcasına bakarken kapı muhafızların başında duran kumandan bizi görmüş ve beni tanımıştı. "prenses Stratonis, hoş geldiniz efendim" diyerek önümde eğildiğinde, bize kaleye kadar eşlik eden ve benim Kral Demetrios’un kızı olmama, inanmakta güçlük çeken, o askerlerin başında bulunan birlik komutanının o şaşkın bakışlarını görmek her şeye değerdi. Ona bakarak bir özür beklemiştim lakin onun özür dilemeye niyeti yoktu. sesimi yükselterek "lütfen yardım edin yarası çok ağır dediğimde," özür mahiyetinde olsa gerek o birlik komutanı hemen Antiokhos’a iki askerle birlikte hekimin olduğu yere özen ve itina ile götürdüler bende yanlarından ayrılmadım. Çocukluğumdan beri çok sevdiğim hekim Lakhes’i görmüştüm. Onu gördüğüme çok sevinmiştim. Antiokhos’u ona emanet edebilirdim çünkü hekimliği çok iyiydi. Lakhes bana Antiokhos’un çok kan kaybettiğini bu sebepten dinlenmesi gerektiğini söyledi. Onunla özel olarak ilgileneceğinden emindim lakin yinede, içimde kuşku kalmasın diye Lakhes bana "artık rahatça dinlenebilirsin konuğumuz için gereken bütün her şeyi ben yaparım, hiç merak etme," diyerek, içimi ferahlatmıştı. Antiokhos’un olduğu yeri iki muhafız bekliyordu. Oradan çıkarak babamın yanına gidecektim ki yine bizi İasos’a getiren birlik komutanını gördüm. Atından inerek yanıma geldi ve "ben devriye birlik komutanı Barsus," diz çöktü ve "devriye efendim yaptığım hatalar için beni affedin" dedi. bende ona "ayağa kal Barsus," dedim oda ayağa kalktı lakin başı halen ayak ucuna bakıyordu. "Barsus bizi buraya sağ olarak getirdiğin için teşekkür ederim, bana kötülük yapmadınız söylediğiniz bazı tehditkâr sözlerinide şimdiden unuttum, artık gidebilirsiniz," dediğimde hemen selam verip uzaklaştı. Bende babam Demetrios’un olduğu yere geldim. Kapının önünde duran muhafızlara "babam Demetrios’a kızı Stratonis’in geldiğini söyleyin dedim. Muhafızlar içerde ki haberciye durumu arz ettiler haberci gözden bir süre kaybolduktan sonra babam Demetrios kapıya kadar gelerek muhafızlara bağırdı. "kapının önünden çekilin ahmaklar, o benim kızım Stratus" dedi. Babam bana sarılmıştı bende ona bir anda beni istemediğim bir kadere sürüklediğini unutmuştum. Lakin istediğimiz ve hayal ettiklerimiz olsaydı o zaman Tanrıların ne hükmü kalacaktı ki bu sebepten belki kalbim yumuşamıştı. Babam Demetrios ile odasına gittiğimizde üvey aneminde orada olduğunu ve yapmacık olarak beni karşılayıp "aa stratus" diyerek birkaç saniyelik samimi olmayan sarılmasının ardından, "keşke haber verseydin, seni karşılardık" dedi. Onun samimiyetsiz ve sevimsiz tavırları bir anda beni geçmiş günlerime götürmüştü. Kim bilir Kral Selevkos’a beni satmak için ne kadar uğraşmış ve babamı kandırmıştı. Bir yılan gibi sinsi planlar kurmak onun işiydi. Annem Phila daha ben Kral Selevkos ile evlenmeden seneler önce birçok hekimin çabasına rağmen eski akıl sağlığına kavuşamadığından dolayı halen bir odada öylece bekliyor ve kimseyi tanımıyordu. Henüz kraliçe olamayan, ama annem Phila’nın tahtında oturup onun ölümünü büyük bir arzu ile bekleyen vekil kraliçe Askalis sivri dili ile yine konuşmaya başlamıştı. "Kral Selevkos ve kızın Phila sizinle gelmedi mi?" ben daha cevap vermeden birkaç saniye duraksayıp, "dedikodular bir hayli abartılı ve inanılmayacak türden," dedi. Gözlerimden akan yaşa hakim olamadan "demek o dedem kadar yaşlı olan adama beni eş olarak gönderdiniz, ben ise onun oğullarından birisine eş olarak gittiğimi sanıyordum ve sizinde böyle düşündüğünüze inanmıştım." Askalis, "bizim sana prenslerden birisine eş olarak göndereceğiz dediğimi hatırlamıyorum," diyerek dudaklarını büzdü. Babam Demetrios bağırarak "lütfen susar mısın, Askalis" dedi. Askalis bir anda sus pus olmuştu. Babam bana yaklaşıp sarılmış ve "beni affet sana iyi bir baba olamadığım için, sırf savaştan kaçmak ve kardeş katliamı olmaması için seni bilinmez bir kadere sürgün ettiğim için beni affet," dedi gözlerinden akan yaşa hakim olamıyordu. Askalis öylece bizi izliyor ve babamın kendini kaybetmesinden dolayı canının sıkkınlığı yüzüne yansıyordu. Babam Demetrios’a yalnız konuşmak istediğimi belirterek, "sadece ikimiz biraz, konuşabilir miyiz?" dediğimde. Babam Askalis’e bakarak gözü ile işaret ederek onun odadan çıkmasını sağlamıştı. Babamı karşıma alarak ona Prens Antiokhos ile birbirimizi sevdiğimizi aslında Kral Selevkos ile evlenmemde ki kararının Tanrıların benim için çizdiği bir yolun bir parçası olduğunu ve onun bir suçu olmadığını söyleyerek teskin etmiştim. Aslında gelirken niyetim hesap sormaktı lakin babamın bu yumuşak tutumu beni çok etkilemiş olacaktı ki onun kararlarını yargılamadan ona hak veriyordum. Prens Antiokhos ile buralara kadar geldiğimiz ve hekimin odasında yaralı olduğunu da ona söyledim. Babam Demetrios bu duruma hiç kızmamış bilakis "olması gereken zaten buydu" demişti. Daha sonra Annem Phila’yı beraber ziyaret etmiştik. Annem bizi tanımayan gözlerle boş boş baktı ve tekrar hemen önceden baktığı pencereden sarkan kâh sağa kâh sola giden asma yaprağına bakmaya devam etmişti. Annemin yanına giderek ellerinden tuttum, avuçlarının içini öperek kokladım. Onun bu durumu benim için çok acıydı. Bu acıyı ta yüreğimde kızımın yokluğunu koyduğum yerde saklıyordum. Bazen hatırladıkça yüreğimin acısı gözyaşı olarak gözlerimden süzülüyordu. Babam Demetrios’ta annemi çok sevmesine karşın çevresinde ki rant peşinde koşan soylu oldukları için kendilerini üstün gören adamların tavsiyeleri üzerine Askalis’i getirerek annemin yerine koymuştu. Askalis onlardan birisinin kızıydı ve bu durumla birlikte önemli bir söze sahip olmuştu. Annem Phila adeta uzun bir uykuya dalmış gibi olduğundan babamda fazla sabredemeyip Askalis’i kabul etmişti.
Hemen o akşam Antiokhos için birlikte kalabileceğimiz bir oda hazırlattım ve hekimin bu odada tedaviye devam etmesini istedim. Çünkü aklım hep onda kalıyordu. Zaten Antiokhos’un bilinci yerindeydi, hekim sadece ağrıyı hissetmemesi için biraz uyutucu karışımlar ile tedaviye devam ediyordu. Babam Demetrios ve ben nereye gitsek ne yapsak sanki takip ediliyormuşçasına bir hisse kapılmıştım. Çünkü birkaç hizmetkar ve muhafızı alakasız bir şekilde sürekli bizim bulunduğumuz yerlere yerli yersiz geldiklerini ve saçma sapan işlerle iştirak olduklarını görmüştüm. Babamın etrafını çepeçevre bir yılan gibi sarmış olan Askalis, tüm muhafızlar ve hizmetkârlardan bizim ne yaptığımızı haber aldığına canım pahasına iddiaya girebilirdim.
YORUMLAR
Değerli bir paylaşımdı yüreklere hitap eden ve okurken derinlere daldığımız...
Ve aile: ne de sıcak ve sakin, huzurlu bir limandır bahşedilen.
Bir içerik analizi yapmak gerekirse içten anlatımın merak dolu vurgularıyla takdir-e şayan bir çalışmaydı.
En içten selam ve saygılarımla üstadım
mavitükenmez
Değerli yorum ve ziyaretiniz için teşekkür ederim üstadem.
Sağlıcakla kalınız
Saygılarımla