- 483 Okunma
- 1 Yorum
- 0 Beğeni
Çoo!..Artvin'in Neresindesin?
Bursu ile okuduğum MKEK-Kırıkkale Silah Fabrikasında ilk defa G3 ve MG3 piyade tüfeklerini üretmeye çalışıyorduk. Müdürümüz Yılmaz Telatar dışında tüm mühendisler 2 veya 3 senelik genç mühendislerdik.2500 adet G3 ü ordumuza teslim etmeden askere gidemiyordum.
Üretim planladığımız şekilde devam ederken Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ın Haziran 1971 yılında fabrikayı ziyaret edeceği haberini aldık. Aramızda görev bölümü yaparak hazırlıklara başladık. Heyeti gezdirecek olan müdürümüz fabrika girişinde, biz mühendisler de mekanik atölye önünde karşılayacaktık. Her meslektaşımız sorumlu olduğu kısım hakkında bilgi sunacaktı. Sanayi Başmühendisi olarak ben de; atölyenin uygun bir yerindeki büyükçe demir masa üzerine dizdiğimiz üretimini yaptığımız tüfek parçaları hakkında bilgi sunacaktım. Ziyaret günü gelince çoğu yüksek rütbeli subay olmak üzere kalabalık bir heyeti karşıladık. Benim hazırladığım masaya sıra gelince müdürümüz beni tekrar takdim edilerek bilgi sunmamı istedi. Tüfeğin toplam 160 adet olan parçalarının çoğunu imal etmiş olduğumuzu teker teker malzeme, tezgâh takım aparat ve mastar durumlarını bilgilerini sundum. Herkesin memnuniyetleri yüzlerinden ve sorularından belli oluyordu. Ancak yüksek mevkide olduğunu sandığım bir yetkili, tüfeğin dipçiğini eline aldı:
-Sayın Cumhurbaşkanım! Hiç plastikten dipçik olur mu? Bu Mehmetçiğin elinde 2 günde param parça olur, bizim ceviz ağaçlarımız ne güne duruyor dedi. Az önceki mutlu hava gitmiş, bir endişe yayılmıştı. Ben de “Eyvah, benim askerlik yine yattı” diye düşünürken masaya uzun boylu kara yağız bir işçimiz geldi. Dipçiği eline aldı masaya birkaç defa çok sert bir şekilde vurdu. Atölyenin her tarafı çınladı. Sonra vurduğu yeri gösterdi ve:
-Biz de askerlik yaptık. Üstelik Mehmetçik silahını bu kadar hor kullanmaz. Bu plastik özeldir, cevizden de sağlamdır dedi. Gerçekten en hafif ezik dahi yoktu. Cumhurbaşkanı yetkiliye “Şiştin mi” der gibi baktıktan sonra masadan ayrıldı.
Heyetle Cumhurbaşkanının peşinden giderken orta yaşlı şık giyimli heyetten birisi yanıma geldi ve koluma girdi, bana:
-Çoo!.Artvin’in neresindesin? Dedi ve devam etti.
-Ardanuç
-Neresinden?
-Yolağzı Köyü, eski ismi Kontrom.
-Kimlerdensin? Ben de “Hemşeriyiz galiba!” dediğimi duymazdan geldi, sormaya devam etti.
-Molla Ali Pehlevan’ı bilir misin? Oğulları Rıdvan, Veysel’i?
-Bilirim, nenemin babasıydı, diğerleri de kardeşleridir.
Konuşma esnasında dedemin ve babamın ismini söylediysem de hatırlamadı. Sonra kartvizitini bana uzatarak:
-Ben de Ardanuç’un Basa Köyündenim. Şu anda Cumhurbaşkanlığında görevliyim. Kartvizitte açık adresim yazılı gel ve beni bul muhakkak. Dedi. Yanına gelen başka bir yetkili ile konuşurken vedalaştım.
Daha sonraları kartvizitine baktım: “Prof. Dr. Osman Ersoy -Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı” diye yazıyordu. İşlerin yoğunluğundan dolayı yanına gidemedim. Belki de Artvin’in ileri gelenlerinin bu kadar hemşeri sever olduklarını o zamana kadar görmemiş, daha sonraları ise hemşerilerimin adları bile bana yeterli olmuştu.
Fevzi Durmuş
Sahilköy-2021
YORUMLAR
Geçmişten gelen ne güzel bir anı. Severler ve tutarlar bizim hemşerilerimiz birbirlerini... Cevdet Sunay 5. Cumhurbaşkanımızı da yakından görmüşsünüz... Kutlarım içtenlikle...