11
Yorum
8
Beğeni
0,0
Puan
1264
Okunma
" Kavurucu bir yaz sıcağında vakit ikindi sonrasıdır. Sessiz sokaklar, kalabalığa bırakıyor kendini...
Bakımsız bir cami bitişiğinde bir küçük türbe ve ona yaslı bir ceviz ağacı.
Ağacın gölgesinde üç beş tabure ile mekan tutmuş eski mahpus Cevher Baba. Baba közde kahvesini pişirir şimdi; canlarla söylemişiz birer sade kahve. Kahvenin tarihinden açılmışken söz, alır başını gider...Sonra sonra geçmişten yakın tarihe...Yeniçeriden Vakayı Hayriye’ye derken Mim -Mim’ den Cambaz Mehmet’e, İaşeci Kara Kemal’den, Kuşçubaşı Eşref’e ve dahi Zenci Musa’ya kurtuluş mücadelesinin gizli kahramanlarına rahmetle, koyu bir sohbete dalmışız.”
Fikret:
Zenci Musa, kendisine teklif edilen emekli iaşesini geri çevirmiş; “ Milletin hakkıdır; daha elzem yerler vardır, alamam. Gücüm, kuvvetim yerindeyken sırtıma bir ip olsun yeter, hamallık yapar bi iznillah çıkarırım rızkımı” demişti Allah rahmet eyleye...
( Sohbet akıp gidiyor güzelce peki ya bu benim hallerim ne olacak böyle ?
- Ama benim gücüm kuvvetim ne ola ki ben nasıl kaldırırım onca yükü, bu sıska vücudum ile ?
- Ah iş olsa, ekmek tutsam sonra Nalan’ın kapısına varsam, Nalan’ın elini tutsam ... )
Eski Mahpus Cevher Baba: İşte böyledir evlat.
Basmacılar’ın hazin hikayesinin sonunda, Enver’i Belh-i Cevan da Çeğen dağlarında şehid ettiler, gözümüz hala onunla yaşlıdır, yasımız kırmızı sarıklılarladır...
Terzi Hikmet: Hayrola Fikret ? Neye ah edersin? Yine nerelere daldın be gardaşlık ?
Fikret: Çeğen’e Pamir’e varalım Hikmet ! Bize de kısmet olur mu be Hikmet, mezarı başında bir Fatiha okusak ? Ama nerde daha kirayı ödeyecek halimiz yok nasıl gideriz onca yolu nerden buluruz onca pulu ?
(- Sahi ne olacak haftaya üçüncü kira geliyor, cepte beş kuruş desen yok. Nasıl atlatırım üçüncüye ?
Ulan Fikret !
Hep hayal peşinde fikreder durursun; zihnin dursa dilin durmaz “Nalan” der ulursun, yazık sana be ! Daha açıkta kıçını kapatacak gücün yok nasıl isteyeceksin Nalan’ı sen bu sefalette ? )
Nasıl atlatırım... Nasıl, nasıl, nasıl ?
Fırıncı Sami: Al işte ! Yına soylenayi uşaağum gendi gendune “Nasi, nasi?” diye aklinu yeturcek uşak
Terzi Hikmet: Söylenir tabi. Gardaşlığımın derdi böyük ! Alamadı gitti Nalan’ı oysa uçan kuş bilir bacımın da gönlü vardır Fikri’de gözü kör olasıca fakırlık...
“ Sohbet Çeğen dağlarını aşarken karşı kaldırımda Nalan, Halk ekmek kuyruğuna girmiştir. Onu sadece karşı kaldırım kadar yakından izlerken göz göze gelebilmek cesaretini yoklar, Fikri...”
Fikret: Çeğen’de yiğitler, mevzilerinden atlarken olanca insafsız düşman güllesine karşı yalın kılıç göğüs gererken birer birer düşerler toprağa ...Ya ben nasıl atılırım Nalan’ın yanına ? Ya düşüverirsen Fikri oracıkta, o kaldırım taşına nice olur halim ?
-Kalbimin binbir korkusunda... Nice olur halim ?
“Kahvesi bile sade bu mütevazi muhafazakar dünyanın delikanlısı Fikret hep fikre diyor, dili nalan zikrediyor ama bin bir korku arasında...
Ve Nalan’a Aşkını daha ne kadar gizleyebilirdi ?
Tam o sırada metalik yeşil 1960 Pontiac sokağın içine daldı, yavaşladı. İçerden tüm sokağı inleten bir gürültü son gücüyle bass “A$AP Ferg - Plain Jane “ çalıyor çok sesli...
Fikret’in dünyasına hem madden, hem manen uzak o janti arabada bakımlı olduğu kadar, gamsız şımarık bir rakip belirmiştir... Mahalle Fikret’indir, arkadaşları Nalan’ı Fikret’indir deyü bacı kardeş bellemiştir... Kapı önünde yün eğiren, pirinç ayıklayan teyzeler, ak kadınlar, hacı annelerde sezdirmeden çoktan yüreklerinde bu ikisini bir birine nikahlamıştı...
Fikret’in ilanı aşkı, bir yabancının mahalleye girişiyle, ortaya çıktı. Bir hışımla meydanın orta yerine bomba gibi düşmesi o sürekli fikreden, dilinde zikirden bir türlü eyleme geçemeyen o munis delikanlı Fikret, cesim bir aslana dönüşür atılır korkuları ve şüpheleriyle...İsmi hüzünden mürekkep Nalan’ın yanağına kaynayarak büyük bir suç işlemiştir. O eski mahallede, büyük bir suç işlemiştir ama ne tatlı olmuştur. Ne güzel etmiştir. Aşk ile birleşmiştir ( fikreyleyen Fikret ve ah ile inleyen Nalan) Fikret ve Nalan gibi suç ortaklarına müjdeler olsun “
Yıllar sonra torunlarına ceviz kırar aynı ağacın altında Cesim Fikret,
Cesim Fikret:
“Bir hışım karşı kaldırıma atladım sanıyorum; uçtuğumu söyleyen de vakidir.
Halk ekmek kuyruğunda Nalan ! Babaanneniz yani... Kaynadım kuyruğa, kaynadı içim Nalan’a bi cesaret öpüverdim yanağından, başımı cevirdim uzaklaşmıştı çok sesli araba ..."
S(y)N
"Fikret Nalan - Bizim Mahalle" öyküsünü günün seçkisine layık gören değerli Edebiyat Defteri Seçki Kurulu’na , yorum ve beğenileriyle eşlik eden kıymetli okurlara teşekkür ederim.
S(y)N