- 347 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına Bölüm- 6
Kuzey Rüzgârları Öldüğümü Fısıldayacak Kulağına
Bölüm- 6
Sokağa girmeden önce, yüzüne kuvvetlice iki üç tokat atan İlayda, hızlı hızlı yürüyerek, Almila’nın bahçesinden içeri girdi, kapıya set sert vurarak,
‘’ Abla abla, ocağına düştüm bana yardım et.’’
Mutfaktan, kapısına vurulduğunu duyan Almila,
‘’ Hayırdır inşallah kim ola ki gelen? Diye, telaşla kapıyı açtı. Karşısında İlayda’yı görünce,
‘’ Sana ne odu kız. Bu halin ne? Yüzün alı al moru mor olmuş?’’
‘’ Ocağına düştüm abla ne olur beni kurtar.’’
‘’ Hele gir içeri kızım? Ne oldu anlat.’’
‘’ Hiç sorma abla. Dün akşam gözü kör olası Mikrop bir köşede sıkıştırdı beni. Söylemeye utanıyorum, namusuma göz dikti.’’
‘’ Nee? Sana dokundu mu o soysuz?’’
‘’ Son anda elinden kurtuldum, ben ne yapacağım şimdi?’’
‘’ Hele sen içeri gir, o soysuzla bi görüşeyim hele.’’
Mikrop, Almila’nın kapısına dayanmak için vakit kaybetmedi. Bahçe kapısını tekmeleyerek, öfke içinde bağırıyordu. Evin kapısı açıldı ve Almila kapının önüne çıktı.
‘’ Irz düşmanı bahçemde ne işin var? Çabuk bahçemden çık, yoksa polis çağıracağım.’’
‘’ Bana ağız kalabalığı yapma kadın. Benim kızın senin yanında olduğunu biliyorum.’’
Almila, Mikroba dik dik bakarak,
‘’ Moloz Takoz, buraya gelin ve hemen bu ırz düşmanını bahçemden dışarı atın. Ben içeri giriyorum.’’
Odadan içeri girdiğinde, İlayda’yı korku içinde duvara yaslanmış halde buldu.
‘’ Korkma kızım, ben burada oldukça o ırz düşmanı sana dokunamaz. Karnın aç mı? Bizde yeni kahvaltı yapacağız.’’
Mutfağa geçtiler, kahvaltı sofrasını hazırlarken, İlayda’nın dikkatini tezgâhın üzerindeki bıçaklar çekti. Almila,
‘’ Artık o adamın yanında çalışamazsın. Bundan sonra ne yapacaksın?’’
‘’ Abime telefon edip gelip beni almasını isteyeceğim. Ama telefonumu işe çıkarken yanıma almayı unuttum.’’
‘’ Telefon işini merak etme. O kolay.’’
‘’ Abla kusura bakma senide zor durumda bıraktım. Çok özür dilerim.’’
‘’ Bir daha böyle konuşursan seni dışarı atarım.’’
Almila, telefonu almak için mutfaktan çıkınca, bende etrafı gözden geçirmeye başladım. Tezgâhın üzerinde tahminimden çok fazla bıçak vardı. Almila ya bıçak manyağı idi ya da bu işte bir iş var.
‘’ Al konuş abini de kahvaltıya davet etmeyi unutma.’’
Hemen Ruşen’i aradım ve konuşmaya başladım. Bu sırada Almila’da kahvaltılıkları masaya taşımaya başladı.
Ruşen’in gelmesi ile kahvaltı masasına oturduk. Ne yalan söyleyeyim son zamanlarda böyle güzel kahvaltı yapmamıştım.
Ruşen’in Almila’ya hınzır hınzır bakışları, kadının aklını başından almaya yetmişti. Nihayet kalkmak için izin istediğimizde Almila,
‘’ Bak Ruşen’ciğim, kızıma sahip çık. O Mikrop ayısına yedirme. Yoksa başına geleceklerden ben sorumlu olmam.’’
‘’ Sen hiç tasalanma Almila. O iş bundan sonra bende.’’
Bizi yolcu etmek için bahçe kapısına kadar geldiler. Almila’ya sarılarak,
‘’ Hakkını ödeyemem Almila’’
‘’ Çok konuşma kız, seni odaya hapsederim bir hafta kuru ekmeğe talim edersin.’’
İki sokak ötede bizimkilerle buluştuk. Mikrop,
‘’ Nasıl gitti, bir şeyler bulabildin mi İlayda?’’
‘’ Eh, hem evet, hem hayır. Sen bu gün yalnız çalışacaksın. Biz Asayişe dönüyoruz.’’
‘’ Böyle olacağını tahmin etmiştim. Daha önceden tedbirimi aldım.’’
Ben Mikroba hayretle bakarken, iki elinin serçe parmağını ağzına götürerek uzun bir ıslık çaldı. Nereden çıktığı belli olmayan bir çingene koşarak yanımıza geldi. Mikrop,
‘’ Arkadaşımla tanışın, adı Çiko.’’
Gözlerim fal taşı gibi açıldı, adam Zagor gergisinin sayfaları arasından fırlayıp çıkmış gibi idi. Kahkaha ile gülmeye başladım. Bu sefer şaşırma sırası bizimkilere gelmişti. Cansın,
‘’ Kafayı mı yedin kızım sen? Durup dururken gülmekten katılacaksın?’’
Ben Mikroba dönerek,
‘’ Zagor, hangi köşede saklanıyor. Onu da çağırıver.’’
Dönüş yolunda hala gülüyordum.
‘’ Ruşen, Asayişi falan boş ver, akıl hastanesine gidelim. Bizim kızı orası paklar.’’
2
Asayişten içeri girince, bizi ilk gören Büşra Amir oldu. Başıyla yanına gelmemizi işaret edince, arkadaşlara hiç pas vermeden onun odasına doğru yürümeye başladık. Hiç vakit kaybetmeden Eda ile Serra Komiserde bize katıldı. Büşra Amir,
‘’ Planınızın yürüdüğünü söyle bana İlayda. Neler buldunuz?’’
‘’ Amirim yaptığımız plan tıkır tıkır işledi. Hatta dün gece Almila’nın evinde kaldım. Planımızı destekleyen en önemli şey, Almila’nın bıçak manyağı olduğu. Mutfağında düzinelerle çeşit çeşit bıçak var. Diyebilirim ki, geçen yaz Trabzon’a giderken, turun birinci ayağı Sürmene Bıçak reyonundan geçiyordu. Sürmene bıçak reyonu bıçakların teşhirinden daha çok adeta bir müze niteliğindeydi. Ya da bana öyle geldi. Almila’nın bıçakları reyonda bulunan bıçaklardan daha fazla idi. Velakin bu söylediklerimle onu sorgu odasına alamayız. Anında Savcı serbest bırakır, bizde kuşu ürkütmüş oluruz. Bundan sonrasına siz karar vereceksiniz.’’
‘’ Bu akşam orada kalabilir misin?’’
‘’ Benim açımdan sorun olmaz.’’
‘’ Daha önce söylediğim gibi İlayda size emanet. Ruşen ve Mikrop Efendi.’’ Ruşen,
‘’ Desene bu gecede sokakta sabahlayacağım.’’ Mikrop,
‘’ Emredersiniz Amirim.’’ İlayda,
‘’Eda Komiserim sizde bir gelişme var mı?’’
‘’ Bizde önemli bir gelişme yok. Almila’nın bulunduğu mahallenin muhtarlığı ile irtibata geçtik ve A-A isim ve soyadları olan vatandaşları tespit ettik. Bunlardan ölenleri ve yaşlıları eledik. Geriye kalanını takibe aldık. Asayiş tamamen bu konu üzerinde çalışmaya başladı.
İlayda evden ayrıldıktan sonra, Almila, iki oğluyla beraber durum değerlendirmesi yapmak için masa başına oturdu.
‘’ Şimdi beni iyi dinleyin Takoz, bu kız bu akşamda gelecek. Biz planladığımız gibi işimizi yapacağız.’’
Takoz merakla sordu,
‘’ Bu iş nasıl olacak anne?’’
‘’ Gayet basit benim kafasız oğlum. Yemeğine uyku hapı katacağım. O mışıl mışıl uyurken, biz de işimizi göreceğiz.’’
****
Almila, kapının vurulduğunu duyunca, Takoza göz kırparak,
‘’ Ağır misafirimiz geldi oğul. İçeri alma onurunu sana bırakıyorum.’’
Takoz’un gözleri parıldadı. İçin için İlayda’ya yakınlık duymaya başlamıştı. Aynaya bakıp acele ile saçlarını düzelttikten sonra, antreyi geçip kapıyı açtı. Karşısında Takoz’u gören İlayda, bütün sevimliliği ile.
‘’ Merhaba Takoz, ablam evde yok mu?’’
‘’ Evde evde şimdi mutfağa geçti, içeri gel.’’
Mutfağa doğru yürüyen İlayda,
‘’ Abla, baş belan geldi.’’
‘’ Gel bakalım başımın tatlı belası.’’
‘’ Kovsan da gitmem abla. Dün geceki yemeklerin tadı damağımda kaldı.’’
Akşam yemeğinden sonra, televizyonun karşısında, Takoz’la Moloz’a bol bol takılan İlayda, üzerine ağırlık çöktüğünü fark edince,
‘’ Abla, üzerime bir ağırlık çöktü biraz uzanacağım.’’
‘’ Sen bize bakma, rahatına bak. Hadi sana iyi uykular.’’
İlayda, odasına geçince, Almila, Takoza bakıp gülümsedi. Gece yarısına doğru İlayda’yı kontrol eden Almıla, mışıl mışıl uyuduğunu görünce. Dolaptan bir pike alıp üzerini örttükten sonra, kızın üzerine eğilerek, alnına bir öpücük kondurdu gürültü etmeden sessizce odadan çıktı. Biraz daha bekledikten sonra, Almila, Takoz ve Moloz, evden çıkarak arka bahçeyi geçip, arka sokağa çıkarak, karanlığa karışıp kayboldular.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.