TARİHİ İLLER BANKASINI YIKAN DÜŞMAN
Bugünün düşmanı, bütün zamanların düşmanıdır. Alımlarına bu damgayı, düşmanlıkları vurdu. Bu düşmanlık, birçok alanda yapılmışsa, tarihte kara bir lekedir. Bir kente, bir esere, bir yapıya yapılmışsa bütün bir insanlığa yapılmıştır.
1977’lerde Ankara’da Ulus, Sanayi caddesinde sendikal mücadele de bir sürü dolap dönmektedir. Patron bütün gücü ve çevresi ile bu mücadeleyi yenilgiye uğratmak için var gücüyle çalışmaktadır.
Büyük paralar kandırılan insanlar, sivil ve resmi polis baskısı, faşist çeteler, sendikacıları satın alma girişimleri, kilit konudaki insanların kamu kurumlarına yerleştirilmeleri vs...
Her zaman ve mekânda olduğu gibi özel işlerde çalışanların, daha güvenceli gördükleri kamu işleri yani devlete bağlı işlere atlamak bir sır değildi. Bu sendikal mücadele öncesi benimde böyle bir çabam vardı. Birçok uğraşa rağmen mücadele devam etmek boynumuzun borcu idi. Zira sendikal mücadeleyi başlayanlara biri idim. Her ne kadar daha sonra diğer arkadaşlarca ekarte edildiysem de, mücadelenin başarıya ulaşması uğruna geri planda kalmaya bile razı oldum.
Bir süre sonra yakınımızda bulunan İller Bankasından bir zarf aldım. İş dilekçeme olumlu yanıt verdiklerini ve kayıt işlemleri için Bankaya çağırıyorlardı. Oysa ben dilekçe vermemiştim. Acaba babam benim adıma bir jest mi yaptı. Babama sordum, hayır yanıtı almıştım. Bunun patronun bir oyunu olduğunu hemen anladım. Amaç biz bu iş gireceğiz ve arkadaşlarımızı satacağız. Hem arkadaşlara hem de çevreye madara olacağız. Konuyu teyit etmek ve dilekçeyi kim tarafından verildiğini öğrenmek için gittim. Dilekçeyi gördüm, yazı benim değil, isim benim, soy isim uydurma ve imza uyduruk. Ama adres kılı kılına doğru, bizim evin adresi. Soy isim yanlış olunca kayıt olmadı. İşverenin komplosu böylelikle boşa çıktı. Bazı arkadaşlar yıllarca can attıkları bu fırsattan yararlanarak, sendikal mücadeleyi böldüler...
O günden beri, İller Bankası bu tarihi binayı yakından tanıma fırsatını bulmuştum. Bu tarihi bina aynı zamanda evime giderken önündeki duraklarla ve dev çınarlarla gölgemiz olmuştu. Bina iki bloktan oluşmakta, iki blok arasında kapalı asma köprü ile özgün bir mimarinin de simgesi idi. Cumhuriyet sonrası başkenti donatan mimari yapılar içinde incilerden biriydi.
Bu binada bir İş Bankası ATM’si her zaman para çektiğim bir nokta olmuştu. Bir yandan otobüs gözlerken, bir yandan da para çekeyim derken, kartı makineye yutturduğum anılarımın arasında yer alır. Ve doksanlarda Ankara’ya çöken şeriatın karası, sanatın içine tüküren bir karabulut sardı. Ankara’yı parsel parsel pazarlayan bu zihniyet, bağlı olduğu iktidar gibi yandaşlarına rant peşinde koşmaktan yorulmadı. Çevrede birçok cami ve mescit var iken, İller Bankası yanında bulunan önceleri boş bir arazi olan ve daha sonra otoparka dönüşen bu yere bir cami diktiler. Oysa burası meydan ihtiyacı olan ve bu ihtiyacı karşılayacak bir yerdi. Tepki çekeceğini bildiklerinden dört metrelik inşaat çeperi ile çevirdiler. Gizli gizli cami inşaatını sürdürdüler. Zaten Ankara ve diğer illerde parsel parsel peşkeş çekilen yerler ya cami ya da cemaat ve tarikat okulu yapılıyordu. Dinine ve okumaya önem verenlerin seslerinin kesilme yöntemi bu olmuştu.
Caminin bitmesi ile birlikte, İller Bankası da göze batmaya başladı. Cumhuriyet düşmanı zihniyet daha önce de tarihi Havagazı fabrikasını yıkmış, bununla da kalmayarak, tarihi hangarlar sahip, otobüs dairesine ait atölye ve idari binası yıkılmıştı. Bu tarihi dokuyu tek savunan sivil toplu kuruluşu TMMOB’nin bütün çabaları, arkasını iktidara dayamış bu düşmana gücü yetmiyor idi.
Bütün bunlar yargının, kolluk kuvvetlerinin gözü önünde olurken hiç kimseden en ufak bir tepki gelmemesi ne acı...
Katil, bir çok olayda olduğu gibi, cinayet mahallinde iyi bir iş yapmış gibi poz vermişti. Sosyal medyada bu görüntüyü kullanarak, İller Bankasının yıkımını kınadım ve faili katil ilan ettim. Birçok paylaşıma balıklama atlayan katilin bu paylaşıma yanıt vermedi. Yaptığı çirkin davranışı ne kadar bilinçli yaptığı belli idi…
Bu sanat düşmanı, cumhuriyet, tarih ve mimari düşmanı, düşman o kadar hoyratça davranışlar içine girdi ki, hizmet ettiği ve peşkeş çektiği iktidar görevden almak zorunda kaldı.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.