Duchenne Gülüşü
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
"Daha önce de söylediğim gibi" dedi can arkadaşım Mukaddes, "yarın annemin doğum günü".
"unutur muyum hiç canım" dedim, "yarın sizdeyim, güldürelim Saliha annemizin yüzünü"...
Ertesi gün.. Saat yedi suları. Alarmın çalmasıyla, şömine başında sıcaktan yanmış bir kedi gibi fırladım yataktan. Bugün, büyük gündü. Koskoca üç çeyrek asırı deviriyordu Saliha annemiz. Öylesine bir pasta, küçük bir hediye, birkaç şakşakla kutlama yapamazdık. Gece, beynim burnumdan akarcasına düşündüm durdum. Nasıl mutlu edebilirdik biz, bu hayattan çok fazla alacağı olan, içinde ukteler biriktirmiş ezgin kadını?
Kusur bulmuyordum kendi gücümde, hem ne kadar çürük suskunluk varsa tamir edebilirdik Mukaddes ve işbirlikçim İpekle yaşamı bir gün de olsa kazandırabilirdik ona. İçinin en tenhasına uzatmaktı amacımız elimizi, uyandırmaktı onu yalnızlık uykusundan benim de sonradan öğrendiğim bir müjdeyle.
Bütün güzelliği üstündeyken doğanın, kapıda salınan delikli perdenin arasından çıkıp gitti adımlarım. Rüzgar da benim gibi erkenciydi, yavaş yavaş esiyordu ılıkça yüzüme. Nazlı nazlı oynaşmaya başlarken yapraklar, açılırken yavaş yavaş güllerin ağzı.
"Merhaba" dedi; beni gördüğünde, sevinç içinde arkadaşım Mukaddes, kızı İpek’le birlikte.
...
Gideceğimiz yere vardığımızda, çıt çıkmıyordu koskoca yaylada. Yapayalnızdı; kendini, kendine saklamayı bilen Saliha anne.. Sanki üst üste dizilmiş halıların, hayatın tozunu içine sarınıp öylesine duruşuydu bir köşede. Göz kapaklarıyla gözlerini nasıl da sıkıca örtmüştü, gözyaşlarının sesi duyulmasın diyeydi belki de, ne de olsa hasretlik vardı serde. Naneler kururken gölgelikte gözyaşlarını da kurutmuş olacaktık gün bitiminde.
Elindeki topu sektire sektire girdi bahçe kapısından İpek. "Yakala" dedi, önce annesine. Annesi bana attı topu, sonra başladık oynamaya. Bir anda, Saliha teyzenin neşeli şaşkınlığı aldı, yalnızlık uykusunun yerini. Hiçbir açıklama gereği duymadan üç ağızdan çıkan kahkahalarla topu ona attık.
"Ah delisiniz siz, koca koca kadınlar top mu oynarmış" dedi topu bana geri atarken..
Hafifçe esen rüzgarın etkisi, biraz da dikkatsizliğimden topu kaçırınca, kır çiçeklerinin beyaz ve yeşil dansı da oyunumuza karıştı sonra da bu deruni boşluğu doldurmak için bize yardım ederek kucağını açtı Saliha anneye. Alnından akan terin yol değiştirmesine izin vermemek için cebinden mendilini çıkarıp yüzünü sildiğinde bunu farkeden büyük ağaçlar ince dallarını sallayarak onu rahatlatırken, biz de piknik sofrası hazırlamaya koyulduk. Kahvaltı hazırlarken sürekli bize yardım etmek için ayağa kalkıyor ama ya Mukaddes ya da benim tarafımdan yerine oturtuluyordu. Evden yapıp getirdiğimiz yiyecekleri en güzel şarkı ve türküler eşliğinde tüketmeye başladık. İpek, anneannesinin omzuna kollarını atmış yanaklarına öpücükler konduruyordu. O da sesinin bizimkine karışmasını sağlayarak, dilinin damağına ıslak ıslak çarpma sesiyle ritmimize uymaya çalışıyordu. Saliha annemiz etrafını saran bu ilgi ağından öylesine memnundu ki, keyifle
"Ah kızım ah! Öküzün dünyası, gözlerinin gördüğü yer kadardır’’ dedi. Ne demek istediğini o an anlayamasakta hepimizin hoşuna gitti bu söz.
Halen mis kokulu çimenlerin üzerinde oturuyorduk, çay kaşığı sesleri, cırcır böcekleri ve kuş cıvıltıları sohbetimize eşlik ederken şeytan uçurtmaları yaptık. Saliha anne de kuyruklarını hazırladı. Mukaddes hiçbir anı kaçırmadan sürekli fotoğraflarımızı çekiyordu. İpeğin uçurtmasının ipi birbirine dolanırken, Saliha annenin ise bir metre bile havalanamadan usulca yere süzülürken, benim uçurtmam kiraz ağacına takılırken ve bir maymun edasıyla dallara tırmanıp uçurtmayı kurtarmaya çalışırken. Yırtılmıştı gazete kağıdından yaptığım uçurtmam. Hemen bir külaha çevirip hazır ağaca çıkmışken kirazları toplayıverdim ağaçtan inerken.
Cep telefonundan fotoğraflara baktığımızda epeyce bir eğlendik. Yalnız Mukaddes’ in suratının hafifçe asıldığını farkettim. Fotoğrafları kendi çektiği için karelerin içinde yer almadığından dolayı olduğunu düşünerek bahçenin bir çok yerinde ailecek onların fotoğraflarını çektim.
İpek "haydi anneanne ip atlayalım biraz da" diyerek, ipin bir ucunu Saliha anneye, diğer ucunu annesine uzattı. İpek keklik gibi sekerken bu anları da videoya çekmeyi ihmal etmedim.
Mukaddes ve İpeğin ısrarlarına dayanamayan Saliha anne de ipin ortasında yerini alıp tam beş kez atladı. Saliha anneyi kendime benzettim bir an. Kahvaltıdan önce; top oynarken, düştü düşecek bir bebeğin ayaklarıymışcasına yere zor bastığı ayaklarını, başının üzerinden çevrilen ip, her yaklaştığında neşeyle ve hızla yere çarpıyordu. Bu duruma şaşırmam gerekiyordu, ancak şaşırmadım. Mutluluk insana bütün acılarını unutturuyordu.
Pastayı hazırlamak ve biraz da Saliha anneyi dinlendirmek için onu oyalama görevini yine ipeğe vermiştim.
"İpekçim, sana öğrettiğim sesli harf değiştirmece oyunundan bahsetsene biraz"
İpek pastanın geleceğini hemen anladı "anneanne, sesli bir harf seçeceğiz önce. Mesela e harfi .Haftanın günlerinin sesli harflerini bu seçtiğimiz harfle değiştireceğiz"
Pezertese -sele- çerşembe-...
Mutfakta Mukaddesle pastayı hazırlarken
"uzun etek giymişsin ama farketmedim sanma, ağaca çıkarken gördüm sargılıydı ayak bileğin, ne oldu sana canım" dedi.
İki gün önce varis ameliyatı olduğumu söyleyemedim ona, "hiçç küçük bir sıyrık sadece, onu boşver de Saliha anne artık sizin burada birlikte kalacağınızı öğrenince sevinçten havalara uçacak "
Olanca gücümüzle alkış tutup "iyi ki doğdun iyi ki varsın" dediğimizde pastanın üzerindeki mumları tek nefeste ve sevinç gözyaşlarıyla söndürdü Saliha anne. Pastayı keserken Mukaddes müjdeyi de verdi.
"Anneciğim eşimin tayini bizim köye çıktı, artık hiç yalnız kalmayacaksın" Sevinç içinde sarıldık birbirimize. Aldığımız hediyeler bile bu kadar mutlu edemezdi Saliha anneyi. Hepimizin yüzünde Duchenne gülüşü ve artık benim gitme vaktim...
Yakasına umut dikilmiş danteli, uzun etekli elbisesi, kıvırcık beyaz saçları, kırışıklıklarıyla göz dolduran sahici gülümsemesiyle ufka karşı poz verir gibi arkamdan el sallıyordu Saliha anne...
EbRuAsya//
YORUMLAR
yaşanmış bir olayı okurken içinden geçtim sanki
Belki siz piknik yaparken bir ağaca yaslanmış çay içtim yüzümde o başlıkta olduğu gibi
“ Duchenne gülüşü“
Varlığımızın dersidir büyüklerimizin gizemli geçmişi
Hayat düsturumuz olur yaşadıkları
söyledikleri
Farklı bakış açıları olsa da bazen yaşam toprağımıza ekenek olur düşünsellikleri.
Yaşamdan alınmış çok güzel bir kesit yazdığın öykü ebrucum
Usta kalemine zeval gelmesin
Nasıl halletmiş
Ne güzel yakışmış güne
Yürekten tebriğim ve Sonsuz sevgimle
Rû //
ve bazende
bir gülüş öyküsünün yanına
bir geliş eklenir ki....
çıkarır işte
o nemli gözleri
saklandığı mendilin arkasından
iki gözü birden açılmış
âmâ sevincini yaşatır. ....
güne ne kadar yakıştı öyküm bilemem ama seçici kurula teşekkürlerim, minnettarlığımın yanında çok zayıf kalır...
hep olasın....
sevgimle...
Benzetme sanatıyla, sevgi sanatıyla, dostluk sanatıyla, yaşam sevinciyle yazın bize gülüyordu ılık ılık..
Bende ona gülümsedim, çok sevdim.
Rû //
okuyan yorumlayan gözlerine o tertemiz yüreğine sağlık.
çok teşekkür ve sevgilerimle canım