- 571 Okunma
- 4 Yorum
- 2 Beğeni
BİR GÜNÜN HİKAYESİ...
Esrik bir düş ’ün hikâyesidir zaman ve tırnak aralarında yelkovanın ötenazi yapılmış sonda saklı o an’ı yeniden yaşama güdüsü:
Anı defterimde saklı türkülerden derlediğim
Her şiirin naif iz düşümü
Bir katre de olsa hüzünlenmeliyim
Gaipten gelen coşkum ve tanık iken Mevla’m
Sabır küpü olduğum ömrün sarkacında
İzdiham mahsulü düşlerimden ördüğüm cesarette gizli
Şakıyan iç sesime not düştüğüm
Figan yüklü hazanın kulvarında at koşturduğu
Her yaprak dökümü
İlla ki teyellemeliyim ölen günü
Gecede saf tutan onca karanlığın da intikamını almalıyım
Gün yüzlü bir düşse içinde salındığım
Kömür karası gözlerinde sevgilinin
Yeniden başlamalıyım yaşamaya
Harcadığım bunca vakit ne ki?
Yasını tutacağım daha ne çok gün var önümde
Ensemde soluyan geçmişin
Küf kokulu nefesinden arınıp
Maviden bir telaşla dokunmalıyım illa ki yarınlara.
Bir renksem aykırı
Bir ruhsam kendini arayan
Bir tufansa kendimle olan yarışım ve işte başlıyorum sondan başa saymaya…
Düşlerin renginde örülüyüm ve ben edepli ve de gayet görgülü bir acıyım ama açamadığım kadar içimi dünde saklı gizin telaşını sürmekle bir yere varamayacağımı da biliyorum.
Bir düş mektebi adeta ömür ve günün b/ölünmüş dilimlerinde saklıyım elbet paye verdiğim düşlerimden arda kalan zamanda gerçeklerle hemhal paye verdiğim peşinen mutluluk sık uğramazken kapıma kapaklandığım yerde biliyorum da aslında ayağımın altından kayan zeminden öte içinde yüzdüğüm denizin coşkulu bir dalgasıyım bazense dalga boyu ile eşleşen gölgeler ve yüzüm sadece O’na dönük.
Kalbimle yaşamak gibisi yok madem kalbin kırıklarından örüyorum hayatı ve örgün eğitim sürecimin bitmesinin ertesi kaydımı yaptırdığım hayat okulunda hayli meşgulüm.
İç sesimin meali iken yazdıklarım bir de kayıt altına alamadığım düşünceler gün içerisinde sürtüştüğüm kendimle ve gece oldu mu bir masal kahramanı gibi kelimelerle inşa ettiğim masalımın en deli rüzgârı iken ilk cümlede doğduğum bir sonraki paragrafta emeklediğim ve yazının son cümlesine ulaştığımda zamandan ve mekândan iyice koptuğum.
Düşlerin derisi soyuluyor kimi zaman ve rutin ne yazdımsa ertesinde başka bir haletiruhiyeye bürünüyorum elbet görevimi ifa ettiğimden dolayı içim huzurla dolmuşken sabaha yakın bir saatte kapatıyorum gözlerimi ve yorgun beynim de dinlenmeye çekilmişken alt belleğimin de fişini çekiyorum çünkü beynimde düşlerimi depolayacak yeteri kadar yer kalmadığından mıdır ne sadece karanlığa dalıp yolculuk yaptığım düşlerimde üç maymunu oynuyorum yine de uyandığımda düş kırıntılarımı da yatağın altına süpürüyorum istemsiz bir şekilde.
Kırık notalar kimi zaman sessizliği dürten ve yakamdan dökülen kepekleri gecenin ve beylik bir rüzgâr ve sessizlik yine de geceyi delik deşen sesler var belki eğlence dönüşü avaz avaz bağıran semt sakinleri ya da normalleşmeye geçtiğimiz ilk günden beri hayatın tadını daha fazla çıkaran insan izlekleri bir yandan da bültenlerde uyarı anonsları ve hayatımın büyük bölümünü kaplamış günlük vaka sayıları.
Nazlı bir sitem saklı satır aralarında ve tutuklusu olduğum gizem ve telaşla geceyi yaşıyor ve yaşatıyorum gün boyu bir oraya bir buraya koşuşturmamın ertesi üç dört sayfa yazma hakkımı kullanıyorum günü değerli kılacak belki de kendimi kandırdığım ama yazmaktan başka bir şey gelmezken elimden.
Sıcak bir yaz günü ve akşamı serinletense cılız bir rüzgâr ve esefle dikiyorum gecenin söküklerini belki de bir ayraç koyduğum gibi hayata ve yazmaya iki dünyayı birbirine dikiyorum.
Miladi takvimden firar eden heceler ve rakamlar.
Mizacı belki de hayatın her yeni güne umutla sarıldığımız bir önceki günü çoktan yastık altı yaptığımız.
Bir özgürlük ise yürekten dilediğim ve öz güven ve işte sayfada dolaşmaya başladığım andan itibaren eşlik ediyor çengiler ve Çingenelerin ruhunu taşıyorum kalemi elime aldığım andan itibaren.
Yorucu bir günün ardından aldığım o çingene pembesi çiçek adını dahi bilmediğim sadece içimden geldiği için alıp getiriyorum eve annemin kucağına bırakıyorum ve sosyal mesafeye duyduğum güven ve inançla birkaç adım geri gidiyorum ve hafiften kararan hava bana sinyal veriyor.
Endamlı bir mehtap gökte salınan.
Yıldız haritamı bilmesem de biliyorum artık gök kubbeye göç etme vaktimin geldiğini.
Mizacım sıra dışı ve tıpkı sahip olduğum iki isim gibi; gündüzün çiçeği gecenin yıldızıyım.
Bazen ters düşüyorum kendimle ve günün erken saatinde konuyorum gök kubbeye ve geceye bırakıyorum yaprak dökmeyi lakin dikenlerimle aram pekiyi en azından kendime batırdığım çuvaldızın ardından üç beş diken batsa ne ki…
Sessiz kalamıyorum elbet ve gün boyu kiminle rastlaşsam içimde sonsuzluğa meyyal bir anlatma isteği. Gittiğim kitapçıda kitapların arasında kendimden geçmişken elim kolum kitapla dolu kasaya yürüyorum ve battığımın garantisi iken kitapların maliyeti bir yandan da gülümsüyorum kendi kendimde elbet eşlik eden kasiyere illa ki söylüyorum da kitap okumak kadar yazmanın faziletlerini tam anlatacağım ki diğer müşteriler giriyor sıraya ve yarım kalan cümlemi gece oldu mu tamamlamak üzere bekliyorum yazma vaktini.
Benim dilediğim bir saat de değil üstelik ilham perimin genelde randevuya geciktiği ama her halükarda onu kucakladığım ve masaya bıraktığım kitaplar beni ıslıklıyor elbet gündüzün yorgunluğunu unutuyorum bilgisayarın başına geçtiğimde aslında yorgunluk da değil tatlı bir heyecan iken gün içinde yaşadığım safça okşuyorum aldığım kitapları kimine göre sıradan bir gün olsa da hayatı yaşanır kılmanın ve de mutluluğun adresi iken kendi dünyamda yaşadığım ve yaşattıklarım…
YORUMLAR
"Her yaprak dökümü
İlla ki teyellemeliyim ölen günü"
Aslında her gün ayrı bir dünyaya uyanır insan, hersey aynı gibi dursada, güneşin açısı, bulutlar, kuşlar vs farklıdır.
Bu sebepten hiç bir zaman monoton değildir hayat, insanın kendi aklı ve fikri bile değişir. Bir an önceki düşünce bile değişkenlik gösterebilir.
...
...
Yazıyı okurken etkilenmemek imkansız aslında iki kere okudum. İlk okuduğumda fırsat bulup yorum yapamayasamda şimdi ilk fırsatta tekrar okuyup yorumlamak istedim.
Tebrikler
Harikaydı
Gülüm Çamlısoy
Çok net: monoton addedilen hayat ki bunu hep böyle varsaymışken ansızın zuhur eden o değişken mizacı evrenin.
Bir hayal bile renk verirken aslında renkler iken duygulara denk düşen ve işte o devasa mozaik...
Her şey bizde bitiyor aslında ve o b/akış açısı sihirli bir değnek gibi ışıldıyor.
Nüktedan ve coşkulu iken duygular ve de duyumsadıklarımız...
Çok şaşkınım çünkü ben olması gereken bir süreci yok saymışım.
Duygularım iken baskım mantığımla yaşadığım.
Ama engel olamadım ve işte kendime döndüm adeta güneşe dönen bir çiçek gibi.
Asla ait olmadığım bir dünyada kalıcı olmak adına verdiğim mücadele ve asla kişiliğime denk düşmeyen bir meslekle kendimi aldattığım...
Belki de yazarak hayallerimi gerçekleştirmeye çalışmam da bir yanılgıdır ama mutlu ve huzurluyum ben bu keşfettiğim yeni dünyada.
Yüreğiniz dert görmesin asla.
Tüm içtenliğimle teşekkür ederim.
En derin selam saygı ve iyi dileklerimle
Kalbimle yaşamak gibisi yok madem
kalbin kırıklarından örüyorum hayatı
ve örgün eğitim sürecimin bitmesinin ertesi kaydımı yaptırdığım hayat okulunda hayli meşgulüm ...
yazılarınız
şiirleriniz
insanı içine çeken bir sanat eseri,
san ki büyülü bir atmosfer.
Yürekten kutluyorum arkadaşımı
Sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
İşin sırrı büyük olasılıkla sevgi ve coşku bunu ise bir ömür hep böyle yaşadım.
D/okunmak hayatı ve hayat aslında dokurken yüreği.
Sevgiyle eşleşen sözcükler.
Anlatmak ve hayal gücü bu da çocukluktan kalma.
Yarım kalan o kadar çok hikayem var ki canım arkadaşım en çok da meslek yaşantımda içimde kalan nice ukde.
Başladığım hiç bir işin devamını getiremedim aslında izin vermediler.
Her şey çok başka bir boyutta konumlandıracaktı beni eğer ki pes etmeseydim.
Gülsem mi ağlasam mı?
Ama her şeyde bir hayır var işte:
Yarım hikayelerimden bir cennete düştü yolum ve sözcükler benim çiçeklerim sizlerse yol arkadaşlarım.
Dünde kalan neyse helali hoş olsun.
Sözüm ona mükemmel bir kariyeri üstüme geçirecekken.
Konumlandırdığım kendimi ya da insanların gözünde neye denk düşüyorsam ki...
Artık bunu görmezden geliyorum çünkü Edebiyat'ın büyüleyici güzelliği ile kendime bir dünya inşa ettim.
Belki de asla varamayacağım o mutlu son olsun...
Hayali bile güzel.
Laf aramızda, canım arkadaşım: en en sevdiğim dostum hayallerimi çaldı ve sırra kadem bastı ki kardeşimden çok severdim.
Sevmek tek tutunduğum dal.
Hayatı sevdiren umut ve yazmam vesile olan ve sizlerden aldığım güç.
Teşekkür ederim çok teşekkür ederim.
O kadar değerlisin ki.
Sevgimle canımm arkadaşım benim.
İflah olmaz bir hayalperestim ben öyle ki hayatımın bir bölümünde Çalıkuşu gömleğimi giyip de öğretmenlik yaptığım okullardan tut da...
:))
İyi ki varsın.
<3
İnsanoğlunun kalbinin dizginleyemediği düşüncelerini besliyor ve engin dilini konuşturuyor
Güzelliğin altında yatan gizli kalmış duygular hadi buradan gidelim der gibi uçsuz bucaksız.
Yazınız güzel bir köşede, dalgaları köpükleriyle kaynaşmakta
Ve sesiniz denizin uğultusu dinliyor
Mavi
Sevgimle
Gülüm Çamlısoy
Hayatın iz düşümü.
Ve düşler ve duygular.
Ve sevgi...
Çok çok teşekkür ederim güzel yüreğinize canımm arkadaşım.
Varlığınız adına müteşekkirim ve içtenliğiniz adına.
Sonsuz sevgimle gönül bahçenize.