- 288 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Greenpeace Haklıymış!
GERENPEACE HAKLIYMIŞ!
Greenpeace (Yeşil Barış) diye bir örgüt var; adını duymuşsunuzdur, belki de haklarında yeterli bilgi sahibisinizdir.
Ben şahsen bu örgütün adını yeniyetmelik çağımda duymuştum, yaklaşık elli yıldır da protestodan ibaret barışçı eylemlerine tv ekranlarındaki haberlere bakarak şahit oluyorum. Onların eylemlerinde -bildiğim kadarıyla- vurma, yaralama, öldürme, kundaklama gibi şiddet ve dehşet içeren saldırılar hiç olmadı.
Mesela fi tarihinde Berlin’de, fosil yakıtını kullanmayı protesto etmek için bir eylem yapmışlardı. Neydi eylemleri ve amaçları? Berlin’in simgesi Zafer sütununun çevresini tonlarca boya kullanarak boyamışlardı. Kullandıkları boya sarıydı, dolayısıyla güneş enerjisine dikkat çekmeyi amaçlıyorlardı.
Yine fi tarihinde beş altı Greenpeace üyesinin, palmiye yağı taşıyan koskocaman bir yük gemisine botla yanaştığını ve birisinin gemiye çıkmayı başardığını hatırlıyorum. Gemiye çıkan şahıs gemi kaptanı tarafından tutuklanmıştı tabii. Neydi bu meczupların (o devirlerde Yeşil Barışçıları meczup olarak adlandırıyordum) amacı? Gemiyi kaçırmak, personeli esir almak, gemideki malları gasp etmek değildi elbette. Palmiye yağı elde edilirken ormanların katledildiğini iddia ediyorlar ve insanların bu yağdan vazgeçmelerini istiyorlardı.
ABD’nin yaptığı nükleer denemeleri durdurmak amacıyla 1971’de kurulan Uluslararası Çevre Örgütü Greenpeace’in yarım asırlık mücadelesinde sayısız protesto eylemi var.
İtiraf etmeliyim ki bunca yıldır Yeşil Barış örgütünün eylemlerini film seyreder gibi haber kanallarının ekranlarında, alaycı ve küçümseyen bir tavırla izliyordum. “Kim bunlar, ne istiyorlar, niçin hayatlarını tehlikeye atıyorlar?” sorularına cevap bulma zahmetine bile katlanmamıştım. Yeşil Barış hareketinin paralelinde kurulan Almanya’daki Yeşiller Partisi’nin parlamentoya girmesini ve gittikçe güçlenmesini şaşkınlıkla izledim. Öyle ya, Greenpeace üyeleri benim gözümde birer meczuptan başka bir şey değildi.
Yanılmışım dostlar, yanılmışım! Bu insanlar son derece ferasetli, erdemli ve ileri görüşlü kimselermiş. Meczup olan benmişim meğer!
Neden mi?
Çocukluğumda ve gençliğimde tertemiz İznik Gölü’nden su içtim, testiye doldurduğum suyu sebze tarlamızda kurduğumuz sofraya getirdim. Şimdi iç içebilirsen!.. Çocukluğumda ve gençliğimde bu gölden ilik ve gördek balıkları yakaladım; gördek balığını kepekleme yapıp yedik, ilik balıklarının turşusunu kurup kışa sakladık. Şimdi gir göle, ara da bul bakkalım bu balıkları!.. Çocukluğumda ve gençliğimde ovalarımızda sincaplar, kertenkeleler cirit atardı, her yerde karınca yuvaları vardı. Karıncalar ovamıza küstü şimdi, börtü böcek azaldı, tabiatın dengesi bozuldu. Öyle bir hâle geldi ki ovamız; gübre atmazsan, dokuz on defa zirai ilaçlama yapmazsan ne sebze alabilirsin ne de zeytin toplayabilirsin.
Her geçen gün kötüye evrilen tüm bu değişimleri yaşayıp da Yeşil Barış hareketine kayıtsız kalmak meczupluk değil de nedir?
Evet, Greenpeace haklıymış!
Bilim insanlarının tespitine göre sera gazı etkisiyle dünyanın ısısı iki derece artmış. İklim bilimciler: “Kutuplardaki buzlar eriyor, denizlerdeki su seviyesinin yükseliyor, yakın bir gelecekte yüzlerce sahil şehri su altında kalacak,” diye bas bas bağırıyor.
Avusturalya’da 2019 Haziran’ında başlayan orman yangınları 240 gün sürdü; bu yangında 8 milyon hektar (seksen milyon dönüm) orman yok oldu, yangında bir milyar yüz milyon hayvanın telef olduğu tahmin ediliyor.
2021 Haziran’ında Kanada’da sıcaklar sebebiyle sekiz yüz insan can verdi, yaklaşık üç yüz yerde çıkan orman yangınları sönmek bilmiyor, Lytton bölgesinde halk tahliye edildi.
Geçtiğimiz günlerde ABD’nin Kaliforniya eyaletinde termometreler 54 dereceyi gösterdi, ülkede orman yangınlarıyla mücadele aralıksız sürdürülüyor.
Herkesçe malumdur ki “Kış, kar, soğuk” denince ilk akla gelen yer Sibirya’dır. Dünyadan haberler verildiğinde öğreniyoruz ki Sibirya bile orman yangınlarına esir olmuş. Yabancı kaynaklı gazeteler Brezilya’nın Amazonlar bölgesinde bu yıl içinde 2300 orman yangını çıktığını, altın madenciliği yüzünden Amazonların çöle dönüşmeye başladığını yazıyor.
Alanı daraltıp ülkemize geçelim. Trakya’da kuraklık yüzünden Meriç ve Tunca nehirlerinin debisi düşerken Doğu Karadeniz Bölgesinden her gün şiddetli yağış ve sel felaketi haberleri geliyor. Sele teslim olan Artvin Arhavi’nin hâli içler acısı… Güneydoğu Anadolu’da ise kuraklık hüküm sürüyor. Cizre’de sıcaklık 49 dereceye yükseldi.
Daha fazla içinizi karartmadan gelelim sadede…
Evet, haklıymış Greenpeace mensupları. Peki ne istiyor bunlar, amaçları nelerdir?
“Okyanusların ve yaşlı ormanların korunması, nükleer silahlanmaya son verilmesi, küresel ısınmanın durdurulması, savaşların önlenmesi, organizmaların genleriyle oynanmaması, zehirli kimyasalların doğaya bırakılmadan yok edilmesi, temiz ve geri dönüştürülebilir enerjinin kullanılması vb.”
Şimdi aklı başında insanlara “Bu hedeflere onay verir misin?” diye sorsak sanırım hepsi de kabul eder.
Yukarıdaki hedefler doğrultusunda mücadele eden Yeşil Barışçıların en nihai amacı gelecek nesillere tertemiz bir dünya teslim etmektir sanırım. İnsan olan her insan bu amaca hizmet etmelidir kanımca.
Şimdi şöyle bir soru akla gelebilir: Greeenpeace üyeleri yarım asırdır eylemler yapıyor, insanların dikkatini küresel sorunlara çekmeye, farkındalık yaratmaya çalışıyor. Bu mücadelenin sonunda neyi başardılar, insanlığa ne kazandırdılar?
Politikacıları bilinçlendirdiler. İşte kanıt: 2015’te iklim krizini durdurmak ve küresel sıcaklık artışını 1,5 derecede tutmak amaçlı Paris İklim Anlaşması imzalandı. Hatırlayacaksınız; Trump durup dururken 2020’de bu anlaşmadan çekildiğini söylemişti; Biden ise başkan olur olmaz Paris Anlaşmasına imza attı.
Şu anda Paris İklim Anlaşmasına 197 ülke imza atmıştır fakat sadece altısı parlamentolarında onaylatmamıştır. Bu ülkeler; Eritre, İran, Irak, Libya ve Yemen’dir.
Peki ya altıncısı?
Maalesef ve maalesef Türkiye’dir.
Kalın sağlıcakla…
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.