- 473 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Ailem ve Ben ANNEMİN HAYATI
Ailem ve Ben
ANNEMİN HAYATI
Annem hayatıyla olduğu gibi ölümüyle de bize dersler verdi. Hayatında gösterdiği tavırların bu gün anlamlı olduğunu düşünüyorum bu gün. Hayatı boyunca büyük çileler çekmiş bir kadın. Bu konuyu ifade ettiği halde bize bir türlü inandıramamıştı.
Ailesinin en büyük kızıydı. Kendisinden büyük bir abisi vardı yalnızca. Genç yaşta evlendirildi. Ne bir eğitim alabildi, ne de gençliğini yaşayabildi. Annesi yemek yapmayı bile öğretmemişti ona. Onun tabiriyle tarla ve inek peşinde geçti ömrüyle.
18 yaşına gelince kısmeti çıktı. Hiç görmeden evlendi. Görücü usulü denilen evlilik şeklinin en yoz türüydü bu. Sevdiği adamı unutmak zorunda kaldı. Ona türküler söylüyordu aslında tarlada çalışırken. Evlendiği adamı gerdek gecesi gördü. Babası gibi hocaydı o da. Kayınpederi de hocaydı. Bir köyden öbür köye at sırtında gelin götürüldü.
Bu kez kaynanasının emrinde rençberlik yapmaya devam etti.
Hemen çocuk sahibi oldu. Art arda doğumlar yaptı. Kocası askere gitti. Yalnız kaldı. Bebeğinin mamasını katı yaptığı için ölümüne sebep oldu. O zaman yaptığı duanın kabul edildiği bu gün anlaşılmış oldu. O günkü duası şuydu: Allah’ın bir daha ona evlatlarından birinin ölümünü göstermemesi idi. İki çocuğunu küçük yaşlarda kaybetmiş oldu. 2. si ölü toplam 9 çocuk dünyaya getirdi. İlk çocukları hep erkek oldu. Kız çocuk sahibi olmak isteyen kocası yüzünden doğurmaya devam etti. Çocukları arasında hep 1,5 ile 2 yaş fark vardı. Yalnız son oğlandan sonra umutlarını kesmiş olacak ki; 5 yıl ara verdiler. İlk kızdan sonra hızlarını alamadılar; 2 şer yıl arayla 3 kız çocuğu sahibi oldular. Üçüncüyü aldırmayı bile düşündüler. Ama onun deyimiyle Allah’’tan korkarak vaz geçtiler.
Köyden kente göçtüler amma uzun yıllar köylü hayattan vaz geçemediler. Çünkü kocasının maaşı çok düşüktü. Aile nüfusu kalabalıktı.
Tarlaları köyle kentin ortasında bir yerdeydi değişen bir şey yoktu. Yine yayan gidiyorlardı tarlaya. Fasulye ve mısır ekiyorlardı. Fasulyenin barbunya cinsini tercih ediyorlardı. Barbunyadan turşu yapıyorlar, bir kısmını da kurutarak adına fasulye çorbası dedikleri yemekte kullanıyorlardı. Karalahana ekiyor onun yemeğini yapıyorlardı. Meşhur mıhlama yemeği menünün değişmeziydi. Sonrada tarhana çorbası eklendi menüye.
Kentte de ahır yaptılar kendilerine. İnek ve buzağıları vardı. Sütünü satıyorlar, yoğurdunu ayran yapıyorlardı. Tereyağını mıhlamada kullanıyorlardı. Ayranı bulgur pilavı yanında tüketiyorlardı. Kentin köye benzer taşra kısmında, yarı köylüi yarı kentli hayatı sürüyorlardı.
Mısır ekmeği yapıyorlardı. Ekmek olarak tükettikleri oydu. Helva bayram yiyeceği idi. Diğer yiyecekleri tanımıyorlardı. Çocuklar okula yırtık lastik ayakkabılarla gidiyorlardı. Yılda bir kez o da Ramazan bayramında yeni elbise giyme şansları vardı.
ANNEM yine tarla, ahır ve çocuk arasında yoğrulup gidiyordu.
Ahmet KEMAL
Kayıt Tarihi : 28.4.2015 10:00:00 Şiiri Değerlendir
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.