- 351 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
SENİRKENT’İN İLÇE MERKEZİ OLUŞUNUN ÖYKÜSÜ (1867-1952)
Dr. İbrahim KARAER
NOT: Kaynak gösterilmeden alıntı yapılamaz.
Senirkent, 16 Haziran 1952 tarihinde ilçe merkezi olmuş ve Senirkent halkı bunu büyük bir zafer olarak kutlamıştır. Günümüz şartlarına bakarak, “belirlenen nüfus yoğunluğuna ulaşan bir yerleşimin, ilçe merkezi olmasından daha doğal ne olabilir ki” diye düşünülebilir. Ancak Senirkent bakımından durum hiçte öyle değildir. Çünkü Senirkent’in en büyük dezavantajı, köklü bir geçmişe sahip Uluborlu kaza merkezine on kilometre mesafede bulunması idi. Roma döneminin önemli şehirlerinden biri olan Uluborlu (Apollonia), Bizans döneminde gerilemiş olsa bile, Anadolu Selçuklu Devleti zamanında şehzadeler şehri unvanı ile tanınmış, Hamidoğulları Beyliğine başkentlik yapmış, Osmanlı Devleti zamanında “kaza statüsünü” korumuştur. Ancak ona bağlı olarak kurulan ve her geçen gün gelişen Senirkent köyü XIX. yüzyılın başlarından itibaren kaza merkezi ile boy ölçüşür hale gelmiş; XX. yüzyılda onu geride bırakmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan 28 Mart 1827 tarihli evrakta;1820’li yıllarda Uluborlu kazası vergi yükünün üçte birini karşılayan Senirkent köyünden 300’den fazla kişinin Burdur, Aydın ve Saruhan taraflarına hicret (firar) ettiği bundan dolayı vergilerin ödenmesinde sıkıntı yaşandığı; Aydın, Burdur ve Saruhan taraflarına göçen ahalinin memleketlerine geri dönmelerinin sağlanması istenmiştir (Cevdet Dahiliye 3011). Bu belge bize, Senirkent’in Uluborlu kazası içindeki ekonomik gücünü göstermektedir. Senirkent’in nüfusu 1830 ve 1840 yıllarında 2.900-3000 aralığında idi. Kaza merkezinde yaklaşık 4.000 kişi yaşamakta idi. Senirkent nüfusu 1900 yılında 5.430’a, 1915 yılında 6.290’a ulaşmış (1915 yılında kaza merkezi Uluborlu’da 7.727 kişi yaşamakta idi); 1940’lı yıllarda Uluborlu’yu çoktan geçmişti.
Senirkent’in Nahiye Oluşu
Osmanlı Devletinde 1867 yılında idari taksimatın yeniden düzenlenmesi sırasında Senirkent’in kaza merkezi olması gündeme gelmiş; bir rivayete göre Senirkent ileri gelenleri köylerinin kaza merkezi olmasını istememişler veya bu konuda gerekli çabayı göstermemişlerdir. Ancak daha sonraki tarihlerde Senirkent ileri gelenlerinin kaza olmak için verdikleri mücadeleye bakarak, bu rivayetin doğru olmadığını, Uluborlu’nun eski bir kaza merkezi olmasından dolayı tercih edildiğini söylemek mümkündür.
XIX. yüzyıl belgelerinde Senirkent’ten cesim (iri, büyük, kocaman) köy olarak söz edilmektedir. Senirkent, 1845 yılında Konya Vilayeti Hamid Sancağı (Livası) Uluborlu kazasına bağlı 4 mahalle, 522 haneden oluşan tahminen 2.600 nüfuslu, bünyesinde çeşitli meslek gruplarını barındıran büyük bir köydü. İncelediğimiz 1844/1845 tarihli Uluborlu Kazası Temettuat Defterinden Senirkent’in kaza merkezi olabilecek nüfus ve ekonomik güce sahip olduğu anlaşılmaktadır. Senirkent, Uluborlu kazasına bağlı bir köy olmasına rağmen, nüfus ve ekonomik faaliyet bakımından kaza ve nahiye statüsünde olan birçok yerden daha gelişmiş durumda idi. Mesela; 1871 tarihli Konya Vilayet salnamesinde Ilgın kazası 238 hane 906 nüfus, Tefenni kazası 158 hane 413 nüfus ve Isparta’nın Keçiborlu nahiyesi 236 hane 922 nüfusa sahiptir. Adı geçen salnamede Senirkent’in nüfusunun iki binin üzerinde olduğu görülmektedir. Senirkent halkı, XIX. yüzyılın son çeyreğinde gelişen ekonomisi, artan nüfusuyla ilçe merkezi olmayı hak ettikleri inancı ile harekete geçmiştir. Senirkent’in ilçe merkezi olması halinde eski gücünü yitireceğini, resmi işlemler için başka yerlere gitmek zorunda kalacağını bilen Uluborlu halkı da bu hareketi önlemeye çalışmıştır. Böylece iki kasaba arasında uzun yıllar süren bir rekabet yaşanmıştır. Senirkent, 11 Şubat 1880 tarihinde Hamid sancağına bağlı nahiye merkezi olmuştur. Daha önceki yazımızda (Senirkent Yükseliş gazetesi Nisan, Mayıs 2021) Senirkent’in nahiye oluşunu belgeler ışığında ayrıntılı olarak incelediğimiz için burada tekrar anlatmayacağım.
Senirkent Nahiyesinin Tekrar Uluborlu Kazasına Bağlanması (1893)
Senirkent’in 11 Şubat 1880 tarihinde Sancak Merkezi Isparta’ya bağlı nahiye olması, Uluborlu halkını rahatsız etmiş, kazalık statüsünü kaybedecekleri endişesine kapılmışlardır. Uluborlu kazası ileri gelenleri, Senirkent’in eskiden olduğu gibi Uluborlu kazasına bağlanması için harekete geçmişler ve 1893 yılında Senirkent tekrar Uluborlu kazasına bağlanmıştır. Bu durumdan hoşnut olmayan Senirkent halkı ve ileri gelenleri Uluborlu’nun kazalık statüsünün iptal edilerek Senirkent’in kaza merkezi yapılması veya Senirkent’in yeniden sancak merkezine bağlanması için teşebbüse geçmişlerdir. Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivinde bulunan DH.MKT 214-75, DH.MKT 228-63, DH.MKT 2742-69, DH.MKT 2772-80, DH.MKT 2783-40 numaralı dosyalarda bulunan belgeler, Senirkent-Uluborlu arasında yaşanan bu mücadeleyi belgelemesi bakımından önemlidir.
Sancak merkezinden koparılarak tekrar Uluborlu kazasına bağlanan Senirkent halkı, kendilerinin büyük bir haksızlığa uğradıklarından bahisle, 12 Mart 1894 tarihinde, eskiden olduğu gibi sancak merkezine bağlanmak istediklerini ahali vekili, eşraf ve muhtaran (seçkin kişiler) tarafından imzalanan dilekçe ile sadarete müracaat etmişlerdir (DH.MKT 214-75). Bu dilekçeden bir netice alamayan Senirkent halkı, 23 Nisan 1894 tarihli dilekçe ile Hamidabad sancağı merkezine bağlanmak için sadarete yeniden müracaat etmişler; 22 Mayıs 1894 tarihinde Dahiliye Mektubu Kaleminden Konya vilayetine yazılan yazıda, durumun araştırılması istenmiştir (DH.MKT 228-63).
Senirkent halkı 1909 yılında Uluborlu kazasının ilgası, Senirkent nahiyesinin kaza merkezi olması için yeni bir teşebbüste bulunmuştur. Uluborlu halkı da bu teşebbüse önderlik eden Başyiğit oğlu Süleyman Efendiye çok sert bir dille, hatta onu zan altında bırakacak şekilde cevap vermiştir. Buna en güzel örnek Cumhurbaşkanlığı Osmanlı Arşivindeki DH.MKT 2742-69 numaralı dosyada bulunan 17 Kanun-ı Sani 324 (30 Ocak 1909) tarihli Uluborlu halkı tarafından Dahiliye Nezaretine yazılan dilekçedir. Dilekçeye 124 mühür basılmıştır. Dilekçede Uluborlu kazası ve Senirkent nahiyesinin tarihi, sosyal ve kültürel varlıkları hakkında bilgi verilmiş; daha sonra Uluborlu kazasının ilga edilerek Senirkent’in kaza merkezi olması için tertip ettiği dilekçeyi zorla mühürlettiği iddia edilen Başyiğit oğlu Süleyman hakkında suçlayıcı ifadeler kullanılmıştır. İçişleri Bakanlığından Konya Vilayetine yazılan 18 Şubat 1909 tarihli yazıda, Uluborlu kazasının nahiyeye tahviliyle Senirkent nahiyesinin merkez kaza yapılması için Senirkent nahiyesi ahalisinden ve mütegallibeden Süleyman tarafından ahaliye cebren mühürlettirilen iki kıta arzuhalden birinin yazı ekinde gönderildiği belirtilmiştir. Söz konusu yazının derkenarına düşülen notta; Uluborlu kasabasının dört redif taburunun merkezinde, şimendifer istasyonuna altı saat mesafede ve kadim bir şehir olması sebebiyle nahiyeye dönüştürülmesinin uygun olmadığı belirtilmiştir.
DH.MKT 2772-80 numaralı dosyada bulunan evraka göre; Senirkent halkı, Uluborlu’nun sarp ve dağlık bir mevkide bulunmasından dolayı ulaşımın zor olduğu, Senirkent’e uzak olması sebebiyle en basit işleri için bile bir günlük işlerinden kaldıklarını gerekçe göstererek merkez kazanın Senirkent’e naklini talep eden 17 Mart 1909 tarihli dilekçeyi mühürleyerek Meclis-i Mebusan Başkanlığına göndermişlerdir. Bu dilekçe 22 Mart 1909 tarihinde Konya Vilayetine iade edilmiştir.
DH.MKT 2783-40 numaralı dosyada bulunan belgelerden Senirkent halkının Uluborlu kazasının lağvı ve Senirkent nahiyesinin kazaya tahvili hakkındaki dilekçesi; Uluborlu halkı tarafından büyük tepkiyle karşılanmıştır. Meclis Başkanı imzası ile 14 Mart 1325 (27 Mart 1909) tarihli Dahiliye Nezaretine yazılan yazıda; Uluborlu halkının dilekçesine atıf yapılarak Başyiğit oğlu Süleyman Efendiyi karalayıcı, Uluborlu kazasının ilgası ve Senirkent nahiyesinin kazaya tahvili ile Uluborlu halkının maddi ve manevi yönden büyük zarar göreceği, hukuk ve asayişlerinin korunması talepleri ifade edilmiştir. Söz konusu dilekçe, Meclis Arzuhal Encümenince incelenerek Dahiliye Nezaretine gönderilmiş; Dahiliye Nezaretinden Konya vilayetine yazılan 1 Nisan 1909 tarihli yazıda da, benzer ifadeler kullanılarak dilekçe iade edilmiştir.
Senirkent’in ilçe merkezi olmak için verdiği mücadele Cumhuriyet döneminde de devam etmiştir. 1918-1920 yıllarında Senirkent’te Nahiye Müdürlüğü yapan Ahmet İhsan Kılıç, bu konu ile ilgili şu anısını aktarmıştır: “Merhum Hacı Molla, zamanın Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt ve Onun Özel kalem Müdürü Senirkent’in fahri hemşerisi Cemal Hakkı Selek ile görüşerek ilçe olmak arzusunu onlara etraflıca anlatmış ve bu konuda yardım istemiştir. Mahmut Esat Bey dokümanlı bilgi isteyerek bu işin halline çalışacağına söz vermiştir. Hazırlanan evrak postadan alınıp yok edilince, araya giren zaman ve Adalet Bakanlığındaki değişiklik yüzünden Hacı Molla Efendinin hayali serap olmuştur.” (Ahmet İhsan Kılıç, Hür Senirkent, 22.11.1958). Meşrutiyet döneminde de kaza olmak için yapılan resmi müracaatların postada engellendiği anlaşılmaktadır. Uluborlu ileri gelenleri tarafından hazırlanan 30 Ocak 1909 tarihli dilekçede, Başyiğitoğlu Süleyman’ın fesat dilekçesini İzmir’den gönderdiği ifade edilmiştir. (Uluborlu’nun kazalığının iptal edilerek Senirkent’in kaza yapılması hakkındaki dilekçe, fesat dilekçesi olarak nitelendirilmiştir).
Meşrutiyetten Cumhuriyete süren Senirkent’in ilçe olma isteği bütün siyasilere duyurulmuş, maalesef Demokrat Parti iktidarına kadar bu arzu gerçekleşmemiştir. 1940’lı yıllarda Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Afyon’u ziyaretlerinde Senirkent Yükseliş Birliği Afyon Talebe Yurdu Müdürü Selman Irlayıcı’yı kabulünde; “Daha siz ilçe olmadınız mı?” diye sormuştur (Senirkent Mecmuası, sayı: 2, 1972)
Demokrat Partinin iktidara gelmesi ile Senirkent’e ilçe merkezi olma yolu açılmıştır. Isparta İl Genel Meclisi 26 Aralık 1950 tarihli toplantısında Senirkent’in kaza, Uluborlu’nun nahiye olmasını kararlaş¬tırmış ve bu kararını İçişleri Bakanlığına önermiştir. Bu öneri, İçişleri Bakanı Halil Özyörük’ün de tasvibi ile TBMM Başkanlığına gönderilmiştir. Bunun üzerine, Senirkent ve Uluborlu tarafından yoğun bir kampanya başlatılmıştır. Özellikle TBMM Başkanlığına, milletvekillerine, siyasi parti yetkililerine telgraflar çekilmiş, mektuplar yazılmış, yetkili makamlar ziyaret edilmiş; Senirkent tarafından bir adet, Uluborlu tarafından üç adet broşür basılıp dağıtılmıştır.
Uluborlu İlçesi Merkezinin Senirkent Kasabasına ve Senirkent Bucağı Merkezinin de Uluborlu Kasabasına Kaldırılmasına, İlçe Adının Senirkent, Bucak Adının da Uluborlu Olarak Değiştirilmesine Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri Komisyonu Raporu (1/229) esas numarasıyla Başbakan Adnan Menderes’in imzası ile 19 Temmuz 1951 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına gönderilmiştir.
Senirkent bucağının ilçe olmasıyla ilgili hükümet gerekçesinde;
1 – 1950 nüfus sayımına göre, Uluborlu ilçesinin, Senirkent bucağı ve köyleri ile birlikte toplam nüfusunun 20.264 olduğu, bu nüfusun; Se¬nirkent bucak merkezinde 7.425, köylerinde 6.305 olmak üzere toplam 13.720 nüfusu olduğu; Uluborlu ilçe merkezinde 4.276, köylerinde 2.258 olmak üzere toplam 6.534 nüfusu olduğu;
2 – Uluborlu ilçesinin köylere uzaklığının 5 ila 32 kilometre, Senirkent bucağının ise, 4 ila 21 kilometre mesafede olduğu; bu itibarla, Senirkent bucağının merkezi bir konumda bulunduğu; Senirkent bucağı¬nın ilçe yapılmasıyla, Senirkent ve bağlı köylerde yaşayan vatandaşların hükümet ile olan ilişki ve işlemlerinde kolaylığın, yakınlığın ve merkezi¬liğin temini bakımından yararlı olacağı;
3 – Bucak merkezi Senirkent’te çiftçilik, meyvecilik, şarapçılık, halı ve bez dokumacılığıyla iştigal edildiği ve her geçen gün üretimin arttırılarak iş sahalarının genişlemekte olduğu, ekonomik ve sosyal bakımlardan sürekli gelişme kaydettiği ve il yetkili kurullarının görüşleri doğrultusunda söz konusu tasarının hazırlandığı belirtilmiştir (Musa Keskin. 19 Temmuz 1951 – 16 Haziran 1952 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Senirkent. “Senirkent’in İlçe Oluşunun 50. Yılı Sempozyumu, 2002, s.1-2.).
Her şey Senirkent’in lehinde olmasına rağmen, bu tasarı kanunlaşmamıştır. Uluborlu bürokrat ve aydınları milletvekillerini etkileyerek sürecin işlemesini engellemişlerdir. Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 163. Birleşiminin İkinci Oturumunda söz alan Çanakkale Milletvekili Emin Kalafat, 19 aydır sürüncemede kalan tasarının ivedilikli görüşülmesini teklif etmiş ve tasarının görüşülmesine başlanmıştır. İlk sözü Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Manisa Milletvekili Samet Ağaoğlu, Senirkent’in ilçe olmasını, Uluborlu’nun da ilçe kalmasının daha doğru olacağını, bunun için tasarının yeniden düzenlenmesi için Bütçe Komisyonuna iadesini teklif etmiştir. Yapılan konuşmalardan sonra tasarı, ikinci kez Bütçe Komisyonuna gönderilmiştir. Tasarı, Bütçe Komisyonunda görüşülerek Hükümetin isteği doğrultusunda değişiklik yapılmış, 9 Haziran 1952 tarihinde Bütçe Komisyonu raporu TBMM Başkanlığına iletilmiştir. Artık, tasarı “Isparta İli Uluborlu İlçesinin Senirkent Bucağında İlçe Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı” şeklini almış ve TBMM gündemine girmiştir.16 Haziran 1952 tarihinde TBMM Genel Kurulu 85. Birleşiminin İkinci Oturumunda Bütçe Komisyonu Başkanı Burdur Milletvekili Fethi Çelikbaş gündemin altıncı sırasında bulunan “Isparta İli Uluborlu İlçesinin Senirkent Bucağında İlçe Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı”nın ivedilikle görüşülmesini teklif etmiştir. Yapılan oylama sonunda bu teklif kabul edilerek tasarının müzakerelerine geçilmiş ve tasarının tümü üzerinde ve maddelerin görüşülmesi sırasında söz alan olmadığı için tasarı aynen kanunlaşmıştır.
Isparta İli Uluborlu İlçesinin Senirkent Bucağında İlçe Kurulması Hakkında Kanun Tasarısı
"Madde 1- Bağlı (I) sayılı cetvelde adları yazılı köyleri ihtiva etmek üzere Isparta ili Uluborlu ilçesi Senirkent bucağında ilçe kurulmuştur.
Madde 2- İlişik (2) sayılı cetvelde derece, aylık ve sayıları gösterilen kadrolar, 3656 sayılı Kanuna bağlı (1) sayılı cetvelde ilgili Bakanlık ve dairelerin kadrolarına eklenmiştir.
Madde 3- Bu Kanun 30 Haziran 1952 tarihinde yürürlüğe girer.
Madde 4- Bu kanunu Bakanlar Kurulu yürütür" şeklinde düzenlenmiş ve tasarının tümü oylanarak kabul olunmuştur.
TBMM Genel Kurulunda kabul edilen Senirkent’in ilçe olmasıyla ilgili 5959 sayılı Kanun, 17 Haziran 1952 tarih ve 1/229 sayılı yazıyla Cumhurbaşkanlığının onayına sunulmuş, Cumhurbaşkanı Celal Bayar tarafından 19 Haziran 1952 tarihinde onaylanarak 23 Haziran 1952 tarihli T.C. Resmi Gazete’de yayımlanmıştır. Böylece Uluborlu Senirkent arasındaki çekişme tatlıya bağlanmıştır.
Senirkent’in ilçe merkezi oluşunun 69. Yılı kutlu olsun.
KAYNAKLAR
- COA Cevdet Dahiliye 3011
- COA DH.MKT 214-75
- COA DH.MKT 228-63
- COA DH.MKT 2742-69
- COA DH.MKT 2772-80
- COA DH.MKT 2783-40
- Karaer, İbrahim (2011), Dünden Bugüne Senirkent (1182-2010), Ankara: Senirkent Kültür ve Yardımlaşma Derneği
- Karaer, İbrahim (2013), Senirkent’in Sosyal ve Ekonomik Tarihi, Isparta: Senirkent Belediyesi
- Keskin, Musa, 19 Temmuz 1951 – 16 Haziran 1952 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisinde Senirkent. “Senirkent’in İlçe Oluşunun 50. Yılı Sempozyumu, 2002, s.1-2.
- Kılıç, Ahmet İhsan, “Milli Mücadele Yıllarında Senirkent”, Hür Senirkent, 22.11.1958
- Senirkent Mecmuası, sayı: 2, 1972.
Dr. İbrahim KARAER
Ankara/ 5 Haziran 2021
Bu yazı, Senirkent Yükseliş gazetesinin Haziran 2021 tarihli sayısında yayımlanmıştır.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.