- 589 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
Yazar Sadettin Turhan ile...
17 Kitaba İmza atan Hemşerimiz Niksarlı Sadettin Turhan : “Her yazdığım kitap bir proje kitabıdır hedef kitlesi ve idealleri vardır.”
TURAN YALÇIN- - Bize kısaca kendinizi tanıtır mısınız?
SADETTİN TURHAN- 1974 yılında İstanbul’da dünyaya geldim, aslen Tokat Niksarlıyım, meslek olarak Mali müşavirlik yapıyorum. Bunun dışında 2003 yılından beri değişik dergi, radyo ve televizyonlarda yazılar ve programlar yaptım.
2010 yılından beri Gençlik ve ahlak üzerine kitaplar yazıp, bu konuda konferanslar veriyorum. Bugüne kadar yayınlanmış 17 tane kitabım var. Evli ve 2 çocuk babasıyım.
TURAN YALÇIN-– Son iki yılda kaç kitap çıkardınız konuları nelerdir?
SADETTİN TURHAN- Virüsün ülkemizi etkilemesi ve evlerde vakit geçirmeye başlamamızla birlikte, bende boş durmadım ve uzun zamandan beri üzerinde çalıştığım fakat vakitsizlikten dolayı bitiremediğim notlarım vardı. Bunlardan ilki “Gönlüme kelam düştü” adı ile yayınlandı, yıllar içinde biriktirdiğim notlar, programlarda kullandığım daha sonra benim de hoşuma giderek not aldığım kısa cümlelerden oluşan bir kitap oldu renkli ve resimli olarak hazırladığımız bu çalışma 571 adet sözden oluşuyor, genç kardeşlerimizin oldukça hoşuna giden bir kitap oldu. Özellikle okurken “gönlüne hangi numara düştü” sorusu karşısında o numaralı sözü okuyarak böylece bir farklı okuma modeli oluşturmuş olduk.
Diğer iki çalışmam ise ilkokul çocukları için bir set oldu. Devam edecek olan bu çalışmada Bilgehan adında bir çocuk karakterimiz var, toplumun önemli bulduğumuz konularına çocuk gözü ile bakarak değerlendirmeler yapıyor ve çekirdek aile dediğimiz anne baba ve kardeş kendi aralarında çok seviyeli ve saygılı diyaloglar oluyor. İlki Korona ile ilgili süreci ve korunma yollarını anlatan “Hijyenik Bilgehan Korona ile Tanışıyor” ikincisi ise “Ekran bağımlılığı ve Sosyal Medya Alışkanlığı” başlığı önemli bir konuyu ortaya koyuyor.
TURAN YALÇIN-– Korona virüsü fırsat bilerek bir kitap yazdınız, amaç neydi, nasıl karşılandı?
SADETTİN TURHAN- Az önce de belirttiğim gibi çocuklarımızı bu konuda bir nebzede olsa bilgilendirmekti. Bu süreçte en çok onlar etkilendiler ama maalesef ihmal edildiler, okullardan uzak kaldılar ekran ve televizyona mahkûm oldular.
Bende onlara bir proje oluşturarak özellikle doğu ve güneydoğu bölgemiz başta olmak üzere bir kitap hediye etmeye karar verdim. Bu kitabı bir poşet içerisine koyarak yanında bir de maske ilave ettik. Böylece bizim de bu mücadelede bir katkımız olsun istedik.
Kiminle konuştuysak ve gösterdiysek çok beğenildi. Hatta ilk desteği siz vermiştiniz ve bir röportaj yapmıştık. Maddi ve manevi destekler ile bu çalışmayı yürütmeye çalıştık. Ama okulların kapalı olması, program yapılamaması, toplu halde çocuklara ulaşılamaması gibi sebeplerden dolayı istediğimiz neticeye ulaştığımız söylenemez.
Okulların açılması ile bu çalışmalarımıza hız vererek devam etmeyi planlıyoruz.
TURAN YALÇIN-– Yazmaya sonradan başlamanıza rağmen, bayağı üretken birisiniz, bunu neye borçlusunuz?
SADETTİN TURHAN- Öncelikli olarak bu teveccühünüzden dolayı teşekkür ederim. Yaşadığımız bu topluma bir borcumuz olduğunu düşünüyorum, elimizden geldiğince katkı sağlamak zorundayız. Gençlerimiz çocuklarımız “yarınlarımız” diyerek hep söylemde bulunuyoruz, harekete geçmek gerektiğinde ise aynı hassasiyette eksik kalıyoruz diye düşünüyorum.
Bu yüzde yıllar boyunca kendi ajandalarımızda biriktirdiğim notları paylaşmak ve bir nebzede olsun katkı sağlayabilmek adına çalışıyorum diyebilirim. Bir de hep ifade ettiğim gibi yazmak bir eylemdir, eyleme geçmeden bazı şeylerin düzelmesini bekleyemezsiniz. Kültür bir toplumun inşasında önemli bir temeldir, bende bu temelde bir yer almaya gayret ediyorum.
Her yazdığım kitap bir proje kitabıdır hedef kitlesi ve idealleri vardır.
TURAN YALÇIN--Anadolu’da gençlere kütüphane kuruyorsunuz, bu çalışmanızı anlatır mısınız?
SADETTİN TURHAN- Teşekkür ederim, bu soru gerçekten çok önemli. Az önceki soruda kısaca anlatmaya çalıştığım gibi bir idealim var. Güçlü bir Türkiye ve bunu sağlayacak gençlik, güzel vatanımızın özellikle Anadolu bölgesinde bir kültür, saygı ve güzellik var, bunu o bölgeye giden herkes çok net bir şekilde görür ve ifade eder.
Maalesef onlarca yıldan beri terör ve başka sorunlardan dolayı oralara gidilemedi ve yalnız bırakıldı bu bir tarihi gerçek. Yalnız son yıllarda askeri ve siyasi olarak bir çalışma ile artık oralarda en azından can ve yol emniyeti belirli aşamalarda sağlandı. Fakat yine çocuklar ve gençler maalesef ihmal edildi. Ya da tam manası ile ulaşılamadı.
Birkaç yıl evvel konferans için gittiğim bazı köy okullarında bunu çok net bir şekilde gördüm. Muazzam bir istek ve talep var, bunun karşılığında imkanları yok. Kitap ve kütüphane eksik, bende yaklaşık 5 yıldan beri kendi imkanlarımla ve bazı dernekler vasıtası ile oralarda kütüphaneler kurmaya, okuma grupları oluşturmaya çalışıyorum.
Çok gayretli öğretmen ve yönetici arkadaşlar var, yönlendirmeleri ile birtakım faaliyetler yapmaya çalışıyoruz eksikleri varsa temin etmeye uğraşıyoruz. Birkaç okulda küçük kütüphaneler kurduk, daha sonra çocukların onların önünde durup teşekkür mesajları atmaları ve resim göndermeleri ne kadar önemli olduğunu gösteriyor.
Tabi bu işler gönüllülük esasına göre yapılıyor, maddi olarak destek vermek isteyen vatan sevdalıları ve genç aşıkları ile ilerleyen dönemlerde çok daha fazla sayı ve kalitede çalışmalar yapmak istiyoruz.
Bu konuda maddi ve manevi her türlü fikre ve desteğe açığız. Biz güçlü bir milletiz beraber olduktan sonra altından kalkamayacağımız hiçbir sorun yoktur. Anadolu’nun kültürel olarak inşasında da biz yazarlara ve destek verecek iş adamlarına ve yöneticilere ihtiyacımız var.
TURAN YALÇIN-– Tokatta gençler için ne gibi çaba harcıyorsunuz?
SADETTİN TURHAN- Tabi ki her ne kadar İstanbul’da doğup büyüsem de ben bir Tokatlıyım. Bu çalışmalara başladığımızda ilk önce bazı okullara kitap hediyesi göndererek buradan başladım. Hatta ilk koliyi sizin görevli olduğunuz kütüphaneye göndermiştim.
Bugüne kadar Anadolu’da onlarca şehre kitap gönderdim. Bunların ilk başında Tokat olmuştu.
Bu vesile ile Tokatlı iş adamlarına ve yöneticilerine bir çağrıda bulunmak istiyorum. Haydi gelin hep birlikte kütüphanesiz okul ve köy bırakmayalım. Destek verin, yönlendirin güzel memleketimizin her yerine beraber ulaşalım.
Söz ile olmaz harekete geçmeden hedefe varılmaz.
TURAN YALÇIN-– Yazmak sizi son yıllarda nasıl etkiledi?
SADETTİN TURHAN- Yazmak her gün kendinizi yenilemek demektir, yorulduğunuz vaz geçtiğiniz ve artık “okunmuyor, neden uğraşıyorsun” dediğiniz noktada, çocukların yüzündeki gülümsemeyi ve şükranlık ifadesini gördüğünüzde her şeyi bir tarafa bırakıp tekrar başlamak demektir.
Yazmak bana bu dinamizmi verdi, meslek olarak yoğun bir tempoda çalışmama rağmen, hiç tanımadığınız bir çocuğun size bir şekilde ulaşıp, gözlerinin içi gülercesine teşekkür etmesi, daha çok yol almamız gerektiği gerçeğini ortaya koyuyor.
Çok yordu, ama bir gülücük bu yorgunluğu her seferinde aldı. İlk emri “OKU” olan bir inançta okumanın az olması ve değer verilmemesi bazen vazgeçme duygusunu verse de aynı zamanda mücadele azmini arttırdı.
Şu gerçeği atlamayalım “Marifet iltifata tabidir, müşterisiz meta zayidir” güzel yapılan her türlü şey desteklenmeli aksi halde bir müddet sonra, elden giden gençlerimizin ardından “ah vah” etmek fayda vermeyecek.
Anne ve babalar lütfen dikkat edelim. İş adamları ve yöneticiler lütfen bu konuda biraz daha hassas davranalım.
TURAN YALÇIN- Verdiğiniz bilgiler ve çalışmalarınız için teşekkür ederim, son olarak ilave etmek istediğiniz bir şey var mıdır?
SADETTİN TURHAN-Bana bu fırsatı verdiğiniz için teşekkür ederim. İnşallah okuyucularımız bize değer verdiği ve desteklediği müddetçe bizde üretmeye devam edeceğiz.
Bu vatan bizim, inşa etmekte bizim vazifemiz. Lütfen kimse vazifesini “Ertelemesin, Vazgeçmesin ve İhmal etmesin”
Selam selamı sevene
Selam kardeşine değer verene
Selam Hak konuşup, Hak için yaşayana
Selam Dostunu dost bilip, yolundan gidene,
Selam Bu vatan için gece gündüz demeden gayret edene.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.