- 459 Okunma
- 0 Yorum
- 2 Beğeni
Naneli Anjanbman
Aşk deyince, mecnun dediler mecnun.
aşkı en iyi mecnun anlarmış.
Çöllere düştüm,mecnuna sormak için.
Gözlerimdeki seni görünce;
ben bilmem, aşkı ferhada sor dedi.
Dağların yolunu tutuk mecnunla
Ferhada sordum "ben bilmem aşkı"dedi.
Ferhatta katıldı bize, indik yokuştan.
Karşımda fırça sitilli bıyığıyla Hitler
Hayır sana hiç benzemez,
ardından Napolyon, Aman tanrım!
Kelime oyunlarıyla kandırır,
sesini duyan napolyana inanır.
Bu biraz benzedi, ne de inanmıştım Sana.
Rosetta taşını Napolyon verdi bana;
belki bulabilir aşkın tarihini, belki seni..
Napolyon ve Hitler de ordusuyla
katılıp aramaya devam, kervanla...
Ve kızıl denizin çöl olduğu yerde
öyle ağladım ki ölü ağıdıyla
göl değil okyanus kadar derin.
Ağladığımı duymuş musa,
geldi asasıyla:
"Ey ağlayan aşık;
bilmezmisin firavuna diz çöktüren Allah,
şu göz yaşlarından biriken denizle getirir de, dizlerine kapanır o maşuk..."
Hayır musa ,sakın asanla vurma
Getirirse bir avuç müminin arasında
Nuhun çiftli gemisi getirsin...
"Gurbanın olam yazma adını
Aşk gizli yaşanır " diyor, ardından
Sazı elime veriyor Neşet Ertaş
Gelir diyor, sen çağır en içten;
Tatlı dillim güler yüzlüm
Ey ceylan gözlüm,
Gölüm hep seni arıyor
Neredesin Sen...
Ve senin sesinden dinliyorum;
unutursun mihribanım...
Sarı saçlarımı deli gönlüne,
Bağlayıpta getiremedim seni !
Dua diyor dua, Abdurrahim Karakoç.
Ihlamurlar çiçek açınca gelecekmişsin
öyle diyor Bahattin karakoç.
Beni böyle güzel havalar mahvetmiş
Sevdaya tutulmuşum, iyi bilir Orhan veli
Saik faik diyor; abayı yakmış bu kız deli...
Damdan dama kovalarken eceli
Kağıthane alemlerinden seslendi biri;
Buldun mu? Belli mi imi timi?
Hayır Çılgın Nedim, o hala gelmedi...
Tüm soneleriyle gelen, shakespeare’di
Çılgınlığımı ancak anlayan nedimdi;
"İncirle başlayan zeytinle biter",
" Acıyla gittiyse tatlıyla gelsin "dedi.
Öyle koşmuşum ki ararken seni
Teriniz damladı diyordu nefi
Dalgasını gözyaşımla ne güzel geçti!
Tüm kalabalık üstüne yürür nefinin
Durun durun! doğru söyler nefi
görmezmisiniz damlayan terimdir;
Oysa ağladığım hiç belli değildir!
Gelmeyeceğini bildim;
Ve ben öyle isyankarca ağladım ki
fuzuli şikayetnamemi yazmak istedi.
Hayır dedim benim yok ki şikayetim.
Seni çoktan affettim;
Bende bebeklerin hatrı var,
Sende bebektin ya bir zamanlar...
Meğer, bebeklerinde bende hatrı varmış;
.
Bir bir sordum çocukluğunu;
kireçsiz evlerde yaşayanlara,
Kontaplaklar sarkarmış senin alnına
Benimse, ellerim ulaşmazdı tavana
Ne tamir edebildim kontaplakları
Ne de deva olabildim yaralarına
Karanfiller ektim evin olmayan balkonuna
Beyaz astar çektim, evin kireçsiz odalarına
Lakin duvar boya tutmadı döküldü,
Karanfiller de yokluğundan çürüdü.
Bana değil de ;
Aferin Alberte, uyandırmışlar onu;
Gelmeden dünyanın kanlı sonu,
Kalbimde parçalıyordu atomu...
Biri bana gösterir mi aşkın yolunu ?
Sokrates cevaplıyor sorumu ;
Bildiğim tek şey hiçbir şey bilmedigimdir.
Benim de tek bildiğim hiç sevilmedigimdir.
Muhubbiden en anlamlı ata sözü;
Kalp içinde muteber bir nesne yok aşk gibi
Olmaya aşk cihanda bir nefes sıhhat gibi...
Aşkı ona da sorardım,
karşıma getirselerdi Platonu;
Cevabı olsa olsa bu olurdu;
"Aşk, çok zor bir şuur bozukluğu"
Zorda olsa vazgeç, dinle şu eflatunu...
koştum, bilmeden kazdığın kuyuyu
Choppe der ;
"Varken telgraf bu ne koşusu",
tarih tozu yutmuş daktilosu,
tellerinde yaşar Anka kuşu
Derken,
Grahambel getirir telefonu;
Der Ara biliyorsan nosunu
Grahambel bırak noyu;
Bildirmezdi huyunu suyunu,
Yalnız bilirim boyunu posunu..
Şinasi yokluğunda gazeteye ilan verdi ,
Senin portreni çizdi leanordo da vinci,
arıyoruz seni haftanın Hergünü,
Cumalar hariç, cumaları yalnızca dua
Bir cuma şap vurdum birinin ensesine
Ekliyorum "Enseyi kapa bugün cuma. "
...
Cahit Sıtkı Tarancı der ki;
Yaşın henüz 25, yolun yarısı etmez;
Boşuna arama, beklediğin gelmez...
36 numara ayaklarıma bakıpta;
Seslenir "Kim bu prangaların sahibi "
Hasretinden öyle eskimişki ;
Şaşırtıyordu Ahmet Arifi...
Kimi zaman,
Dolma kalemler bastonum oldu;
"Yürüdüm bir Irmak inadıyla
nisana ve yaşıma aldanarak,
dağlar erişilmeyince acı verir
sözünü unutarak"
Dediğim anda, ibrahim tenekeci diyor;
’haydi kalk durma ara’!
2 sigarası kalmış Didem Madak’ın
Efkarımı görünce birini verdi bana
Didem, bana emanetetti mutsuzu da
Şimdi Mutsuzda yanımda
arıyoruz seni onca umutla
Karşıma dikilmiş Nilgün marmara;
Diyor "Bulursan Yapış onun yakasına "
Bir ses uzaktan
"şehrin kalabalığı, şehrin kalabalığı",
"Taşları yemek yasak dedik, aşkları değil "
Ah! Bu ismet özel,
Onca kalabalığın arasına;
hatrım için gelmiş ,seni aramaya...
Züleyha çıkıpta karşıma :
" arkasından yırtma gömleğini sakın ha"
Ve ben, Ey Züleyha;
"Kim yırtarsa ben dikerim, adım Rüveyda"
Utanır Züleyha, o da katılır kervanıma...
Onca kalabalıkla arıyoruz,
Nerdesin nerde!
Tüm umudumu kaybedipte
Hüzünle dönerken;
Sen çıkıverdin güverteden,
Selma hünelden;
Bir ihtimal daha var, o da öpmek mi dersin?
O da ölmek mi dersin? değilmiydi ya demeye kalmadan ;
Tüm kalabalık öp öp öp diye bağırır;
Sabah alarmı bu, bir anda uyandırır!
Haluk Bilginerden ;
Böyle bir kara sevda, kara toprakta...
Tek ihtimal var, o da ölmek mi dersin ?
Anlatmadılar sana ölümü hiç ömrünce,
arkandan anlatayım bari öldüğümde;
Senden sonra buldum, kitaplar arasında ;
Hayatımın gül kurusu ayracını,
Karıştırdıkça aralarını;
Bırakamadım bir yere,
kurutamadım kalbimi de;
Sen vardın içinde...
Ama öğrendim sonunda;
Acı çekmeden de üzülmeyi,
öğrendim köşede kuytuda;
bağlamandan da sevmeyi,
artık KOAH lı bir kızım,
ömrüm bağlandı oksijen tüplerine;
Oysa aylarca hasrettim nefesine...
Senli dualarda buldum Rabbimi
çoktan unuttum ruhumla gülmeyi
Bıraktım artık kızgınken sövmeyi
Dilimden düşürmüyorum tövbeyi
Hakiki aşk "ALLAH" aşkı değil miydi ?
Aşkı ararken, çoktan aştım haddimi
Derdimden andım, bağışlayan rabbimi
hakediyor muyum şimdi ?
"Affedilip de ölmeliyi..."
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.