- 633 Okunma
- 1 Yorum
- 3 Beğeni
ANNE OLMAK
Duygularını içine sakladığı yıllardan bu yana uykunun derinliklerinde gezinir gibi bir halde hayaletten farksızdı ruhu. Hissiz yaşamanın yaşamamakla eş değer olduğunu çocukluğunda annesinin huzursuz ve sert tavırlarıyla öğrenmişti Şule.
Annesinin babası üç çocuğunu ve karısını terk edip başka kadınla gitmişti. Anneannesi temizliğe gitmiş öyle çocuklarına bakmıştı.Annesi bunun için annesine minnetle büyümüştü.Tabi annesinin yaptığı her şeyi kafasına kakması da etkiliydi bunda. Şule’nin anneannesinden soğumasının nedeni yaptığını hep konuşan, istediği olmadığında suratını asan ve kendisine minnet duyuracak şekilde konuşan birisi olmasıydı. Çocuklarına sahip çıkmıştı, bakmıştı ama yine de konuşurdu. Hiç durmadan "babanız bıraktı ben baktın size" derdi. Bu ve buna benzer sözleri Şule’nin annesini üzer ve üzülünce de sinirli olurdu.Sinirli olduğunda Şule’yi azarlar yaptığı hiçbir şeyi beğenmezdi.
Şule liseye gidiyordu.Aslında annesi ve anneannesine kalsa okula gitmesine izin vermezlerdi.Anneannesi ”kızlar okur mu okuyup da ne olacak olacağı koca bulmak”diyordu.Annesi de yanından yardımcı gidecek diye Şule’nin okumasını istemiyorlardı.Okula babası sayesinde devam edebiliyordu.Okula giderken sabah erken kalkıyor annesine kahvaltı hazırlarken yardım ediyordu. Anneannesi bacaklarından felçliydi. Onu doyuruyordu. Annesi evi toparlarken başını tutar hep baş ağrısından şikayet ederdi. Babası da evden söylenerek çıkar gece gelirdi. Annesi ve anneannesi hiç anlaşamaz sürekli didişirlerdi.Onların sinirli hallerini hep Şule yaşar ve sessizce çekilirdi köşesine.Evde bir önemi yok gibiydi.Sadece evde iş yapan bir hizmetçi gibi varlığı varla yok arasıydı.Ne bir arkadaşı ne de bir şey yapabileceği zamanı vardı.
Kendisine zaman ayıramadığı için ödevlerini okulda yapardı.Derslerini çok iyi dinlediği için de başarılı olamasa da kolaylıkla derslerini geçebiliyordu.
Eve geldiğinde genellikle anneannesini sallanan sandalyesinde pencerenin kenarında söylenirken annesini de sinirinden ağlarken bulurdu.Eve gelince de ev işleriyle uğraşıyor annesine yine de yaranamıyordu.Annesi bütün gün eli çok ağır olduğundan bir iş üretemiyor Şule iş yapıyor ve onun yaptığını da beğenmiyordu.
İki teyzesi vardı. Züleyha teyzesinin eşi istemezdi anneannesini. Kızları vardı Suna ve Ayla. Şule ile iyi anlaşırlardı. Zaten Şule herkesle iyi anlaşırdı.Şule hiçbir yere gidemediği için teyzelerine de gidemezdi.Ancak çok nadir onlar gelirdi.
Diğer teyzesi hastaydı. Göğüs kanseriydi. Bir oğlu bir kızı vardı. Oğlu ve gelini bakıyordu teyzesine.
İki teyzesinin de mazereti olduğu için anneannesine bakmak annesine düşmüştü. Anneannesi iki kızına beddua ederken Şule’nin annesini de eksik etmezdi. Ona ne yapsa yaranamazlardı.Annesi kendisine yüklendikçe Şule’nin annesi de Şule’ye yüklenirdi.Anneannesi Şule’ye de kızar beddua eder hiç yaptığını beğenmezdi.
Suna’nın düğünü vardı bir hafta sonu.Şule annesiyle birlikte düğüne gitti.Suna’nın eşinin dayısının oğlu Şule’yi beğenmiş.Suna annesine söylemiş annesi de ablasına.Şule delikanlıyı fark etmemişti bile.Annesi Şule’ye “sen oğlan mı tavlıyorsun” diye kızdı ilkönce.Hatta dövmeye kalktı.Babası kızına dayanamazdı.Onların arasında farklı bir bağ vardı.Şule’nin evde en sevdiği babasıydı.En çok onunla anlaşırdı.Ama o da çok evde olmaz ve Şule yine yalnız kalırdı.Kızını karısının elinden zor aldı.Sonra kızıyla konuştu.Şule haberi olmadığını çocuğu tanımadığını söyleyince babası “istersen gelsinler tanışalım “dedi.Şule annesi ve anneannesinin dırdırından,ev işlerinin üzerine yıkılmasından,baskıdan öyle bıkmıştı ki kabul etti.Annesi de oğlanın ailesinin zengin olduğunu öğrenince kabul etti.O sene liseyi bitiriyordu.Okul bitince evlenebilirdi.Zaten okulun bitmesine üç ay vardı.
Hazırlıklar yapıldı.Tanışmada Züleyha teyzesi de geldi.Suna da oğlan tarafıyla geldi.Güzel bir tanışmanın ardından Şule’ye sordular.İki taraf iyi anlaşmıştı.Oğlan zaten beğenmişti kızı.Şule de oğlan değil evden gitme derdindeydi.”Siz nasıl uygun görürseniz” diyerek kabul ettiğini belirtti.
Söz,nişan alış verişi derken Şule’nin annesine bir neşe gelmişti.Zengin dünür eli bol davranıyor bu da annesinin hoşuna gidiyordu.Anneanne de sevmişti dünürleri.Neşeyle geçen düğün hazırlıkları ardından düğün yapıldı.
Aralarında bir sorun olmadı.Ne dünürlerin ne de karı kocanın arası kötüydü.Ancak Şule boşlukta gezer gibi bir hisle dolaşıyordu.Kocası üzerine titriyordu.O da kocasına alışmıştı.Ama içinde bir şeyler eksikti.Hayatı bolluk içinde ve kendini seven bir kocası olduğu halde neden eksiklik hissediyordu.Aslında bu duruma alışıktı yani hiçbir şey hissetmemeye.Ama artık bu zor geliyordu.Duyguları yaşıyormuş gibi yapmak yoruyordu onu.
Hamile kaldığını fark etti.Doktora gitti ve iki aylık hamileydi.Yine bir eksiklik vardı içinde.Herkes çok sevindi.O da onlarla gülüyor mutluluk oyunu oynuyordu. Ama mutluyum diyemiyordu kendine.Bir tuhaflık vardı.Hiçbir şey hissetmiyordu.Ağlamak istiyor ağlayamıyor,mutlu olmaya.ağız dolusu kahkaha atmaya çalışıyor atamıyordu.Hiç bir hissi yaşayamıyordu.Yaşıyormuş gibi yapıyordu sadece.Bu duruma üzülmesi gerekirken üzülemiyordu bile.Ama söyleyecek kimsesi yoktu.Annesine söyleyemez “sen deli misin mis gibi hayatın var bana bak kaybetme elindekinin kıymetini bil şımarıklık yapma bak bana bu yaşta uğraşıyorum,delirme aklını başına topla” derdi.Teyzeleri ve kızlarına söyleyemez deli derlerdi.Kocasına hiç diyemezdi.Çünkü o da anlamaz ama onun için üzülür doktora getirmek isterdi.Arkadaşı hiç yoktu.Annesi arkadaşı olmasını bekarken engellemişti hep.Arkadaşlarının olmasını onlarla vakit geçirmesini boş zaman olarak görür kimseyle görüştürmezdi.
Bu hissizlik durum aslında hep vardı.Çocukken nasıl kaybetti hislerini bilmiyordu ama ne acı ne mutluluk ne de başka bir his hissediyordu.Çok da umurunda değildi.Allah can vermiş öylece yaşıyordu.Belki de ölmeyi isteyecek hissi olmadığından yaşıyordu. Ama hamile kaldığını öğrenince mutlu olmayı istedi.Bir cana anne olacaktı.Bunun için korkması gerekirdi yada endişe etmesi ama onları da hissetmedi.
Aylar böyle geçti.Doktor” normal doğum olabilirsiniz” dedi.Dokuz ay olmuştu bir gün sancısı yokken suyunun geldiğini fark etti.Hastaneye getirdiler.Doktoru NST’ye aldı acısı yüksek görünüyordu ama o hiç acı çekmiyordu ve herkes acı duymamasına şaşırdı. Suni sancı verdiler ve normal doğum yapmak için doğumhaneye girdi.Doğumu yaptı hiçbir sıkıntı hissetmedi.Biraz sancı hissetti o kadar.Ama bebeğinin sesini duyunca ve onu görünce ağlamaya başladı.
Çocuğu olduğu için mutluydu.Ama onu kötü şeyler olan dünyaya getirdiği için pişmanlık,endişe korku,huzur ve tarif edemediği birçok hisler yaşadı.
Hisleri bebeğiyle geri gelmişti ve bebeğine annesinin ona davrandığı gibi davranmayacağına söz verdi kendine.Tüm aile iki taraf da mutluydu. En çokta tüm duyguların selini yaşayan Şule mutluydu.Bebeğini kucağına alınca duyguları yarış eder gibiydi.En çok da mutluydu.Aslında herkes gerçekten içten gülüşünü şimdi görüyordu.Kimse bunun farkına varmadı.
ÇİĞDEM KARAİSMAİLOĞLU