- 746 Okunma
- 8 Yorum
- 1 Beğeni
BİR GEÇİŞTİR BENİMKİ...
Düşlere mahal verensin, ey, sevgili…
Yalnızlığın tabanlarının yandığı ne ki ne ki?
İçimdeki filizin durağanlığı
Çatallı sesinde iblisin ne ki semazen varlığım?
Dikiş tutturamadığım ömrün bir rehavet
Mutluluğun bir rivayet olduğunu bile bile…
Saf tuttuğum bunca cümlenin bana kattığından öte
Ne ki sefasını sürmediğim ömrün
Gölgeli yollarında bir düşüp bir kalktığım…
Elbet artı parantez her gece serildiğim
Aşkın sarmalında Mecnun gibi gezindiğim…
İkiletme sözcüklerimi gerçi ikilem yüklendiğim dünler geride kaldı ama…
Taban tabana zıt olduğum bir dünyanın mağdur ettiği bir canlı olmamın çok ötesinde dikte ettiğim her günün körüklediği iç sesin ve hüznün tekelinde takılı kaldım işte yalnızlığına ve münasip bir dille söylemeye çalıştığım aşkın fıtratında yanıktır yazdıklarımın ucu ve tutuşan gecenin kıvılcımlarından ördüğüm şiirlerin nazenin sesinde saklıdır bitimsiz sevgim.
Neşri ise dünün.
Naklettiğim günün hicvi.
Anda saklı bir coşku.
Ve ansızın yanıp sönen bir öfke.
Elbet aşkın eziyet ettiği bir meziyettir düşkünlüğüm sözcüklere belki de kopacak kıyametin öncüsüdür içimde yanıp duran ateş.
Nazenindir gecenin sessizliği.
Nevi şahsına münhasırdır yüreğimin sevgiye düşkünlüğü…
Layığıyla yaşadığım kadar layığıyla sevemediğim kendim ve de…
Bensiz bir dünyanın düşünden çıkıp da yola, düştüm bu aşka.
Düşüp de aşka beti benzi sarardı sözcüklerin ve ela bir titreşimdi İstanbul sokaklarında özgürce dolaşmayı özlediğim.
Özlediğim daha nice şey belki de beylik bir kelam addedilen nefsime verdiğim hüküm ve de kesilirken nefesim bilemedim aşkın rövanşında kendimden daha da uzaklaşacağımı.
Nezdinde ömrün güme giden en güzel yıllarım.
Güzel kalmayı becerdiğim elbet kalbimde saklı bir muvaffakiyet…
Hasından sevginin nasiplendiğim.
Haset olan kimse, sevgimi ve inancımı daha da tetikleyen.
Çenebaz yüreğim çalakalem sevdiğim…
Hüzün furyasında bile kolaylıkla mutlandığım en çok da umut penceresinde ağırladığım şehrin kuşları.
Kanatlarım çıktı sonunda.
Kanadığım kadar da kanmışken.
Kala kaldığım sokağın başında belki de asla tahliye edilmeyeceğim bir hapishanenin kalın duvarları…
Gel gör ki sesin de sözün de geçtiği ve duyulduğu.
Bir zindanı bile cennete çevirebilirim.
Bir cennetse yarattığım kendimce cinnet öncesi cehennem ateşine sürükleyen gölgeler ve lanetiyle övünen iblisin peşine takılanlar.
Hey gidi hey insanlık…
Kulaktan kulağa yayılan fısıltılar oysaki ben içimdeki aydınlığı büyütmenin sevdasındayım.
Dert diyemem dertlenmem de boşuna: hem Allah yukarıda.
Belki de bu yüzden Allah’ın bildiğini kuldan saklamıyorum.
Acının kulvarında bayrak elimde ve ihtişamlı bir yalnızlığı dahi ipe çektiler ya…
Oysaki pamuk ipliği ile bağlandığım hayatın son çeyreği idi yaşadığım bu emsalsiz iklim ve ikiletmeden hayatı ve kaderi yoldan çıkmamak adına zapt ettiğim duygularım ve ölü nefsimin ardından bir hüznün karnavalıydı adeta dost bilip de içimi açtığım sevip de niyet ettiğim lakin resti çeken dünyadan kaçmanın yollarını aradığım…
Elbet içine düşülesi bir aşkın neşridir sözcüklerimle diktiğim söküklerim ve acının kaçan çorabında bir tırnak izi gibi aslında sessizliğin tırmaladığı.
Bir geçiştir benimki.
Bir dünyadan diğerine çünkü tek yapabildiğim sevmek ve yazmak elbet eksilmeyen nazım niyazımla insanlar kaçacak delik ararken elbet hak veriyorum da ne de olsa içimdeki boşluk ve yürekte saklı tuttuğum hoşluğun rüzgârı ile sürükleniyorum günbegün ve illa ki sevgidir tek kaçışım nihayetinde uzlaşacağım bir romans gibi içimin türkülerinde dönenen şiirlerim ve devinen yüreğimle bir atom gibi parçalanması da imkânsız içimdeki g/izin.
Bir vasfım var ya da yok.
Lakin addedilen sefil sıfatlara da karnım tok.
Altı üstü bir insanım altı üstü devşirme duygulardan kendime ördüğüm bir cennet sepeti içinde g/izlendiğim bazense suskunluğum iken meze yaptığım günden kaçıp da geceye saklandığım…
Elbet geceyi aydınlık kılan da kalemimdir ve sevginin sönmek bilmez meşalesi ile hala net görebildiğim gecenin karanlığının yanında bir alıntı mahiyetinde bir şiir gibi yaşadığım hayatın kısa özetinden çıkıp da yola varmayı umduğum o nihai mutluluk ve kat çıkmanın fasılları hidayete.
Korkmadığım kadar tütüyorum.
Tüttüğüm kadar turluyorum.
Ve resmini çiziyorum hayallerin elbet şiirler durağında imgelerin ihtişamında bir duvağın arkasına gizlenen umudun da teşviki ile sadece susuyor ve bekliyorum sabırla: şükrün vesile olduğu o pencereden gördüğüm güneş her nasılsa aralıksız göz süzen ve içime aydınlık veren yoksa nasıl görürdüm önümü bir ömür üstelik t/uzağa düşmeden yaşamanın da vesile olduğu her yeni günün umuda denk düştüğü…
YORUMLAR
Gönül pencerenden ışık Umut sevgi girsin
Kalemine yüreğine sağlık arkadaşım
Hayırlı akşamlar olsun
Sevgiler gönderiyorum
Gülüm Çamlısoy
Sevgi.
Umut.
İnanç...
Teşekkür ederim güzel yüreğine.
Selam olsun dostuma canım arkadaşıma.
İyi akşamlar dilerim.
Sevgimle canım
Gülüm Çamlısoy
Çok teşekkür ederim.
Sonsuz selamımla
Gülüm Çamlısoy
selam ve dua ile
Nefretin kök salması, tıpkı kötü ün gibidir: yok edilmesi zordur. Baltasar Gracian
Düşündüm de...
Bu cümlenin bu duygu sarmalının Allah katında karşılığı ne olabilir?
Bir şey ya vardır ya da yok.
Sonlanması gereken hem nefret hem de durduk yerde insanları itham altında bırakmamak.
Bir kıvanç mı yoksa yalan yanlış söylemlerle birilerinin başına çorap örmek?
Üstelik payımıza düşen bu olmamalı.
Sevgiyle inançla inşa edilmiş bir hayatın getirisi umut iken....
Zaten nefret dolu insanlar ve birbirini zan altında bırakanlar yüzünden dünya bu günkü noktaya geldi.
Kimse kimseyi zorla sevemez ama sevginin da büyümesine engel olamaz.
Hele ki insan öncelikle kendinden sorumlu iken varsın karşındakini sevmesin iyi de bu onun nefret etmesi için bir sebep mi?
Sevgisizlik yüzünden gelinen nokta nasıl da aşikar.
Bir geçiştir benimki.
Bir dünyadan diğerine çünkü tek yapabildiğim sevmek ve yazmak elbet eksilmeyen nazım niyazımla insanlar kaçacak delik ararken elbet hak veriyorum da ne de olsa içimdeki boşluk ve yürekte saklı tuttuğum hoşluğun rüzgârı ile sürükleniyorum günbegün ve illa ki sevgidir tek kaçışım nihayetinde uzlaşacağım bir romans gibi içimin türkülerinde dönenen şiirlerim ve devinen yüreğimle bir atom gibi parçalanması da imkânsız içimdeki g/izin.
Bir vasfım var ya da yok.
İçinde bulunduğumuz dünya bile ahiretin geçişinden başka bir şey değil ki. Bir gün Hz. Ömer (r.a) Yüce Peygamberimiz (sav) in yanına geldiğinde odasındaki hasırdan mübârek yüzünde izi görünce daha iyi şartlarda olabileceğini söylediğinde ona hitaben mealen ben dünyada yolcu gibiyim hiç gerek yok demişti.
Anlam dolu harika duygularla yazılmış bir paylaşımdı, kutluyorum tebrikler efendim.
Her şey gönlünüzce olsun inşallah.
En derin selam ve saygılarımla.
Gülüm Çamlısoy
Çok çok teşekkür ediyorum.
Asil yüreğiniz dert görmesin.
Hayat, değil mi hocam?
Uğruna verdiğimiz mücadele aslında her şey o kadar kolay ki.
İçimizde saklı olan güzellikleri yok etmek adına her şeyi yapıyoruz yetmiyor başka insanlara da kötülüğümüz dokunuyor.
Sonsuz selam ve saygımla çok değerli hocam
Bir zindanı bile cennete çevirebilirim...bu güzel eserin ismi bile olabilirmiş,,
Korkmadığım kadar tütüyorum.
Tüttüğüm kadar turluyorum...Başka başka diyesim geldi,,
UTANGAÇ OLANLAR GECEYE SIĞINIR,,Bu yeni söz çok sevdiğim eserine hediyemdir,,
Herşey güzel gönlün gibi pırıl pırıl olsun
Elbet geceyi aydınlık kılan da kalemimdir ve sevginin sönmek bilmez meşalesi ile hala net görebildiğim gecenin karanlığının yanında bir alıntı mahiyetinde bir şiir gibi yaşadığım hayatın kısa özetinden çıkıp da yola varmayı umduğum o nihai mutluluk ve kat çıkmanın fasılları hidayete.
O kadar güzel anlatmışsın ki benim hislerimi de... Çok sevdim bu yazıyı da usta kaleme kelimeler kifayetsiz. Kutlarım bir kez daha. Sevgimle...
Gülüm Çamlısoy
Gecenin suskun nameleri sözcükler de perçemi iken hislerin...
Dostluğa ve edebiyata dair...
Sevgim seninle canım arkadaşım