- 482 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
DİYOJEN MÜSLÜMAN MIYDI?
DİYOJEN MÜSLÜMAN MIYDI?
Diyojen, doğumu: MÖ 412; Sinop, Türkiye, Ölümü: MÖ 323; Korint, Yunanistan. Eski çağlarda yaşamış bir filozoftur.
Hz. Muhammed, Allah’ın son mesajı Kuranın kendine indiği son peygamberdir. Doğumu: MS.571 Mekke, Arabistan, Ölümü: MS.632 Medine) Yani Diyojen son peygamberden bin küsur sene önce yaşamıştır.
Gündüz vakti elinde feneriyle sokaklara düşüp, toplumdaki bozulmaya dikkat çekmek için ’Adam arıyorum adam!’ diye bağıran Sinoplu eski çağ filozofu Diyojen’i iyi anlamak lazım. boşuna böyle dememiş. O’nun temsil ettiği Kinizm’e göre erdem bu dünyadaki her şeyden üstündür.
Spor yaparken yürüyüşte havadan sudan konuşurken mevzu döndü dolaştı şuraya geldi; hem müslümanlıktan, islamdan, kuran ahlakından dem vurulacak hem de sözler ve eylemler birbiriyle çelişecek bu böyle olur mu diye ? herkes kendince bişeyler söyledi, epey aklımı kurcaladı mesele. konuyu araştırdım işte okuyacağınız bu yazı çıktı ortaya.
Sa’d b. Hişam, Medine’ye gelmişti Hz peygamber vefat etmişti, peygamberin eşi, Hz. Âişe’yi ziyaret etti ve ona şu soruyu sordu;
- Ey Mü’minlerin annesi! Bana Resûlullahın ahlâkını (yaşayışını) anlat, dedi. Hz. Âişe:
- Sen Kur’an’ı okuyorsun değil mi? diye sorunca Sa’d:
- Evet, okuyorum, diye cevap verdi. Bunun üzerine Hz. Âişe yukarıdaki sözü söyleyerek:
- Nebiyy-i Muhteremin ahlâkı Kur’an idi, „ O yaşayan Kur’an dı.“ (Müslim, Müsâfirîn 139. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l-leyl 2) dedi.
Peygamberin ahlâkının Kur’an olması demek, erdemli, güzel ahlaklı, dürüst ve temiz olmak demektir. Kişinin insanların elindeki mallarına göz koymaması, her şeyin yaratıcısı ve sahibi olan Allah’ın her şeyi gördüğünü bir hesap soracağını bilmesi, Allah’ın son mesajı olan Kur’an’ın uygun gördüğünü uygun görmesi, Kur’an’ın beğenmediği bir işi, bir hareket tarzını beğenmemesi demektir. Bir şeye kızıyorsa, o şeyi Kur’an çirkin gördüğü için kızması, bir kimseyi seviyorsa, onun tutumunu Kur’an tasvip ettiği için sevmesi demektir. Kur’an’ın helâl saydığını helâl, haram saydığını haram sayması demektir. Mesela mazeretsiz sol elle yemek yemek toplumumuzda pek hoş görülmemiştir, domuz eti yemek haramdır bunun yanında yetim malı yemek, kul hakkı, kamu malını çar çur etmek, garibanın hakkını gasp etmek, yalan konuşmak, israf, işçinin hakkını vermemek te çok büyük günahtır. Kişi hem müslüman olduğunu söylüyor ibadetlerini aksatmıyor, hem de yasaklanan kötü işler peşinde geziyorsa münafıklık (iki yüzlülük) yapıyor demektir. Münafık cehennemde kafirden bile aşağıda ceza çekecektir. Kafir kafirliğini gizlemez, münafık durumunu gizler, ortama göre hareket eder, hem dünya malını eleştirir hem de helal haram farketmez ver Allahım, senin kulun yer Allahım der, gözü bir türlü doymaz. Söylemleri ve davranışları çelişkili lüks bir hayat yaşar, bu durum leziz kebapları iştahla yiyip, kanaattan dem vurup Afrika’daki açlara acıyıp dervişliğe öykünen birinin haline benzer. Ne idüğü belirsiz söz ve eylemlerle kendi kendini rezil rüsva eder. Aslında karnına ateş doldurduğunun farkında bile değildir. Dünya da kazanır görünüp te ahirette rezil olmak çok kötü bir sonuçtur. Dürüstlük, ahlak ülkelerde yitirilmiş, kayıp bir erdem olmaya yüz tutmuştur. “Hz.Peygamber şöyle buyurdu: "Haksızlık, zulüm karşısında susan (hakkı söylemeyen) dilsiz şeytandır." “Bir koyun sürüsünün içine salıverilmiş iki aç kurdun o sürüye verdiği zarar, mala ve mevkiye düşkün bir adamın dinine verdiği zarardan daha büyük değildir.” (Tirmizî, Zühd 43) Bir Fransız atasözünde, hırsıza hırsız olduğunu unutturursan sana ahlak dersi vermeye kalkar der.
Her şeyin çok çabuk tüketilip harcandığı, maddenin mananın önüne geçtiği, insafın, adaletin, vicdanın, merhametin kaybolmaya yüz tuttuğu, haklının değil güçlünün kutsandığı, insanların yaftalandığı asrımızda eskilere özenmemek elde değil. (suçu olana, terörden yana olana, vatana kasteden her kimse Allah’ın laneti onun üzerine olsun.) gündüz vakti elinde feneriyle sokaklara düşüp, ’Adam arıyorum adam!’ diye bağıran Sinoplu eski çağ filozofu Diyojen’i iyi anlamak lazım. boşuna böyle dememiş. O’nun temsil ettiği Kinizm’e göre erdem bu dünyadaki her şeyden üstündür ve bu felsefede esas olan insanın nefsine hâkim olmasıdır. Aslanlara koyunlar, tilkilere tavuklar emanet edilirse sonuç ne olurdu? Erdeme ulaşmak için açgözlülüğe, hırsa ve ahlaksızlığa karşı savaşmak gerekiyordu. Dünya malını elinin tersiyle iten Diyojen, bir fıçının içinde yaşamaya başlamış. Yalın ayak, mutlu mesut dolaşan Diyojen’in yediği tek şey de bayat ekmekmiş. Tek mal varlığı da tahta su çanağı olan filozof, bir gün eliyle su içen bir çocuğu izleyip tahta çanağını da fırlatıp atmış, güneşinin önüne duran, bir isteği olup olmadığını soran meşhur Büyük İskendere, gölge etme başka ihsan istemez demiştir. Eğitimli olanın, olmayandan üstünlüğü nedir diye sorulduğunda filozof: “Sağ olanın ölüye üstünlüğü neyse odur diye cevap vermiş.” Herkesin kendi hayatının muhasebesini ecel gelmeden önce yapması dileğimle, her şey gönlünüzce olsun, esenlikler diliyorum.
Orhan ŞENTÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.