- 490 Okunma
- 3 Yorum
- 4 Beğeni
STEFANNİA'NIN EV'RİM TEORİSİ
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Evi süpürmek tüm ev hanımları için terapi derecesinde iyi olabilirdi. Ev içindeki tüm kırıntı ve döküntülerin ortadan kalkması eminim onlara büyük bir haz veriyor da olabilirdi. Tabi bazıları buna dahil olsaydı. Mesela ben gibi...
Sanırım bu benim için pek mümkün bir şey değil. Evi süpürürken aklımdakileri süpürmek yerine kafamı daha karmaşık bir hale getiriyorum. Hayal gücüm beynimde ışık hızıyla dağılırken tüm döküntüleri bir kenara dizayn ediyorum. Düşlerim beni olmadığım bir kişiye çeviriyor. Mesela o evin hanımı olduğum halde hizmetçi gibi davranmak zorunda olduğum bir teori beliriyor. Evin hanımı olmadığımı anlamaması gereken kişiler tarafından teşhis edilmemek için tüm evi örümcek ağları gibi saran saç tellerimi arındırma çabasına giriyorum. Ah her yerdeler, bir tanede masanın altında sandalyenin bacağına yapışmış bırakmaya niyeti yok gibi zorluyor. Onu elimle almamak için elimdeki süpürgenin olanca gücünü harcadığım halde başarısız olup onu elimle alıp kendi elimle kendi saç telimi süpürgenin ağzına atıveriyorum. Camdan aşağıda atmayı düşünebilirdim, tabi o sırada kaldırımda yürüyen bir beyin omuzuna kene gibi yapışıp onunla eve kadar gidip karısıyla soğuk savaşa girmeyeceğini bilseydim.
İşimi bitirmeden kapı çalıyor etrafımda koşturan çocuklar birden belirip ayağıma dolanıyor. Elleirine birer telefon sıkıştırıp onlara "burda sessizce oturun telefonunuza yüklenen yeni oyunların keyfini çıkarın ve size sorulduğu zaman benim anneniz olduğumu inkar edin." diyorum. Sonra kapıyı açıp konsolosluktan gelen gözlüklü adamları içeri almak zorunda kalıyorum. Neden konsolosluk olduğu hakkında hiç bir fikrim yok o daha hafızamda şekillenmedi ve neden gözlük taktıkları sanırım onları matrix dizisinden esinlendiğim için bu hale sokmuş olabilirim. İçeri girdiklerinde "bu evin hanımı sen misin?" diye soruyorlar. Reddediyorum . İçlerinden biri evde dolaşıp konsolun üzerinde ve koltuğun yastığında bir kaç saç telimi bulup saçımla uyuşup uyuşmadığını elindeki ne olduğunu bilmediğim cihazla anlıyor. "bize yalan söyleme bu evin hanımı sensin "diyor. "hayır ben hizmetçiyim" diyorum. Adamların ardından yükselen bir kadın sesi ve sanırım sosyal hizmet görevlisi çocukları gösterip "bu çocukların ellerinde neden telefon var? "diye soruyor. Ellerimi iki yana açıp "bakın açıklayayım" diyorum. Ve birden kendimi sorgu odasında buluyorum.
Beyaz bir oda karşımdaki kurula sanki bilimsel bir açıklama yapan ama bilimle hiç alakası olmayan kısa boylu, saçları at kuyruklu beyaz tenli bir kadına bürünüp ve tüm beden dilimi ellerimin profesyonelliğiyle anlatıyorum;
’Bakın sayın kurul bu çocuklar benim değil ama bu sizi tatmin edecekse söyleyeyim. Ben burda toz ve örümcek ağlarıyla uğraşırken çocukların kendilerine bir zarar vermesinden korkuyorum.
"nasıl bir zarar?" diyor sarışın kadın. "ellerinde telefon olan çocuklara radyasyondan daha fazla ne zarar verebilir?" diyerek gözlerimin içine şüpheyle bakıyor. Bakışlarımı kaçırmadan devam ediyorum.
"sizlerde bilirsiniz ki erkek çocukları biraz hareketli olur nasıl anlayayım sanki adranalin yüklüler."
Sözümü kesen gözlüklü bayilerden biri sert bir tonla "bayan bunun konumuzla ne alakası var?" diyor.
İçimden onu yumruklayıp "var tabi gerizekalı bıraka sözümü bitireyim demek geliyor ama bunun yerine gülümseyerek
" şöyle, hareket ettikleri takdirde kaza geçirmeleri olasığı yükseliyor sonrasında inanın bana bir sosyal hizmet ggörevlisinin dahi istemeyeceği sonuçlar çıkabiliyor. "
"peki bu telefonlar ne kadar güvenli, banka hesapları VS, kazalardan söz etmiyorum peki cinsel içerik sitelerinden"
O sarışının saçını yolarak susturmak isterken nazikçe sözünü kesip "ebeveyn denetimi altında programlanmış bir cihazda cinsel içerik barındırma pek mümkün değil." diyorum.
Gözlüklü adamlardan zenci olanı lafa karışıp "demek istediğiniz çocukları korumak amaçlı telefonlara mahkum ediyorsunuz söylemek istediğiniz bumu hanımefendi peki patronlarınızın bundan zerre haberi var mı? Ne garip değil mi ortada patron namına hiç kimse yok! Peki kamera bu evi size öyle dımdızlak bırakan şu aptalları Bi çağırında bizde görelim "diyor.
Etrafındakiler ayağa kalkıp neredeyse üstüme yürüyen bu adamı kenara çekip sanırım karar vermek üzere fısıldaşmaya başlıyorlar.
Öyle hararetli fısıldaşıyorlar ki hemen hemen ne dediklerini duyabiliyorum.
Sosyal hizmet görevlisi" çocuklara el koymalıyız bu hizmetliyide göz altında tutalım. Diyor.
Gözlüklülerden biri "aslına bakarsanız o bir hizmetçi değil" diyor.
"nasıl yani çocukların annesi olabilir mi? Diyorlar.
" olabilir " diyor.
Zenci olan" söylesene hangi anne çocuklarını korumak için böyle bir yola başvurur. "diyor.
Bir diğeri" bence bu kadın bir hizmetçi işini bitirip parasını almaktan başka bir şey umursamıyor "diyor.
Sosyal hizmet görevlisi" öyleyse çocukların ailesine soruşturma açmalıyız " diyor.
Yine aynı gözlüklü" buna hiç gerek yok bakın bu kadın bu çocukların annesi koltuğun üzerinde ve konsolun çekmecesine asılmış saç telleri var görmüyormusunuz bunlardan her yerde var ve bu saç teli o kadının horkasından aldığın saç telinin aynı tabi kesin sonucu dna testi gösterir. Buna gerek olmadan bu kadın o çocukların annesi diyorum çünkü ancak bir anne bu kadar risk analizi yapar ve kendine göre en zararsız olanı uygular. "
Sonra dönüp hepsi bana bakıyor bense o lanet saç tellerime ellerimi geçirmiş kaçınılmaz sonumu bekliyorum.
Yanıma yaklaşıp sakince" sizin hakkınızda kararımızı verdik. Size bir hizmetçi tutup çocuklarınızla ilgilenmeniz konusunda destek vereceğiz diyorlar.
Ve süpürme işi bitiyor. Gerçek dünyaya Hoşgeldin hizmetçi falan yok sen annesin...