ALAÇATI'DA TATİL
ALAÇATI’DA TATİL
Sessizliği dinlemek mümkün mü? Karmaşık tüm seslerin kısıldığını, hatta çıt çıkmadığını ortalıkta farz etsek... Sadece izin verdiğimiz sesleri duyabildiğimiz, kendimize doğru çıktığımız yolculuğun tarifi benimki. Konuşmaya bile mecalin kalmadığı zamanlarda tüm iç seslerimizi yanımıza alıp tekrar tekrar yaşayabilmek için zamanı, toplamak tüm pozitif yanlarımızı yanı başımıza. Dinlenmek ama üzerini örtmek için değil. Geride bırakmak için kaçtıklarımızın ebediyen ağırlık veren tüm düşünceleri...
Alaçatı’da kumsalın doğal tonlarına adımların izini bırakmak, o izleri de alan dalgaya bakıp imrenmek hiçbir şeyi kalıcı kılmıyor kendinde diye. Dalga seslerine karışan güneş ışığına tüm sıcaklığına rağmen kucak açmak ona da imrenmek, kendini olduğu gibi gösterip kabullendiriyor diye.
Tek tasanın mana yüklenen tasvirler olduğunu düşünüp, turkuaz denize bırakmak kendini. Usul usul serinliğini güneşe inat hissetmek. Dalgaların kumsalla buluştuğu yerde iki maviliğin buluştuğu çizgiye bakmak, uzun uzun seyretmek, olabildiğince uzanan büyülü görüntüyü. Bir yandan dalga sesi,bir yandan rüzgarın ufak dokunuşları ile uzaklaşmak kalabalıklardan…
Gözlerin gördüğü maviyi ancak yeşile emanet edebilmek. Gökyüzü kurşuni renklere dokunacak iken yeşilin dinlendiren musikisini takip edip, mest olmak sakinliğin resminde.
Yürüdükçe dinlenmek, dinlendikçe kendini bulmak ruhun neşesinde. Kitabını alıp gecenin siyahında, denizin koyuluğunda yıldızlardan ışık çalıp satırlar ile yolculuğuna devam etmek. Biraz sessizliği bölen dalga sesi, biraz da ruhu ziyaret eden düşünceler, çok da kalamazlar bu huzura karşı, uzaklaşırlar karalığın arasında.
Sevdiklerinin gözbebeğinde keyfin ve mutluluğun yansımasını görürsün. Gözlerine yansır ışıltılar, sohbetler. Alaçatı’nın pırıltılı doğasına karışır çay kaşıklarının bestesi eşliğinde. Alaçatı’nın doğasından yudumlarsın yüreğinin bahçesine ilham olsun diye. İçinde de çiçekler açar, ellerinde çiçek buketlerinin arasında kaybolur. Pembe, mor, beyaz çiçekler maviliğin arasından salınır güzelliğini bilerek.
En güzel anlarımızı kalıcı kılmak için mutluluğun bir görüntüsünü makinemin hafızasına kaydederim. Yanımda güzel zamanların hatıralarını taşımayı severim. Bazen kendini şımartmak gerekir elbette sevdiklerinle. Bir de memleketimin eşsiz güzelliğinden nasiplenmek, Alaçatı’nın her köşesi inci diyarlarında ruhu kendine emanet etmek.
En sevdiğim yiyecekleri taşıdığım sepete bir not defteri yerleştirmek, bir de kalemi doğanın kalıcı mürekkebine bandırmak. Arkamda yeşilin tonları, önümde turkuaz berrak deniz, elimde kalemim; yazarım. Kaleme nankörlük yapmamak lazım, mutsuzluktan beslenmemeli yazılar, mutluluğunda dilini yansıtmalı kum karışan kâğıda.
Sonra adettendir kumlara isim yazmak, denize de taş sektirirsin, deniz kabukları toplarsın. Mutluluğun tarifsiz varlığını içine hapsedersin...
Alaçatı’yı selamlıyorum her yıl, bu süreçte satırlarımın susması tarif etmeye çalıştığımız tatil yolculuğuna çıkmamızdan ötürü. Her daim ruhumuzdaki güzelliğin daimi olması dileğimle...
Kalın sağlıcakla….
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.