- 480 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Zümral
ZÜMRAL
Sevgili dostum,
Yazar dostlarımız sağ olsunlar, yeni kitaplarını ellerine aldıkları zaman ilk kitaplarını bize yolluyorlar. Okuyalım, anlayalım, yorumlayalım ve başkalarına da yazarak anlatalım diye. Yazar dostumuz Erhan Gök, “Zümral” adlı kitabını, yani güzel hikayesi olan romanını yollamış.104 sayfalık kitapta ülkemizde sık sık yaşanan “çocuk kaçırma” olayını anlatıyor.
Sevgili dostum,
Babası gurbette olan 6 yaşındaki bir köylü kızı olan Züleyha, babasının gurbetten eve 3 abisine hediye yollayıp da kendisine yollamaması üzerine kış günü ailesine kızarak evden kaçar. Kullanılmayan ve yol kenarında olan bir kulübeye sığınır. Muhtar onu bularak hastaneye götürmek üzere iken çocuğu olmayan Orman Müfettişi Cemile rastlar ve Cemil kızın masum halini görerek çok etkilenir ve para karşılığı nüfus cüzdanı bile olmayan bu kızı muhtardan alarak , usulsüz belgelerle nüfusuna kaydettirerek İstanbul’a kaçırır. Tedavisi hastanede tamamlanan Züleyha’nın yeni adı Zümral’dir ve Cemil ve hanımı dahi isimlerini değiştirerek yeni bir hayata merhaba derler.
Sevgili dostum,
6 yaşında Zümral İstanbul’da el bebek gül bebek yetiştirilir ve 6 yıl sonra memleketini özler memlekete dönerken trafik kazasında anne bildiği kadın vefat eder ve kendisi de komaya girer.6 yıl komadan sonra uyanır. Bu sefer 18 yaşındadır ve yürüyemeyen konuşamayan Zümral’i yakın arkadaşı Mahir ilgisi ile hayata bağlar. Roman da bu hikayede son bulur.
Sevgili dostum,
Roman köy romanı. Köylerde kız çocuklarının değer görmemesi ve nüfusa sadece okula başlarken yazılması, işsiz insanların hayat mücadelesini, çalışmak için gurbete gitmelerini anlatır. Çocuğu olmayan nüfuzlu insanların fakir insanların fakirliğinden faydalanarak kimsesiz çocuklar sahiplenmelerini anlatır. Muhtar olan insanların ki, Türk filmlerinde ve romanlarında kurnaz, paragöz ve insanların çaresizliğinden faydalanmalarını, kendi çıkarları için nüfuzlu insanlara baş eğmesini güzel anlatır. İlk başta anlatım karmaşık gibi görünse de roman sonunda taşlar yerine oturur.
Sevgili dostum,
Roman yazılırken hacmi geniş imiş ama sonradan 104 sayfaya düşmüş. Güzel bir çocuk kitabı olarak da kabul edilebilir ve kitap yayınlanmadan film olma teklifleri de almış. Bu kitap güzel bir senaryo ile ve güçlü bir yönetmenin çekimi ile güzel bir film ve dişi de olabilir. Çok film ve dizi de romanlardan uyarlanma değil mi?
Sevgili dostum,
Okuduğum her hikaye , roman bana ufuklar açar. Okuduklarımı ve seyrettiklerimi ailem ile paylaşamayınca seninle böyle yazarak paylaşmak bana daha mantıklı ve “yarınlara kalan mektup daha çok okunur” umudu ile yazıyorum. Yakın ailem okumasa da uzak olmayan dostum okur ve okutur umudu da var bu beklentinin içinde. Sen anlarsın.
Sevgili dostum,
Yazar dostlar ve yayınevleri bana kitap hediye etmesinden sonra iş ve ev hayatında her fırsatta okumaya başladım ve okuduklarımı da yazarak paylaşmak yayınlamak bana daha çok zevk vereye başladı. Kitaplığımda bulunan ve çok okunan kitaplarda dahil olmak üzere çoğunu yeniden okuma isteğini de getirdi bu okuma hevesi.
Sevgili dostum,
Okuduklarımızı ve seyrettiğimiz güzel mesajlı filmleri ailemiz ve iş arkadaşlarımız ve akrabalarımızla paylaşalım ki, hem mesajları topluma daha güzel ulaşsın ve hem de biz anlatarak daha iyi anlayalım. Ama çok zaman yanımızda hep anlatmak ve dinlemek istemeyen insanlar olunca bize de yazmak düşer. Günümüzde herkes muhatabının kendini dinlemesini anlamasını bekliyor ama kimse muhatabını anlamak istemiyor. O yüzden bizi anlayan ancak yazmak oluyor. Biz de yazıyoruz iyi ki mektuplarımızı senin gibi okuyan edebiyat ve sinemaseverler var.
Sevgili dostum,
Erhan Gök dostumuz da sosyal iletişime önem veren, kalemi keskinleşsin diye okuyan ve iletişime de önemseyen insan. Sadece kendini geliştirmekle kalmayıp çocuklarına da okuma yazma sevgisi aşılayan insan. Kızı Hiranur 7 yaşında “ Uykudan Önce Hikayeler” kitabını yayınlamıştı da çevremde komşu ve akraba çocuklarına da bu hikayeyi zevkle okutmuştum. Bir yazar ve baba sorumluluğu ile çevresini aydınlatan Erhan Gök bu nedenle “ Marifet iltifata tabidir” misali motivasyonu hak ediyor tabii Hiranur da. Onlara destek olan eşi ve oğlu da.
Sevgili dostum,
Çevremizde yazılmayı bekleyen onca gerçek hikaye var ki, televizyonlara ve kitaplara çok azı yansıyor. Çoğunu bilmeden unutuluyor gidiyor. Bu yüzden yazarlar duyduklarını gördüklerini kaleme alarak ölümsüzleştirsinler. Hemen yayınlamasa bile zamanla yayınlanır da güzel hikayeler unutulmaz. Zümral’i okurken gerçek hikaye olduğunu anlıyoruz ve 30 yıl önce yaşanan olay bugün kaleme alınmış ve film bile olması istenmiş. İşte yazmanın gücü anlayana. Bu hikayeler evlatlarına ailelerin daha çok sahip çıkması için bir mesaj anlayana.
Sevgili dostum,
Gerçekçi, toplumcu, çocuk haklarını gerçek dille yazan yazarlar unutulmadı bu ülkede. Belki yaşadıkları dönemlerde anlaşılmadılar ama bıraktıkları kitaplar ölümlerinden 70 sene sonra satış rekorları kırdılar. Kimi kitaplarda basılır basılmaz okundu ama sonrasında unutuldular. O yüzden bunlara bakmadan yazmak ve zamana bırakmak lazım. Bu açıdan “Zümral” romanın zamanla değerini bulacağına inanarak Erhan Gök’ün yaşanmış bir olayı 30 sene sonra bile kalama almasını önemli buluyorum.
Sevgili dostum,
Yazar dostlar yolladıkça kitaplarını bende okuyarak , böyle mektuplar ile ilk sana anlatacağım sonra sosyal medyada yayınlayarak okumak isteyenlere sunacağım, sonrası okuyup beğenerek paylaşan okuyucuya kalmış. Benim görevim yazmak, imlanı olanın okuması ya da yayınlaması ve okumayı sevenlerin hizmetine sunması. ”Oku” emrini vereden Yaradana şükürler olsun.
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.