- 501 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
Fesleğen kokulu rüya...
Okuduğunuz yazı Günün Yazısı olarak seçilmiştir.
Cümlelerin yalnızlık kokuyor “ diyor duvarlar. Kırışmış yüzüyle karşılıklı bakışıyor küçücük odasındaki koltukla. Baharları sadece üzerindeki çiçek desenlerinden hatırlayan bir halı, çiçeklerin ah’ını almış bir vazo, dağınıklığını şarkılara yükleyen mırıldanışıyla, sehpadaki ucu yanık mektupların arasında gelgitleri yaşayan bir adam, fesleğenlerin balkondaki boynu bükük duruşuna içlenip ağlıyor, ağlıyor… İçine akıtıyor gözyaşlarını…
Kafası dağılsın istiyor, gözlerini balkonda bırakıp kıvrılıyor baharları çoktan unutmuş olan halının yanı başına. O an yanında olmayan gözlerine ağlıyor. Ağlaya ağlaya kapanıyor göz kapakları. Fesleğen kokulu bir rüyanın içine düştüğünde bir ağacın gölgesinde bağdaş kurup otururken buluyor kendini. Kocaman ağaçların içinde bir mezar görüyor, kimsesizlikten dertli, otların sarmaladığı…
“Kalkıp gidiyor mezarın ayakucuna. Gözlerim olsaydı çatlamış toprağın belki gülümserdi bir damla gözyaşımla “diyor. Ellerini sürüp okşuyor yalnızlığını mezarın. Mezarın başucunda kokusunu hissettiği fesleğen çiçeğine sarılıp konuşmadan öylece kalıyor saatlerce…
Sonra bir kumru sesi kulaklarında çığlığa durup sesine karıştığında irkiliyor aniden, fesleğenin elini bırakıp toprağa sarılıyor. Gözlerini soruyor toprak. “Gözlerim” diyor… Burkuluyor yüreği. İşte, sesine tutunduğu o an kırılıyor zaman. Ve artık zaman göremediğinin sarılamadığının k/ayıplığını vuruyor yüzüne.
Kalkıyor usulca mezarın yanından. Bağdaş kurduğu ağacın altına gidiyor tekrar. Yanına mezarın kimsesizliğini alıp kendi kimsesizliğiyle tanıştırıyor. Ölümün renginden bahsediyorlar bir süre. Adam gözlerinin o an ki durumuyla özdeşleştiriyor rengini “simsiyah” diyor. Toprak ise” ben alışığım hayatın rengine diyor, her rengi yaşarım çünkü ölümün rengi siyah olsa ne olur beyaz veya başka bir renk olsa ne olur” diyor. Tek fark ne biliyor musun diyor adama. Sende hayat biterken bende yeniden başlıyor.
Karmakarışık oluyor adam. Gözlerini tekrar istiyor fesleğen kokulu rüyadan. Göz kapakları açıldığında kıvrıldığı halıya bakıp “unuttuğun o baharlardan selam getirdim sana “diyor. Sonra çiçeklerin ah’ını almış vazoya dönüp “sizin her renginizi seviyorum “diyor. Dağınıklılığını şarkılara yüklediği için özür diliyor kelimelerden. Ucu yanık mektuplara” yandığınız kadar bende yandım” diyor.
Sonra balkona çıkıp fesleğene sarılıyor…
“Annem, annem gibi kokuyorsun “ diyor...
(Fesleğenin sesini ve kokusunu annesiz kalanlar duyar ve hisseder.)
K.Kızılcan
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.