- 296 Okunma
- 0 Yorum
- 0 Beğeni
iBRETLİK HAYATLAR
İBRETLİK HAYATLAR
ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR AŞKIN gerçek hikayesinden bahsetmek istiyorum; (Araştırıp Yazan Orhan ŞENTÜRK)
Birbirlerini hiç görmeden sadece mektuplaşarak seven Arap asıllı iki Osmanlı vatandaşı ikisi de gayrimüslim olan Halil Cibran ve May Ziyade’den bahsetmek istiyorum. Osmanlı Devleti 400 yıl hüküm sürdüğü coğrafyalarda kimsenin din, dil ve ırkına müdahale etmeden barış ve kardeşlik içinde bütün vatandaşlarına yaşam hakkı tanımıştır, tek bir kelime Türkçe öğretmemiş, o zaman pek kullanılmayan bölgedeki petrolü de kullanmamıştır. Ne zamanki 100 küsur yıl önce emperyalistler kadim Ortadoğu coğrafyasına sömürü için gelmişler, fitne tohumlarını atmışlar, kendi dillerini İngilizce ve ve Fransızca’yı onlara öğretmişler, kardeş kardeş yaşayan halkları birbirine düşürmüşler, kanlarını döktürmüşler, bölgeyi gözyaşı ve kan gölüne çevirmişler, emperyalist devletler enerji kaynaklarına ve petrole konmuşlar, Arap kukla devletler kurdurmuşlardır.
Halil Cibran 6 Ocak 1883 yılında o zaman Osmanlı Devletine ait olan Lübnan’da doğmuştur. Batı dünyası Onu Kahlil Gibran adıyla tanımaktadır. Küçük yaşlarda İngilizce, Arapça ve Fransızca dillerini öğrenmiştir. On bir yaşında ekonomik yetersizlik ve yeni bir hayat ve iş için annesiyle birlikte Amerika’ya taşınmıştır.
Halil Cibran, Hristiyan bir ailenin çocuğu olmasına rağmen Hz. İsa ve Hz. Muhammed’e duyduğu sevgiyi dile getirmekten kaçınmamış, yazılı eserlerinde İncil ve Kur’an’ın etkisi var olmuştur. din tarihi, tıp ve uluslararası hukuk okumuştur. 1901 ile 1903 yılları arasında Paris’ e gitmiştir. Burada resim eğitimi görmüştür. 1910 yılında New York’a yerleşmiştir. Halil Cibran New York’a yerleştikten sonra Arapça ve İngilizce olarak yazdığı edebi denemeler ve öyküler kaleme almıştır. Ayrıca resim sanatıyla da uğraşmıştır. 20.yy en çok okunan yazarlardan biri olmuştur.
Halil Cibran bütün eserlerinde kutsal kitapları andıran bir dil kullanmıştır. Eserlerinde hangi konuda bahsederse etsin en sonunda geldiği nokta sevgidir. Sevgi konusunu çok fazla işlemiştir. Tabiat sevgisi, sanat sevgisi, doğa ve vatan sevgisi işlediği temel konulardandır. En çok üstünde durduğu konu ise Tanrı ile buluşma noktası olan evrensel sevgidir.
Halil Cibran’ın sağlığı 1928 yılından sonra kötüye gitmeye başlamıştır. Yazar ilerlemiş siroz ve tüberkülozdan 10 Nisan 1931 tarihinde vefat etmiştir.
May Elias Ziadeh, 1886 da Osmanlı Devletine bağlı Filistin’de doğmuş 1941 de Mısır ’da ölmüştür. Entelektüel , öncü bir bayandır, evinde şiir ve edebiyat üzerine devrin önde gelen insanlarıyla sohbetler yapmış, .Arapça ve Fransızca olarak farklı eserler yazan Lübnanlı-Filistinli bir şair, denemeci ve çevirmendi. Ziadeh, memleketi Nasıra’da ve Lübnan’da okuduktan sonra ailesiyle birlikte 1908’de Mısır’a göç etti ve eserlerini 1911’de Fransızca yayınlamaya başladı. Cibra’nın bir eserini okuduktan sonra ona ilk mektubunu yazmış, o da ona 20 yıl mektuplar yazmış, edebiyat alanında yazılan bu yazılar daha sonra karşılıklı bir aşka dönüşmüştür.
Cibran, 1912’den ölüm tarihi olan 1931’e kadar, kendisi gibi bir Arap edebiyatçı olan Nasıra doğumlu Mey Ziyade ile hiç görüşmeden büyük bir aşk yaşarlar. Bu iki aşık adeta ruh ikizi ya da ruh eşi gibiydiler, birbirlerinden kilometrelerce uzakta olmalarına rağmen iç duygularıyla birbirlerinin üzüntülü ve mutlu anlarını hissettiler, adete bu durumu ruhlarında karşılıklı yaşadılar. Her ikisi de bir araya gelebilecek imkanlara sahip olmalarına rağmen, mektuplarından da anlaşılacağı gibi bu büyük aşkı yaşarken birbirlerinin sesini duymamışlar, birbirinin elini tutmamışlar bir kez olsun bir araya gelmemişlerdir, bir kez bile yüz yüze yemek yiyip, karşılıklı kahve yudumlamamışlar , sadece mektuplarla iletişim kurmuşlardır. Birbirlerinin gönül dilinden anlamışlardır, sevginin mesafelere yenilmeyeceğini ispat etmişlerdir. Cibran New York’ ta May Ziyade ise Kahire de olmasına, yüz yüze görüşmemelerine rağmen 20 koca yıl sadece mektuplaşmak, delice sevmek. O zaman cep telefonu, internet yoktu, mektupların ulaşması da aylar sürebiliyordu, özlemle büyük bir aşkla mektuplar yazıp onu 20 yıl sürdürmek çok romantik gelebilir bizlere. May, Cibran’ın öldüğünü ancak birkaç metubuna cevap alamadıktan sonra anlamış ve onun ölümüne o kadar çok üzülmüştür ki sanki dünyadan, hayattan kopmuş gibi olmuştur, çok sevdiği edebiyata küsmüş kalemi kağıdı eline almamıştır. Kendi kendini yalnızlığa mahkum etmiştir. Hiç evlenmemiş, görmediği sadece mektuplaştığı, yürekten hissettiği, sihirli cümleler yazan o adamın hatırası için hayatına başka birinin girmesine asla izin vermemiş, Cibran’ın 48 yaşında ölümünden 10 yıl sonra da kendisi 1941 yılında 55 yaşında Kahire’de vefat etmiştir.
Cİbran’ın sözlerine kulak verelim; (öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer. Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir. karakter sahibi bir insanın ruhu yaralarla doludur. şiir bir düşüncenin ifadesi değildir, o kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır. Ne gariptir ki toplum olarak yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.)
Halil Cibran, May’e yazdığı mektubun bir yerinde şöyle demektedir.: “Dünyanın bu köşesinde dostların olup olmadığını da sormuşsun.
Bu yaşamla ve içindeki yaralayıcı tatlılık ve kutsal acılıkla, dünyanın bu köşesinde bir dostun var tabi. Seni savunmaya kararlı, iyiliğini isteyen ve senden gelecek bir kötülük görmeyen biri. Uzaklardaki bir dost bazen dizinizin dibindeki birinden çok daha yakındır. Dağ vadiden geçenlere eteklerinde yaşayanlardan daha muazzam görünmez mi?“ Merak edenler kitaplara da mektupların devamına da kitapçılardan veya internetten ulaşabilir.
Araştırıp Yazan Orhan ŞENTÜRK
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.