- 291 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
İBRETLİK HAYATLAR 2
Hayatı boyunca okuduğu kitap, seyrettiği film, dinlediği müzik, gördüğü tabiat ya da resim hakkında düşünerek kendince yorum yapamayanların zihin dünyası başkalarınca esir alınmış demektir. Acaba bunun sebepleri ve çözüm yolları nedir diye araştırmak gerekir. Okuduğun herhangi bir kitabı bana özetler misin dediğim bir çok genç emek verilip yazılmış 100 sayfalık bir kitaptan 5 dakikayı geçmeyen bir yorumu maalesef yapamadı. Batıda Türk ve islam nefreti üzerine kurulan film ve karalama kitap kampanyaları var, bizlere bu toprakları armağan eden atalarımızı kötü tanıtma çabalarını boşa çıkarmamız lazım.
Geçenler de ney sesi dinlerken sayfaya yapılan yorumlardan biri dikkatimi çekti Balkanlardan Arnavut olduğunu söyleyen bu kişi, ney sesiyle ruhunun dinlendiğini, Sırp, İtalyan, Yunan bir çok insan tanıdığını bunların göçmenlerin paralarını alıp dövüp kötü muamele yaptığını fakat Türklerin tarihte hep merhametli, cesur, temiz, iyi kalpli bir millet olduğunu, hiç gitmediği Anadolu da sanki abi ve ablarının, kardeşlerinin, atalarının orada yaşadığını kalben hissettiğini söylemiş. Balkanlarda olsun Ortadoğu’da olsun orada yaşayan halklara tek bir kelime Türkçe öğretmemişiz, o devirde petrolü kullanamamışız. Ama 100 küsur yıl önce Ortadoğu’yu gelip parselleyip petrolü yağmalamak için üşüşen İngiliz ve Fransızlar kendi dillerini çok iyi öğretmişler onlara.
hislere tercüman olan şair yazar Mehmet Nalbant beyin KADİ M ORTADOĞU şiirine bırakalım sözü.
Kadim Ortadoğu
Her yeni diktatörlük öncekini aratır
Zulm ile abad olan sanmayın felâh bulur
Firavunu yaratan Musayı da yaratır
Tahtı ona yâr olmaz ahîri berbad olur
Hak dinimiz İslam’da kardeş kardeşi tanır
Peygamber kalkıp gelse ümmetinden utanır
Cihadın manasını bilmeyen ey gafiller !
Nerede Ebrehe’ler hani nerde o filler !
Feraset ehli olan asla oyuna gelmez
Firavun’un yolunda pisipisine ölmez
Allah yolunda ölmek muhteşem şehadettir
Müminlerin birliği davaya delalettir
Münafık müslümanı tekbir ile vuruyor
Koca İslam ümmeti eli bağlı duruyor
Payıtahta sarılmış eli kanlı liderler
Saltanatları için halkı zebun ederler
Aşırı hırs içinde hainlik barındırır
Kişi enaniyeti imanla arındırır
Ruhsuz ve imansızlar sahneye çıkartılmış
İslam düşmanlarınca gözleri karartılmış
Despot zalim kuklalar o sahneden inmeden
Gülmek haramdır bize kardeşkanı dinmeden
Uyan Müslüman uyan şimdi cihad zamanı
İslam düşmanlarına sakın verme amanı
Kadim Ortadoğu’nun ahengini bozanlar
Boşa ümitlenmeyin asla susmaz ezanlar
İslamiyet’te birlik en büyük korkunuzdur
Dünyayı kana boğmak bizlerden farkınızdır
Kanınıza işlemiş barbarlık denen illet
Muzaffer olacaktır mazlum Müslüman millet
Ya Rabbi ! ya tükenmez sabrından ihsan eyle
Ya da bu zalimleri yer ile yeksan eyle ! (Mehmet Nalbant)
ÖRNEĞİ OLMAYAN BİR AŞKIN gerçek hikayesinden bahsetmek istiyorum; (Araştırıp Yazan Orhan ŞENTÜRK)
Birbirlerini hiç görmeden sadece mektuplaşarak seven Arap asıllı iki Osmanlı vatandaşı ikisi de gayrimüslim olan Halil Cibran ve May Ziyade’den bahsetmek istiyorum. Osmanlı Devleti 400 yıl hüküm sürdüğü coğrafyalarda kimsenin din, dil ve ırkına müdahale etmeden barış ve kardeşlik içinde bütün vatandaşlarına yaşam hakkı tanımıştır. Ne zamanki 100 küsur yıl önce emperyalistler kadim Ortadoğu coğrafyasına gelmişler, fitne tohumlarını atmışlar kardeş kardeş yaşayan halkları birbirine düşürmüşler, kanlarını döktürmüşler, bölgeyi gözyaşı ve kan gölüne çevirmişler, emperyalist devletler enerji kaynaklarına ve petrole konmuşlar, Arap kukla devletler kurdurmuşlardır.
Halil Cibran 6 Ocak 1883 yılında o zaman Osmanlı Devletine ait olan Lübnan’da doğmuştur. Batı dünyası Onu Kahlil Gibran adıyla tanımaktadır. Küçük yaşlarda İngilizce, Arapça ve Fransızca dillerini öğrenmiştir. On bir yaşında ekonomik yetersizlikten dolayı yeni bir hayat ve iş için annesiyle birlikte Amerika’ya taşınmıştır.
Halil Cibran, Hristiyan bir ailenin çocuğu olmasına rağmen Hz. İsa ve Hz. Muhammed’e duyduğu sevgiyi dile getirmekten kaçınmamış, yazılı eserlerinde İncil ve Kur’an’ın etkisi var olmuştur. din tarihi, tıp ve uluslararası hukuk okumuştur. 1901 ile 1903 yılları arasında Paris’ e gitmiştir. Burada resim eğitimi görmüştür. 1910 yılında New York’a yerleşmiştir. Halil Cibran New York’a yerleştikten sonra Arapça ve İngilizce olarak yazdığı edebi denemeler ve öyküler kaleme almıştır. Ayrıca resim sanatıyla da uğraşmıştır. 20.yy en çok okunan yazarlardan biri olmuştur.
Halil Cibran bütün eserlerinde kutsal kitapları andıran bir dil kullanmıştır. Eserlerinde hangi konuda bahsederse etsin en sonunda geldiği nokta sevgidir. Sevgi konusunu çok fazla işlemiştir. Tabiat sevgisi, sanat sevgisi, doğa ve vatan sevgisi işlediği temel konulardandır. En çok üstünde durduğu konu ise Tanrı ile buluşma noktası olan evrensel sevgidir.
Halil Cibran’ın sağlığı 1928 yılından sonra kötüye gitmeye başlamıştır. Yazar ilerlemiş siroz ve tüberkülozdan 10 Nisan 1931 tarihinde vefat etmiştir.
May Elias Ziadeh, 1886 da Osmanlı Devletine bağlı Filistin’e doğmuş 1941 de Mısır da ölmüştür. Entellektüel öncü bir bayandır, evinde şiir ve edebiyat üzerine devrin önde gelen insanlarıyla sohbetler yapmış, .Arapça ve Fransızca olarak farklı eserler yazan Lübnanlı-Filistinli bir şair, denemeci ve çevirmendi. Ziadeh, memleketi Nasıra’da ve Lübnan’da okuduktan sonra ailesiyle birlikte 1908’de Mısır’a göç etti ve eserlerini 1911’de Fransızca yayınlamaya başladı. Cibran’ı bir eserini okuduktan sonra ona ilk mektubunu yazmış, o da ona 20 yıl mektuplar yazmış, edebiyat alanında yazılan bu yazılar daha sonra karşılıklı bir aşka dönüşmüştür.
Cibran, 1912’den ölüm tarihi olan 1931’e kadar, kendisi gibi bir Arap edebiyatçı olan Nasıra doğumlu Mey Ziyade ile hiç görüşmeden büyük bir aşk yaşarlar. Her ikisi de bir araya gelebilecek imkanlara sahip olmalarına rağmen, mektuplarından da anlaşılacağı gibi bu büyük aşkı yaşarken birbirlerinin sesini duymamışlar, birbirinin elini tutmamışlar bir kez olsun bir araya gelmemişlerdir, sadece mektuplarla iletişim kurmuşlardır. O zaman telefon internet yoktu, mektupların ulaşması da aylar sürebiliyordu, özlemle büyük bir aşkla mektuplar yazıp onu 20 yıl sürdürmek çok romantik gelebilir bizlere. May, Cibran’ın öldüğünü ancak birkaç mektubuna cevap alamadıktan sonra anlamış ve onun ölümüne o kadar çok üzülmüştür ki sanki dünyadan, hayattan kopmuş gibi olmuştur, sanki çok sevdiği edebiyata küsmüş kalemi kağıdı eline almamıştır. Hiç evlenmemiş, görmediği sadece mektuplaştığı, yürekten hissettiği sihirli cümleler yazan o adamın hatırası için hayatına başka birinin girmesine izin vermemiş, Cibran’ın 48 yaşında ölümünden 10 yıl sonra da kendisi 1941 de vefat etmiştir.
İbranın sözlerine kulak verelim; öğrenimsiz akıl sürülmemiş tarlaya benzer. Yalnızca sevgi ve ölüm her şeyi değiştirebilir. karakter sahibi bir insanın ruhu yaralarla doludur. şiir bir düşüncenin ifadesi değildir, o kanayan bir yaradan veya gülümseyen bir ağızdan yükselen bir şarkıdır. Ne gariptir ki toplum olarak yüreği kör olana değil de gözü kör olana acırız.
Halil Cibran, May’e yazdığı mektupta şöyle demektedir.: “Dünyanın bu köşesinde dostların olup olmadığını da sormuşsun.
Bu yaşamla ve içindeki yaralayıcı tatlılık ve kutsal acılıkla, dünyanın bu köşesinde bir dostun var tabi. Seni savunmaya kararlı, iyiliğini isteyen ve senden gelecek bir kötülük görmeyen biri. Uzaklardaki bir dost bazen dizinizin dibindeki birinden çok daha yakındır. Dağ vadiden geçenlere eteklerinde yaşayanlardan daha muazzam görünmez mi?“ Merak edenler kitaplara da mektupların devamına da kitapçılardan veya internetten ulaşabilir.
Araştırıp Yazan Orhan ŞENTÜRK
YORUMLAR
Görmeden dokunmadan sadece ruh ile
sevmek halil cibranin ve maye hikayesini ilk defa okuyorum sayenizde yanlisla şiir sayfasina atmıştınız bu hikayeyi bende ney dinleyerek ruhumu dinlendirmek çok severim özetle buydu hocam
Mehmet Nalbant hocamın şiiriyle güzel bir yazı okudum
Bilgi için teşekkür ler
orha şentürk
Gümüş kalpler
Görmeden dokunmadan sadece ruh ile
sevmek halil cibranin ve maye hikayesini ilk defa okuyorum sayenizde
yanlisla şiir sayfasina atmıştınız bu hikayeyi
bende ney dinleyerek ruhumu dinlendirmeyi çok severim
özetle buydu hocam
Mehmet Nalbant hocamın şiiriyle pekiştirilmiş
güzel bir yazı okudum
Bilgi için teşekkür ler
Gümüş kalpler tarafından 2.5.2021 15:08:44 zamanında düzenlenmiştir.