- 392 Okunma
- 2 Yorum
- 1 Beğeni
ŞEHİT CENGİZ BAKTEMUR
Malatya, Doğanşehir, Polat Köyü’ndendi Cengiz BAKTEMUR. Liseyi yeni bitirmişti, ömrünün baharında, henüz 20 yaşındaydı. O fırtınalı yıllarda Doğanşehir’de karıştığı bir olay yüzünden tutuklanmış, 12 Eylül işkencehanelerinden geçerek idama mahkum olmuştu.
Takvimler 2 Mayıs 1982’yi gösteriyordu. Cengiz Baktemur’un idamına saatler kalmıştı. İmam geldi. "Hocam son bir kez dini telkini tekrarlamak isterim" dedi Cengiz. Hoca "Bilmiyor musun telkini?" dediğinde O, "Biliyorum ama eksiğim veya yanlışım varsa düzelteyim istiyorum." dedi.
Beyaz idam gömleğini getirdiklerinde uzaklardan sabah ezanı yankılanıyordu. Müsaade istedi ve sabah namazını kıldı. Sonra idam gömleğini giydi ve sehpaya gülerek yürüdü Cengiz.
Son arzusu soruldu. "Bir bayrak ve Kur’an-ı Kerim istiyorum." dedi. Kur’an getirildi. Öptü üç defa başına koydu. Küçük de bir bayrak getirmişlerdi. Bayrağı göğüs hizasına kadar kaldırdı, ileri doğru uzattı ve "Ey benim şerefli bayrağım. Ben seni dalgalandırmak için çok mücadele ettim. ama gücüm yetmedi." dedikten sonra öpüp başına koydu.
Cengiz tabureye çıkarken, cellat yanında belirdi. Yukarıdan sarkan kemendi telaş içerisinde Cengiz’in boynuna geçirip, adeta karanlıklar içerisinde kaybolmak istercesine tabureyi tekmeledi ve kaçtı.
Ancak bir tuhaflık vardı. Cengiz can çekişiyordu sehpada. Ölüm uzadı. Ne kadar geçti bilinmez. İçlerinden biri "Ulan böyle işkence olmaz, tutun kaldırın!" diye haykırınca cellat yine geldi, bu defa ipi boynuna tam geçirdi. Ve tabureye bir tekme daha attı.
Ondan geriye mektupları, sararmış fotoğrafları ve bir de okuduğu bu eser kaldı. Tıpkı okuduğu şarkıda söylediği gibi; dünya gurbetinin kahrını çekemedi Cengiz!
Bir değil iki kez asıldı ama ölmedi, ölmedi CENGİZ! Zira inandık, iman ettik. Dil ile ikrar, kalp ile tastik eyledik.
Allah’ın vaadi haktır: ŞEHİTLER ÖLMEZ! CENGİZLER ÖLMEZ!