- 281 Okunma
- 0 Yorum
- 1 Beğeni
KIL DÖNMESİ
Osman Efendi, bir sabah müthiş bir baş ağrısıyla uyanır. İlaç alır, geçmez. Bir iki gün bekler, ağrı devam eder. Doktor çağrılır. Doktor muayene eder, ağrı kesiciler verir, gider. Lakin Osman Efendi’nin baş ağrısı artarak devam eder. Üstüne üstlük baş ağrısı yanı sıra gözleri de yaşarmaya başlar. Başka doktorlar çağrılır…
Osman Efendi Gerede’nin ileri gelenlerindendir, ağrıyı kesene servet vaat eder. Doktorların hiçbiri ağrıyı durduramadığı gibi sebebini de anlayıp bulamaz. Ev halkının eli ayağı birbirine karışır. Baş ağrısından geceleri uyuyamayan Osman Efendi’yi İstanbul’a götürmeye karar verirler. İstanbul’da en iyi doktorlar seferber olur. Röntgenler çekilir, beyin ile ilgili tetkikler ve testler yapılır…
Görünüşe bakılırsa Osman Efendi turp gibidir. Oysa gittikçe zorlaşan, dayanılmaz baş ağrısı ve gözyaşları hayatı çekilmez hâle getirmiştir. Ağrı kesici ve iğnelerle zor ayakta duran Osman Efendi bu defa da apar topar yurtdışına götürülür. O devirde Amerika değil İsviçre’ye götürülmek modaydı. Osman Efendi İsviçre’nin Zürih şehrine götürülür. Haftalarca hastanede kalır, onlarca profesör konsültasyon yapar, testler tekrarlanır.
Sonuç olarak: Osman Efendiye teşhis konulamaz. Artık yerinden kalkamayan Osman Efendi’ye ağrı kesici iğneler verilir. Ülkesine dönüp “dinlenmesi” daha doğrusu son günlerini evinde geçirmesi tavsiye edilir. Osman Efendi bitkin, aile perişandır. “Kader ”denilir, Gerede’ye dönülür. Osman Efendi, yayla evinde bir odaya yatırılır ve ağrı kesici iğnelerle ölümü beklemeye başlar...
Bir gün, hastanın keyfi gelsin diye, Osman Efendi’nin eski berberi “Berber Mehmet” çağrılır. Berber yataktan kalkamayan Osman Efendi’yi tıraş ederken, adamcağız derdini anlatır ve ölümü beklediğini söyler.
Berber Mehmet bir an düşünür:
“Beyim! Sakın sizin burnunuzda kıl dönmüş olmasın” der ve bir bakar.
Berber Mehmet:
“Hah işte! Kıl dönmüş.” Der. Osman Efendi’nin şaşkın bakışlarına aldırmaksızın çantasından cımbızı kaptığı gibi kılı çeker. Ev halkı Osman Efendi’nin köyü ayağa kaldıran çığlığıyla odaya koşar. Berber Mehmet, Osman Efendi’nin elinden zor alınır ve cımbızın ucunda tuttuğu yirmi santimlik kılla kapı dışarı edilir. Osman Efendinin kanayan burnuna pansumanlar yapılır, kolonyalar koklatılır ve yaşlı adam tekrar yatağına yatırılır. Ertesi sabah Osman Efendi aylardır ilk defa rahat bir Uykudan uyanır. Gözlerinin yaşarması geçmiştir. Baş ağrısından ise eser kalmamıştır.
Dönen kılın sinire yürüyüp gittikçe uzayarak dayanılmaz ıstıraplara yol açtığını doktorlar ancak o zaman keşfeder. Çözümün bu kadar basit olabileceği kimsenin aklına gelmemiştir. Sapasağlam ayağa kalkan Osman Efendi, Berber Mehmet’i çağırtır ve ona hatırı sayılır bir servet bağışlar. “Burnundan kıl aldırtmayanın başı çok ağrır” ifadesinin hikâyesi işte budur. (Alıntıdır)
23.04.2021
Yozgat
YORUMLAR
Henüz yorum yapılmamış.